evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı
Next (2) - Last Page (135)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

annem tam üç kez evlendi. şu an devlete ait bir bakımevinde yatıyor...

hayatı boyunca bağda bahçede yevmiyeyle çalıştı, sigortasız. babamla olan ikinci evliliğinden kendisine hiç bir birikim kalmadı. eline para geçmediği için (tarlada çalıştıklarının parasını kahyadan (nam-ı diğer dayıbaşından) babam alırdı. annem biraz safça olduğu için babam eline para vermezdi. nitekim gizlice para da biriktiremedi. babam öldüğünde annemle ben kirada oturuyorduk, diğer iki ablam evliydi.
son eşiyle evlenmesine küçük ablam vesile oldu. büyük ablam ve bana hiç duyurmadan annemin de saflığından yararlanıp bizden habersiz kadını 10 gün içinde evlendirmiş ve uçurmuş. annemin eşi iyi biriydi ama çocukları annemi istemedi. 12 yıl lık evlilikten sonra annem dayanamayıp boşanma davası açtı. o zaman bir süreliğine bizim yanımızdaydı. eşiyle barışacak gibi oldu ama küçük ablam razı gelmedi: bakamıyorsanız bana yollayın, ben ölene kadar bakarım, dedi. ne hikmetse annem de onun lafını dinleyip birden barışmaktan caydı. sonuç olarak o eşinden 12 yılın sonunda nafakasız, tazminatsız ayrılmış oldu.

boşanma sonrası memlekette kendisine bir göz oda kiralık bir ev tuttu. 12 yıl boyunca ben her ay kirasını, faturalarını ödedim. harçlığını da yolladım, ki daha gençti o zaman, bağa bahçeye de giderek hem geçimini sağladı hem de kenara 5-10 kuruş koydu. 6 yıl önce araba çarptı kendisine, kalça kemiği kırıldı. büyük ablam zaten artık yaşlandığını da öne sürerek, evini kapatıp yanına aldı. tam 5 yıl boyunca bebek gibi baktı ona. ben de yine arada doktor-hastane masrafı olursa onları, bir de üstünü başını yolladım.

1,5 yıl önce annem birden düştü, ambulansla acile götürdü ablam. yoğun bakıma alındı. ben o dönem işsizdim, işten çıkarılmıştım. hemen yurtdışından atlayıp gittim. tam 1 ay hastanede ve ablamın evinde kendisine baktım. ben yedirdim-içirdim, altını değiştirdim. doktor beyne artık yeteri kadar kan akışı olmadığını, her günün bir önceki günden daha kötüye gideceğini net bir dille söyledi. evdeki bakımla yavaş yavaş kendine gelir gibi oldu annem. en azından iki kişi koluna girdiğinde oturur pozisyona gelebiliyor, konuşuyor ve serumsuz besleniyordu. ancak bunun için de en az iki kişiye ihtiyaç vardı.
ablam bel fıtığı ameliyatlısı artı böbreğinden kitle alınmıştı yakın zamanda, kontrolleri devam ediyordu. ayrıca eşi işitme engelli. tek başına bakması mümkün değil, altını almak başlı başına bir işti zaten. benim de o dönem sağlık problemlerim vardı, üstüne işsizdim ve eşimle de aramızda sorunlar vardı. küçük ablam ise kadın daha ayaktayken iki günden fazla evinde istemez olmuştu.

bir ramazan bayramı arefesinde iki kardeş , bir de yeğenim arabaya koyup ağlaya ağlaya bakımevine bıraktık. hayatımın en zor günlerinden birisiydi. bu dönemde beni yalnız bırakan, destek olmaktan geçtim konuyu bile açmayan eşime kırgınlığım o gün had safhaya çıktı (bu yıl eylül ayında da boşandık zaten, eski eşim olur artık).
annem 2023 mart ayından beri bakımevinde yaşıyor, her geçen gün benjamin button'a dönüştü. artık çoğu şeyi hatırlamıyor (en büyük tesellim), kişileri birbirine karıştırıyor. yeğenimi kendi kızı zannediyor. ben senede iki kez gidip görebiliyorum, yeğenim kendi yaşadığı yerde bir bakım merkezi ayarlamayı başarabildiği için sık sık gidip görüyor, beni ve annesini de görüntülü olarak arayıp görüştürüyor (allah onu da evlatlarından güldürsün, tuttuğu altın olsun inşallah).

