pazarlıkta sınır tanımayan kayserili

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

yaklaşık beş sene önce çalıştığım firmadan inşaat malzemeleri alan kayserili bir işadamı firmayı ziyarete gelmişti. öyle bir işadamı ki abartısız bizden senede 1 trilyonluk mal satın alan bir şirketin sahibi bir vatandaş. neyse artık bizim patronla yaptıkları toplantı sonrasında patron beni çağırdı. kayserili işadamının torununa araba almak için toys'r'us'a gitmek istediğini ve benim götürmemi söyledi. ben de tamam dedim. zaten kabul etmeme gibi bir lüksüm yoktu.

işadamıyla beraber çıktık. ben bizim şirketin arabasına yönelirken adam benim arabayla gidelim diye uyardı. onun jipine bindik. arabayı da kendisi kullandı. bahçelievler izzettin çalışlar caddesi'nden bakırköy'deki carousel alışveriş merkezine doğru yol aldık. o caanım jipte burnuma pastırma kokusu gelmişti. işadamı gezdiği bütün firmalara hediye pastırma getirmiş de o da arabada kokmuş.

carousel'e geldik. işadamı arabayı otoparka parketmek istemedi. carousel'in arkasında ara sokaklardan bir tanesine girdik ve arabayı parketti. sonra carousel'e girdik ve alt kattaki toys'r'us'a vardık.

biraz gezindik ve çocuk arabaları reyonunu bulduk. işadamı arabalardan bir tane beğendi. bana da sordu ben de beğendim. tamam bunu alalım o zaman dedi. fiyatı neymiş bunun diye sordu. ben de raftaki etikete bakıp arabanın fiyatının 120 tl olduğunu söyledim. işadamı bana baktı ve; "bunu ne kadara verirler bize" dedi. ben şaşırmıştım; "abi burada pazarlık yapmazlar, aynı market gibi beğeniyorsun kasaya parasını veriyorsun ve gidiyorsun" dedim. adam şaşırdı; "öyle saçma şey olmaz ya" dedi. "bana bir görevli çağırır mısın" diye de ekledi.

hay allah'ım şimdi rezil olacağız galiba diye söylenerekten bir görevli aramaya başadım. bir tane görevli bayan buldum ve beyefendiye bir bakar mısınız dedim. görevli geldi ve buyrun beyefendi dedi ve olaylar gelişti: kayserili işadamı söze girdi direk; "hanımefendi bu araba kaç paraya olur?" görevli şaşırdı önce ve sonra arabanın fiyat etiketine bakıp "120 tl" diye cevap verdi. sonra şöyle gelişti diyalog:

kayserili işadamı: ki
görevli hanım :gh

ki: hanımefendi 120 tl olduğunu zaten görüyoruz ben size ne kadar olur dedim.
gh: beyefendi burada fiyatlar sabittir. pazarlık olmaz. ürünü beğenirsiniz parasını öder alırsınız.
ki: hanımefendi öyle saçma şey olmaz. bana indirim yapmanız lazım.
gh: beyefendi benim indirim yapma gibi bir lüksüm yok. zaten bu malın bir barkodu var kasadan geçmez. hem zaten bizim fiyatlarımız piyasadaki en uygun fiyatlardır.
ki:nereden en uygun fiyatlarmış ya.
gh: beyefendi inanın ki yapacak birşeyimiz yok. (bu arada muhabbet böyle ilerledi ve artık görevli hanım sinirlenmeye başladı.)
ki: nasıl yokmuş yapacak birşeyinin hayret birşeysiniz ha. aynı araba başka yerde daha ucuz fiyat.
gh: beyefendi bizden almak zorunda değilsiniz. daha ucuza bir yer varsa gidip oradan alın.
ki: hayır efendim ben bu arabayı buradan alacağım ve siz de bana indirim yapacaksınız! şimdi söyleyin bakalım en son kaça olur bu?

