kamuoyu
Previous / Next (3) - Last Page (3)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

0 favorites - -
(bkz: halk)
0 favorites - -
televizyon kanallarında sıkça adı geçen bir kitle. gizli bir örgüt olduğunu düşündüğüm, söz hakkı sonsuz olan bu örgütün kaç kişi ve kimlerden oluştuğu gibi soruları cevaplayamadığım, oylamaya sunarak yanıt almaya çalıştığım gizemli topluluk.
0 favorites - -
çocukken, televizyonda filan duydukça akıl sır erdiremediğim, anladığına inandıklarıma 'deha' gözüyle bakmama neden olan bitişik laf. "kamuoyunca kabul edilen...", "kamuoyunun aleyhine gelişen....", "kamuoyu oluşturmaya çalışan ...."
böylece, anlamı cümlenin genelinden çıkarmak da mümkün olmazdı. ikide bir ve ferah ferah söyleniyor oluşu iyice utandırır; dilimin dimağımın kıyısındaki o muhteşem soru ("kamuoyu ne yea?") sıvışır giderdi. sonra, günler günleri, mevsimler mevsimleri kovaladı. anlamını öğrendikten sonra da -efendime söyleyeyim- utandırmaya, gene devam etti: kamu, "oyuyla" ekseri utandırırmış meğer.
0 favorites - -
gerizekalı bir organizma bu. kendi düşünemeyen, birilerinin yönlendirmesine ihtiyaç duyan ve o yönlendirme ile koskoca devletlerin kaderini değiştiren siyasal varlık. o birileri ne verirse önüne onu yiyen salak bir varlık.
0 favorites - -
flash tv'nin bol kuru pastalı tartışma programı. ne demek istediğimi merak edenler bir ara açsın baksın, masalarda tabak tabak kuru pasta var.*
0 favorites - -
seçim boykotu değil de oy vermemek, boş oy ve geçersiz oy, doğrudan iktidarı onay ve alkış demeye gelmenin ötesinde seçme hakkıkamuoyuna devretmek demek.

katilin olay yerine dönmesi, yani suçlunun olay mahalline geri dönmesi tanıdık ta, maktul suç mahalline dönmez ki. burada sanaldan bir denge işlemekte: hortlak, maktulün kamuoyunu aşırı rahatsız eden bir katilden sonra olay yerini ziyareti hatta işgalidir. maktul suç mahalline neden dönmek ister? bütün istediği, olayın sonucunu değiştiremiyorsa, biraz daha öldürülmektir. sanırım hipnotize olmuştur. veya kanı yerde kalmaz mı kalır mı, kolaçan etmektedir.

"yunan kabinelerinin istikrarı hiçbir başka ülkede görülmediği biçimde kamuoyuna bağlıdır." lawrence durrell - bitter lemons of cyprus

[genellikle dava, "yalnız kamuoyundan değil, davalıdan da gizlidir..." aynı zamanda alt derecedeki memurlardan da gizlidir, o nedenle memurlar, üstünde çalıştıkları işlemlerin kendilerinden sonraki aşamalarını hemen hiçbir zaman tam olarak izleyemezler... onlar, ancak davanın kendilerine ayrılmış bölümüyle ilgilenebilirler..."] ernst fischer - franz kafka

(ilk giri tarihi: 14.4.2016)

(bkz: dünya kamuoyu/@ibisile)
(bkz: efkar-ı umumiye), sağduyu
(bkz: kamu vicdanı), maşeri vicdan
(bkz: kamu yönetimi/@ibisile)
0 favorites - -
0 favorites - -
halkın çoğunluğu veya az bir kısmının bir park için veya ülkedeki tüm emeklilerin maaşları için ortak varabildikleri net bir fikri stk, baskı grupları ve medya sayesinde gündem yapabilmesidir.
yandaş ve satılmış medyanın olduğu ülkelerde olmaz.
eğitim seviyesi arttıkça, gelir düzeyi arttıkça vb etkenlerle doğru bir kamuoyu teşekkül edebilir.
0 favorites - -
lippmann'a göre insanların gerçeklik olarak algıladıkları çevreleri ve kendilerine ait olarak düşündükleri üzerinde medyanın ve medyanın sunduğu imgelerin çok büyük etkisi olduğunu düşünür.

bunun nedeni olarak iki noktaya dikkat çeker.
1. gerçek dünyanın veya çevrenin kavranmayacak derecede çetrefilli oluşudur.
2. çevrenin karmaşıklığı karşısında bireylerin bu karmaşıklığı kavrayabilecek, sınıflandırabilecek ve anlamlandırabilecek niteliklerden yoksun olmasıdır.

modernleşme ile beraber insanların parçalara ayrılması ve her şeyin komplike hale gelmesi bu kavrayış yoksunluğunun nedeni olarak ortaya çıkar. dışarıda karmaşık bir dünya var ve bunu biz kolaylıkla algılayamıyoruz. birileri bu konuda bize yardımcı olmalı. işte burada medya devreye giriyor.

insanlar çevrelerinde olup biteni gerçekten tamamiyle algılamaktan acizlerse kanaatlerini ve davranışlarını neye göre oluşturur ve belirler?

lippmann’a göre bu sorunun cevabı stereotipler ya da kalıpyargılardır. kişilerin detaylar ya da ayrıntılardan ziyade görünürdeki işaretleri görmeye meyillidirler. insanlar tiplemelerle düşünmeye ve genellemelere eğilimlidir. çünkü bunun aksini yapmak çok yorucu ve zorludur. modern dünyanın koşturmacası ve telaşına bir de aynı dünyanın karmaşıklığı eklendiğinde kalıpyargılar insanlar için güvenli sığınaklar haline gelir. kalıpyargılar dünyanın tam bir resmini sunmasalar da bizim uyum sağladığımız olası bir dünyanın resmini sunarlar bize. burada kendimizi evde hissederiz. buraya uygunuzdur. buranın bir üyesiyizdir. yolu biliriz. burada tanıdık normal ve güvenilir olanın cazibesini hissederiz.

sonuç olarak aydınlanmış ve bilgilenmiş bir kamuoyundan söz etmemiz çoğu zaman şüphelidir. çünkü toplumun çok büyük bir kesimi toplumsal ve siyasal meselelerle yeterince ilgilenmez. ilgilense de çoğu zaman yarım veya eksik bir bilgiyle olacaktır. bu nedenle kamuoyunu bir çeşit despotizm olarak da okuyabiliriz.
3 favorites - -
Previous / Next (3) - Last Page (3)