sonuç: yaşlandığınızda size birisinin bakacağının hiçbir garantisi yok, üstelik bir değil defalarca evlenmiş olsanız bile...
söyleyeceklerim bu kadar!

edit: annecigimin bu dünyadaki çileli yolculugu 19 temmuz 2025'te sona erdi.
beni sonsuz bir vicdan azabıyla birakarak melek oldu çakır gözlüm...
283 favorites - -
huzurevi konusuna gelince, bu konuda gerçekten çok yanlış bir algı var. huzurevini hayatında bir kere bile ziyaret etmemiş insanların “oh, keyfime bakarım, tavla oynarım, huzur bulurum” gibi hayaller kurması tam bir cehalet örneği. çoğu huzurevini, dizilerde gördüğü gibi sağlıklı, sosyal bir ortam sanıyor ama gerçek bambaşka. yıllarca sosyal sorumluluk projeleri kapsamında huzurevlerinde bulunmuş biri olarak söylüyorum, oradaki hayat sizin sandığınızdan çok uzak. sağlıklı bir zihinle bile oraya girseniz, akıl sağlığınızı kaybedersiniz. çünkü huzurevleri, akıl ve fiziksel sağlığı yerinde olmayan insanlarla dolu yerlerdir…
özellikle özel huzurevlerinden bahsedeyim…
evet, çok pahalı olan, lüks diyebileceğimiz yerler var. ancak buralara sadece maddi anlamda çok güçlü olan ailelerin yaşlıları gidebiliyor. çoğu insanın bütçesi buna yetmediği için ortalama huzurevlerinde kalıyorlar ve orada durum çok daha zor. mesela 2-3-4 kişilik odalarda, yanınızdaki insanı seçemeden yaşamak zorundasınız. bu kişi akıl sağlığı yerinde biri olmayabilir, sürekli bağırıp çağıran ya da fiziksel olarak size zarar verebilecek biri olabilir. hırsızlık yapabilir ya da sabaha kadar konuşup uyumanıza engel olabilir. orada hayat tamamen bir belirsizlik içinde geçiyor.
bir de bu huzurevlerinde, özellikle kalburüstü olanlarında bile, insanlara anaokulu çocukları gibi projeler yaptırılıyor. çiçek böcek boyama, basit el işleri gibi şeyler… bunun adı “vakit geçirme” ya da “terapi” oluyor ama emin olun bu, o insanların kaybettikleri zihin ve beden sağlığını asla geri getirmiyor. ve en acısı, çoğu insan sürekli “ailem gelsin, beni buradan alsın” diyerek geçiriyor günlerini. kendi ailesinden, çocuklarından ya da bir tanıdığından bir haber bekleyen ama gelmeyen, tamamen yalnızlığa terk edilmiş insanlar var orada…
o yüzden “evlenmezsem yaşlanınca huzurevine giderim, rahat ederim” gibi düşünceler son derece yanlış. huzurevinde kimse gerçekten huzurlu değil. yalnızlık çok ağır bir yük ve yalnız ölmek gerçekten çok zor. bu yüzden bu tür hayallere kapılmadan önce, biraz daha gerçekçi düşünmekte fayda var. huzurevleri, uzaktan hayal edildiği gibi keyifli yerler değil, tam aksine insanın psikolojisini ve hayat enerjisini tüketen yerler…
149 favorites - -
annemdeyim. teyzemin oğlu olan, kuzen abimin eşi geldi bu akşam. evi anneme 2-3 dakika mesafede. kuzenim varlıklıdır. tek çocuktu.
bunların da tek erkek çocuğu var, erkenden evlendirdiler.

kuzen abim iş için başka bir şehre gitmiş. konaklamalı. yengem yalnız kalmış. ilk gece oğlunda kalmış. bu akşam bizde oturdu oturdu oturdu. saatler geçti. kal diyoruz kalmıyor. gitmek istemiyor da belli. oğluna nazı geçmemiş ikinci gece gitmemiş. egosu yüksek bir kadın, belli etmemeye çalışıyor. ama biz anlıyoruz da.

