çoğu zaman yanlış anlaşılan, övülmeyen ama içten içe hayranlık uyandıran şey. sessiz duruşlarda, zor kararların arkasında gizlidir.
cesur olmak demek her zaman kazanmak değildir bazen sadece düşmekten korkmadan adım atmaktır. cesaret, hatayı kabul etmeyi, kırılmayı göze almayı ve yine de ilerlemeyi bilmektir.
tefe'ül açıyorum, susturmak için bu uğultusunu, bıraktığın izlerinin
içimden dilek tuttum
önce gözümü kapattım
sonra ruhumu ittim içime
dilimi üst damağıma sım sıkı yapıştırdım
nefesimi usulca aralayıp, dudaklarımdan suni bir sancı saldım atmosfere
bir katkı, bana bir baht, bir kazanç
fikirlerimin boşlukta daha ne kadar kalması gerekecek
daha ne kadar oyalanacak gönlüm
serim ve düğümüne kederimin, umutlu bir saz olsun çözümüm
kararan içime gerek
yeşermiş bağı, göl kenarı camlı bir oda açılır mı
sarılır mı kabuksuz ve kanamaz
dıştan görünmez yaralarım
niyet ettim, daha önce bozduğum zamanların kararlığında, heves ettim
istedim, gerçekten iç çektim
kitabı göğsüme bastırdım
inanmaya hazır, bekliyorum
tefe'ül çekiyorum
usulca göğsümden ayırıp kitabımı
aralıyorum gözlerimi
ellerim ilk kez gerçeği kavrıyormuş gibi, telaşsız bir kavrayış için yaratılmış sanki ellerim
bir bütünüz nihayet, ruhumu iliştirdim kolumdu artık ruhum
ve araladık kitabın, sayfalarını
kitap falı bu, hiç baktın mı daha önce
rastgele bir sayfa açmalısın
yedi yaprak ileriye gitmelisin
raslantıların düzenlendiği o doğaüstü güce, kapılmak için hazırım artık
kitapların bana olan yaklaşımını her zaman tasvip etmeye hazırım
gelecekse sonum, varacaksa başım bir buluta
gülecekse yüzüm, yalın ayaklarım tutacaksa beni ayakta
kitaplardan gelecek, hakikatim
karşımda duruyor, niyetime denk gelen, falım
“ve artık bilmesinin zamanı geldi! gözlerini açmalı. nefsine sahip çıkmasının zamanı geldi. hayat, reddedemeyeceği kadar güzel ve gerçek. bu hayatta umut, sevgi, dostluk, insanlık var! ölümse boş bir kâğıt! kayra, yolculuğunun parçaladığı hayatını toplayıp geri dönmelisin. çünkü burada her şey var! her şey var.”
cesaret, aslında "korkusuzluk" değildir çoğu zaman; tam tersine, korkuya rağmen harekete geçebilmektir. insan, içindeki endişe, şüphe veya tehlike hissine rağmen adım atabiliyorsa, işte o an cesurdur. bir açıdan cesaret, akıl ile yürek arasındaki denge gibidir: yüreğin sizi itmeye çalıştığı yöne, aklın uyarılarını dikkate alarak ilerlemek...
cesaret, bazen sessiz bir karar, bazen de gürültülü bir eylemdir. ama her zaman insanın kendine sadık kalmasıyla ilgilidir.
gerçek cesaret bazen bir adım atmakta değil, yerinde durmakta saklıdır. bazen sessiz kalmak, bazen elinden tutmak, bazen gitmek, bazen "bitti" diyebilmektir...
ama hepsinin ortak bir noktası vardır: kendinle yüzleşme gücü!..
heralde ne geldiyde başıma bundan geldi
korkuya rağmen doğru olanı yapmak.