bu muhabbet daha uzundu tabi ama özeti böyle. adam bir türlü laftan anlamıyordu. ille de bir indirim istiyordu ve indirim almadan gitmem diyordu. sonunda görevli bayanın aklına bir hinlik geldi: "beyefendi şimdi bizde bir kampanya var. bu kampanyaya göre 100 tl üzerinde alışveriş yapan hamile bayanlara yüzde 10 indirim yapıyoruz. madem indirim almadan gitmem diyorsunuz o zaman bize bu arabayı alacağınız çocuğun annesinin ismini söyleyin ben de size yüzde 10 hediye çekinizi vereyim. böylelikle 12 tl indirim yapmış oluruz."

ki: bakın hanımefendi deminden beri boşuna konuşuyormuşuz demek ki. isteyince oluyormuş.
gh: ama beyefendi normalde olmaz da size yapıyoruz bunu filan...

sonuç itibariyle görevli hanım bir kağıda isim filan yazdı ve yüzde on indirimi yaptırdı. bizim kayserili inşaat şirketi sahibi trilyonluk işadamamız da pazarlık yapmadan alışveriş yapmamış oldu.
1 favorites - -
selpak mendil alırken bile pazarlık yapabilendir.

kayseri esnafı bu gerçeklik yüzünden ürünlerin fiyatını pazarlık paylı söylerler. yani olur da aranızdan buraya gelip bir şeyler alacak olan olursa kaça olur bu diyin.

normalde 50 liraya vereceği bir mala 65 der önce. itiraz etmeden alan da olur yabancılardan. böylece 50ye satsa bile hayvan gibi kar edecekken 65 e satmış olur.

herkesi de kendi gibi bildiği için bir şey alırken indirim yaptırtmadan alırsa kendini enayi gibi hisseder.

ben bu gerçeklik yüzünden normal sokak esnafından pek bir şey almamaya çalışırım. gider standart fiyatlı yerden daha pahalı da olsa almaya gayret ederim. o zaman de ben aptalmışım gibi geliyor çünkü.
0 favorites - -
kar marjı insanlıktan çıkmış bir ürünü satan kayserilidir. (bkz: insan değil)
0 favorites - -
0 favorites - -
2*2 nin sayısal değerini alış ve de satış olarak iki farklı şekilde yorumlayabilen kayserili.
0 favorites - -
(bkz: nuri kantar)
0 favorites - -
0 favorites - -
bir yengem, iki kardeşim.

ortanca amcamın karısı sibel yengem 75 kuruşluk kalemi 15 kuruşa almayı başarmış insandır. hiçbir şeyi etiket fiyatından almamıştır daha ama açık dükkan bulursa tabi, çünkü yengemi daha uzaktan gören esnaf hemen kapıdaki levhayı kapalıya çeviriyor, ışıkları söndürüp varsa müşteriyle birlikte kapının arkasına saklanıyor. illallah demişler. yengem bir iki "içeride olduğunu biliyorum aç kapıyı" gibisinden bağırıyor, sonra pes edip dönüyor, mecburen artık büyük marketlerden alışveriş yapıyor, çok büyük indirim almıyor oralarda ama alıyor gene birkaç lira. bunlar bi de kayseri'nin sayılı zenginlerinden, ihtiyar heyeti, eşrafı, ileri geleni, her bir şeyi.

kardeşim ise tekin acar gibi fiyatları sabit olup asla indirim yapmayan bir yerde bir indirim yaptırdı ki aklın durur. 155 lira tutan bir ruj ve fondöteni 115 liraya alıp bir de üstüne başka bir markanın hediyesi olan kocaman deri çantayı aldı. o kadar çok o kadar çok konuştu ki benim bile kafam skildi. zaten başka bir boyuta geçtim, dinlemedim artık, sadece bi ara "hasan boşver ben istemiyorum zaten artık, hadi gidelim" gibi birşeyler söylediğimi hatırlıyorum. kendime geldiğimde profilo'nun önünde sigara içiyorduk, elimde vera wang çantam, içinde shiseido ruj ve fondötenimle. "benden utandın mı abla" dedi "hayır" dedim. "seninle gurur duydum" dedim. küçükken bunu hep döverlerdi çünkü, ben de onu dövenleri dövmeye giderdim.
tevekkeli herif boşuna büyük bir bilgisayar firmasının satın alma müdürü olmamış.

işin sırrı satıcıyı bezdirip uyuşturmada saklı sanırım.
0 favorites - -