hayatın tüm katmanlarını düşündüm. tüm ilişki biçimlerini. el bebek gül bebek büyüttüğün, şaşalı düğünle evlendirdiğin oğluna 2 gece misafir olamıyorsun mesela. rahat hissetmiyorsun. nazın geçmiyor.

sözün özü evlensek de evlenmesek de yaşlanınca yalnız kalacağız.

yalnız doğuyor, yalnız ölüyoruz.
bu hayat dersini de bu gece siz genç arkadaşlarıma bedava vermiş oldum. yatsıyı kılayım da yatayım. siz de çok gece kalmayın.
148 favorites - -
debe'de yazılan huzurevi konusunda ben de bir iki şey söylemek isterim. yaşlanınca kimin ne olacağı belli olmaz fakat evliliği, yaşlanınca bakacak biri olsun diye; eşi veya çocukları muhtemel bakıcı olarak düşünerek gerçekleştirecekseniz üzgünüm ki "kul kurar kader gülermiş" lafı hayattaki en gerçek kanun.

annem özel bakımevinde kalıyor. hayatı boyunca koşturan, herkesin her şeyiyle ilgilenen bir kadın olarak beyin kanaması geçirip de felç kalınca eşi, çocuğu, ablası, yakınları olarak yetmediğimiz için bakıcı çağırdık eve bize yardımcı olması için. 2 yıldan fazla evde devam ettirdiğimiz zorlu süreçten sonra babamın da sirozu ilerleyip, peşinden pankreas kanseri olunca tercih yapmam gerekti ve annemi bakimevine yatırıp, babamla ilgilenmeye devam ettim. babamın hayattaki son aylarında, aylarca görüşemedi annem ve babam. babamın cenazesine bile gelemedi annem, ambulansla getirmek gerekti, yüksek tansiyon vs derken cenazede bulunmasının ona zararlı olacağını söyledi doktoru ve gerçekten babam gözü açık gitti.
demem o ki; huzurevi şöyle böyle derken, oraya gitmeyip de evde ailenle olmak kişinin kendi elindeymiş gibi hayatı tek pencereden değerlendirmek büyük yanılgı. yazılanlarda huzurevi konusunda bir hata yok: yaşlılara anaokulu düzeyinde etkinlik yaptırıldığı, 2-3 kişilik odalarda yandaki misafirin sürprizleri gibi detaylar hayatın gerçeği ama bunları yaşamamak için evlenmek hiç de teşvik etmemeli farkındalığı olan bir insanı.

evlilik de, dünyaya getirilen çocuk da geleceğe yatırım değildir. bu düşüncenin ne kadar hastalıklı bir yapı olduğunu çevrenizdeki insanların kamburlarından gözlemleyebilirsiniz. kendi kamburunuza da bakın; ne kadarı sizden beklenenler, bir adım uzağa bile gidemeyişinizin ağırlığı.

gelecekte insana lazım olan tek şeyin para olduğunu söyleyebilecek bir gerçekçi yanım da var. evlenmiş ve mutlu bir aileyle yaşlanmış bile olsanız, bakımı zor bir hastalığa yakalanırsanız en garantisi parayla bakan birini bulmaktır. hem kendi yakınlarınıza yük oluyorum hissi yaşamaz hem de işini kızınızdan, oğlunuzdan daha iyi bilen birinin daha kaliteli bakımını almış olursunuz. türkiye özelinde yabancı uyruklu bakıcı sorunsalı üzerine bambaşka bir uzun konu var burada ama şimdi ondan bahsetmeyeceğim elbette.

yaşlanınca sağlıklı bir yaşlı olmak için gençken kendine yatırım yapmak en önemlisi. hem fiziksel hem ruhsal sağlığı korumak adına yapabileceğin ne varsa yapacaksın. yediğine içtiğine, glutenine şekerine dikkat ettiğin kadar beynine, ruhuna dikkat etmezsen o da sıkıntı. iyi arkadaşlar edinmek, yalnız kalmamak için çok önemli hatta evlilikten çok çok daha önemli. insanın kendi eşiyle, çocuğuyla konuşamadığı konuları konuşabileceği dosta ihtiyacı var. bir de kimliklerden, sıfatlardan azade, kendin olduğun için kurduğun gerçek ilişkiler insanı tam hissettiriyor. annesin, babasın diye değil, akrabasın diye değil, nikahlı eşsin diye mecburi bir iletişim değil de gerçekten merak ettiğin, gerçekten özlendiğini hissettiğin ilişkiler insanı hayatta ayakta tutuyor. yaşlılık için her anlamda sağlık ve dostluk, bulabilen için en büyük dayanak. paran da varsa eğer, olası bir terslikte işini daha profesyonel çözmek adına rahat olursun.

