kamuoyu
Next (2) - Last Page (3)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

efkar-i umumiye..
2 favorites - -
oy eski türkçede fikir, düşünce anlamına gelir.
oy kelimesi rey kelimesine karşılık olarak önerilmeden, tutmadan önce fikir anlamıyla alınıp efkar-ı umumiye (genel fikirler) karşılığında kamuoyu kelimesi türetilmiştir ve tutmuştur.

gel zaman git zaman oy kelimesinin fikir/düşünce anlamı körelip rey anlamı sivrilmiştir.

kamuoyu kelimesi ise hepten ortada kalmış kamu, halk gibi bir kelime haline gelmiştir. o kadar ki google'da "kamuoyunun fikri", "kamuoyunun düşüncesi" diye aratınca yüzlerce nazariyeten hatalı kullanım bulmak mümkün.

nazari değil tatbiki anlamı yaklaşık olarak şu: olan bitenin farkında olan ve gerekirse tepki vermesi muhtemel halk kitlesi.

bonus:

dombıra sazım estgen ataylar / dombıra sazımı işiten babalar
manesine es bergen anaylar / manasına kulak veren analar
estgenine oy berip / işittiğini akıl yorarak,
yüreklerge ses berip / yürekleri titreyerek
köz yastı kızganmaslar / göz yaşlarını esirgemezler.

(bkz: dombra)
3 favorites - -
yaratılan, ama kendisi varmış gibi gösterilen, demokrasinin biricik kozu.
0 favorites - -
belli bir konu, düşünce ve sorun üzerinde halkın inanışı, kaanatidir. siyasal alanda ilk defa fransız ihtilalinden önce jean jaques rousseau tarafından ortaya koyulmuştur. türkiye' de efkar-ı ümumiye, amme efkarı, halk efkarı ve halkoyu olarak da kullanılmıştır. fakat 1961 ve 1982 anayasalarında halkoyu kelimesi için referandum karşılığı kullanıldığından anlam farklılığı kazanmıştır.
halkla ilişkiler, reklamcılık ve propaganda alanlarında önemi çok büyüktür. mesajın doğru iletilip, tutum kazanıldığına ya da başarısız olunduğuna dair bir geri bildirim niteliği taşır. kendi içinde ikiye ayrılır. biri kar amacı güden firmaların yaptığı ve çoğunlukla pazar araştırması denilendir. diğeri ise kamusal olaylarda halkın görüşünü ortaya çıkarmaya yöneliktir.

lakin türkiye' de yapılan araştırmaların sağlıksız olduğu su götürmez bir gerçektir. özellikle de siyasi alanda yapılanlar... çünkü kamuoyu oluşturmanın temel adımı; halkı öncelikle o konuda bilgilendirme ve bilinçlendirmedir. bu aşamadan sonra konu hakkında halkın görüşü alınır ve bir nevi gidişat görülür. türkiye'de uygulaması ise bodoslama olarak direkt sormaktan geçer. konu hakkında bilgi sahibi olmayan halkın tercihleri doğrultusunda gelinen nokta da bellidir. siyasi boyutta bakarsak bu eksiklik; halkla ilişkiler reklamcılığının eksikliğinden kaynaklanmaktadır. siyasiler genelde propagandaya yöneldiklerinden halkı sağlıklı biçimde bilgilendirmemektedirler. propagandada esas, doğruyu söylemekten öte karşındakini inandırmaktır. etik kısmı elbette tartışılır... oysa halkla ilişkiler ve halkla ilişkiler reklamcılığında esas, doğruları söyleyerek halkı o konuda aydınlatmaktır. bu temel basamağı, işimize gelmediğinden ya da zora kaçtığından atladığımız için kamuoyu araştırmaları tabanından çatlaktır. sağlıksız olması, başarısız olmasını gerektirmediğinden, araştırmalar sonuca yansığı için medya, kurum ve kuruluşlar tebrikleri büyük bir zevkle kabul etmektedir.
1 favorites - -
yönetilen sinifin yöneten sinifin kararlarini değiştirme,kontrol edebilme,tartişabilme,ortadan kaldirabilme yeteneği.
3 favorites - -
televizyon kanallarında sıkça adı geçen bir kitle. gizli bir örgüt olduğunu düşündüğüm, söz hakkı sonsuz olan bu örgütün kaç kişi ve kimlerden oluştuğu gibi soruları cevaplayamadığım, oylamaya sunarak yanıt almaya çalıştığım gizemli topluluk.
0 favorites - -
seçim boykotu değil de oy vermemek, boş oy ve geçersiz oy, doğrudan iktidarı onay ve alkış demeye gelmenin ötesinde seçme hakkıkamuoyuna devretmek demek.