alaaddin'e 3 dilek hakkı olsa önce sağlık, sonra para, sonra da iyi dostlar dile derim yani yaşlılık için. evlilik, hayat için bir garantör asla değildir. aman 30'dan sonra arkadaş edinmenin zorlaşması, yaş aldıkça insanlara güven eşiğinin düşmesi, yeni biriyle tanışmaya üşenmek gibi söylemlere kanmayın; senin olan seni bulur. bir sofrada beraber salataya ekmek bandığın, beraber kahve içip tatlıyı bölüştüğün, beraber gülmekten yere yattığın, üzüntünü paylaştığın kim varsa ona sahip çık. yaşlandığında dünya turu yapsan anlatacak dost olmadıktan sonra tadı çıkmaz.

kısaca; gençken çalış, düşünmeye vaktin kalmayacak kadar meşgul ol, çalıştıkça beynin de genç kalır, hesabın da dolar. kendine kendin için iyi bak. iyi arkadaşlar edin. yapmak istediklerini bugün yap. kendinden başka kimseyi geleceğine yatırım sanma.

debe edit1: burada yazılanları "evlenmeyin" olarak anlayanlar için; başlık "evlenmezsek" diyor ama yine de siz bilirsiniz. sağlığınız, paranız, dostlarınız ile beraber sevgiliniz, kalbinizi ısıtan kıymetliniz de olsun isterim elbette. hayatı paylaştığınız insanla ortak hedefleriniz varsa, beraber olmaktan mutluluk duyacak kısa anlarınız, uzun menzil planlarınız varsa bunlar da insanı insan yapan ne güzel nimetler. iyi gününüzde sevincinize ortak, kötü gününüzde başınıza omuz olacak birini bulduysanız yaşlılık bir nebze daha az korkutucu olabilir ama işte anlattığım şey de tam olarak bu. yaşlandığımızda yanımızda kim kalacak bilmiyoruz. kısa ömrümden fazla verdiğim nasihatler de hayattan dilediğim dilekler zaten.
böyle bir evlilik -daha doğrusu hayat- dilerim herkese: zülfü livaneli'nin yaşar kemal anısı

debe edit2: “dmd hastası toprak kaan’a umut oluyoruz kampanyası” başlığı (#171044652) altında bir yardım çağrısı var. toprak kaan’ın hayatını kurtaracak gen tedavisine ulaşabilmesi için acil desteğe ihtiyacı var. destekleriniz kıymetli.
169 favorites - -
aşık olmadan evlenmek ile hiç evlenmemek bir tercih olsaydı hiç evlenmemeyi tercih ederdim. yalnız kalırım korkusuyla keyifsiz bir evlilik geçirmek istemezdim. ucunda aşk varsa kuru ekmek yiyeyim, ucuzundan şarap içip sabahlara kadar sohbet edip, eğlenip, sevişeyim. cebimde yetecek kadar param olsun mutlu olayım yeter. ötesiyle gerçekten ilgilenmiyorum çünkü paranın konfor getirdiği ama mutluluk getirmediğini biliyorum o yollardan da geçtik. üniversitede arkadaşlarla makarnadan aldığım keyifli şimdi en güzel restoranlarda lezzetli dediğiniz yiyeceklerde bile alamıyorum çünkü konu hiçbir zaman ne yediğiniz değil. neyse ne anlatıyordum. kendimden sıkılıyorum o yüzden evleneyim demek yerine aşık oldum, sevdim, hoşlandım evlendim demeyi tercih ederim.
252 favorites - -
dün bizim sokakta bir adam öldü,gelen ambulans şüpheli ölüm diye polise haber verdi neyse adamı götürüp otopsi yaptılar sonra gömdüler (adana hürriyet mahallesi)

bugün adamın boğularak öldürüldüğü öğrenildi kızı filan ağlıyordu,öz oğlu ilk dakika göz altına alındı hala içerde ki bence o öldürdü öz babasını,3,4 yıl önce cinayetten içerde yatıyordu salıverildi,yani demem o ki o işler hiç belli olmaz hayırlısı de geç.
192 favorites - -
arkadaşlar projeyi ben çiziyorum;
balıkesir taraflarında bir arsa buluyoruz, ben bu arsaya herkesin istediği kadar özerk olabileceği ama arsamızın ortasındaki avluda da istediğimiz kadar sosyal olabileceğimiz-belki göbek atabileceğimiz, temizlemesi kolay bir oda, açık mutfak ve tuvalet banyodan oluşan, gölgelik yerleri bol, yörenin taşından evler tasarlıyorum, inşa ediyoruz.

sonra buraya vereceğimiz aidatla, bir tane yönetici birkaç tane temizlikçi ve yemekleri yapacak birkaç kişi buluyoruz. onlar işleri yapıyorlar, biz de keyfimize bakıyoruz, artık okey mi oynarız, bocchia mı oynarız, orası bize kalmış.

evlenmek yok, sevişmek opsiyonel:))))

(bkz: az önce huzurevini keşfettim)
56 favorites - -
biz evlendik eşimle ama çocuğumuz olmadı. zaten çocuğa yaşlanınca ebeveyne bakma misyonu yüklenmesini yanlış buluyorum da o ayrı bir mevzu şimdi.

eşimle düşünürüz zaman zaman, gerçi o pek düşünmüyor, ziki daşağına denkmişcesine hep böyle dinç ve sağlıklı kalacağız sanıyor.

yaşlanınca ne yapacağız? alışverişi kim yapacak? yemeği, temizliği, ya birimiz elden ayaktan düşerse, öbürü ona bakabilecek mi? yaşlanmaktan korkuyorum ama yüzümdeki kırışıklık, saçımdaki aklar beni korkutmuyor, birilerine muhtaç olmak ve o birilerini bulamamak beni korkutuyor.
kalçayı kırmak, hareket edememek, inme inmesi filan.

para biriktirmek lazım, iyi bir huzurevine yerleşecek ya da iyi bir yardımcı tutabilecek maddi gücün olmalı. başka yolu yok.
73 favorites - -
evlendim. boşandım. yaşlandım.
çocuklarım oldu. büyüdüler. kendi hayatları var.
çalışıyorum. özgürüm. canımın istediğini, istiyorsam yapıyorum.
olduğu kadarı ile ayaklarımın üstünde duruyorum. kimsenin hiçbir şeyine muhtaç değilim.
yaşlandım demiş miydim?
gençken daha verimsizmişim. evliliğin koruyucu kalkanına çok sıkı sarılmışım.
gönül isterdi ki, ülke şartları el verse de kazandığım para ile bir iki ülke gezeyim. şimdilik; anca kadıköy'e gidip bir iki bira ya da bir iki kadeh rakı içebiliyorum.
yalnız değilim. bin tane kocaya değişmeyeceğim arkadaşlarım var.
biraz daha yaşlanınca, daha doğrusu kendimi gerçekten yaşlı hissedince, saçlarımı da boyamıcam.
sevdiğim insanlarla, çocuklarımla çok güzel vakitler geçiriyorum.
bir hayat arkadaşı lazım mı? evet.
bu bir koca/karı mı? bilmiyorum.
şart mı? hayır.
çok şey yapmayın.
tanım: bir sorunsal.
66 favorites - -
iki opsiyon var gibi gözüküyor.

1) anne-babanıza yaşlılıklarında bakıp iyi bir evlat olarak görevinizi yerine getirip ikisinin de vefatından sonra kalan malı mülkü satarak göbek deliğinden zeytin yemeli, kunduradan votka içmeli bir iki sene yaşayıp intihar etmek.

ya da

2) bütün emekli maaşını huzurevine verip elden ayaktan düştükten sonra bakıcılar tarafından araba fırçası ve hortumla yıkanarak ölmeyi beklemek.

hala tam karar vermiş değilim.*
40 favorites - -
Next (2) - Last Page (135)