katilin olay yerine dönmesi, yani suçlunun olay mahalline geri dönmesi tanıdık ta, maktul suç mahalline dönmez ki. burada sanaldan bir denge işlemekte: hortlak, maktulün kamuoyunu aşırı rahatsız eden bir katilden sonra olay yerini ziyareti hatta işgalidir. maktul suç mahalline neden dönmek ister? bütün istediği, olayın sonucunu değiştiremiyorsa, biraz daha öldürülmektir. sanırım hipnotize olmuştur. veya kanı yerde kalmaz mı kalır mı, kolaçan etmektedir.

"yunan kabinelerinin istikrarı hiçbir başka ülkede görülmediği biçimde kamuoyuna bağlıdır." lawrence durrell - bitter lemons of cyprus

[genellikle dava, "yalnız kamuoyundan değil, davalıdan da gizlidir..." aynı zamanda alt derecedeki memurlardan da gizlidir, o nedenle memurlar, üstünde çalıştıkları işlemlerin kendilerinden sonraki aşamalarını hemen hiçbir zaman tam olarak izleyemezler... onlar, ancak davanın kendilerine ayrılmış bölümüyle ilgilenebilirler..."] ernst fischer - franz kafka

(ilk giri tarihi: 14.4.2016)

(bkz: dünya kamuoyu/@ibisile)
(bkz: efkar-ı umumiye), sağduyu
(bkz: kamu vicdanı), maşeri vicdan
(bkz: kamu yönetimi/@ibisile)
0 favorites - -
lippmann'a göre insanların gerçeklik olarak algıladıkları çevreleri ve kendilerine ait olarak düşündükleri üzerinde medyanın ve medyanın sunduğu imgelerin çok büyük etkisi olduğunu düşünür.

bunun nedeni olarak iki noktaya dikkat çeker.
1. gerçek dünyanın veya çevrenin kavranmayacak derecede çetrefilli oluşudur.
2. çevrenin karmaşıklığı karşısında bireylerin bu karmaşıklığı kavrayabilecek, sınıflandırabilecek ve anlamlandırabilecek niteliklerden yoksun olmasıdır.

modernleşme ile beraber insanların parçalara ayrılması ve her şeyin komplike hale gelmesi bu kavrayış yoksunluğunun nedeni olarak ortaya çıkar. dışarıda karmaşık bir dünya var ve bunu biz kolaylıkla algılayamıyoruz. birileri bu konuda bize yardımcı olmalı. işte burada medya devreye giriyor.

insanlar çevrelerinde olup biteni gerçekten tamamiyle algılamaktan acizlerse kanaatlerini ve davranışlarını neye göre oluşturur ve belirler?

lippmann’a göre bu sorunun cevabı stereotipler ya da kalıpyargılardır. kişilerin detaylar ya da ayrıntılardan ziyade görünürdeki işaretleri görmeye meyillidirler. insanlar tiplemelerle düşünmeye ve genellemelere eğilimlidir. çünkü bunun aksini yapmak çok yorucu ve zorludur. modern dünyanın koşturmacası ve telaşına bir de aynı dünyanın karmaşıklığı eklendiğinde kalıpyargılar insanlar için güvenli sığınaklar haline gelir. kalıpyargılar dünyanın tam bir resmini sunmasalar da bizim uyum sağladığımız olası bir dünyanın resmini sunarlar bize. burada kendimizi evde hissederiz. buraya uygunuzdur. buranın bir üyesiyizdir. yolu biliriz. burada tanıdık normal ve güvenilir olanın cazibesini hissederiz.

sonuç olarak aydınlanmış ve bilgilenmiş bir kamuoyundan söz etmemiz çoğu zaman şüphelidir. çünkü toplumun çok büyük bir kesimi toplumsal ve siyasal meselelerle yeterince ilgilenmez. ilgilense de çoğu zaman yarım veya eksik bir bilgiyle olacaktır. bu nedenle kamuoyunu bir çeşit despotizm olarak da okuyabiliriz.
3 favorites - -
bir gruba hakim olan kanaatlerin toplami.
3 favorites - -
“kamuoyu, belli bir zamanda, belli bir tartışmalı sorun karşısında, bu sorun ile ilgilinen kişiler grubuna hakim olan kanaattir.” münci kapani
0 favorites - -
Next (2) - Last Page (3)