hafif dark komedi tadında başlıyor gibi olup giderek ciddileşen ve iyi anlamda sinir bozucu bir hal alan, sadece gerilim veya suç değil aynı zamanda da iyi bir eleştiri filmidir. sabırla izlenilmesi gerekendir. bitince üstünüzde ağırlığı kalır.
bazen basit düşünmek gerekirliğin en çarpıcı örneklerindendir bu gerçek olay. hem suçu işleyen için hem de suçluyu arayan için. burada suçlu basit düşünerek hareket etmiş saklanmamış mesela, suçluyu arayanlar basit düşünememiş ve başarısız olmuştur.
film trajikomik başlıyor; fakat sonrasında son derece karanlık bir drama dönüşüyor. her cinayetle gelen o umutsuzluk ve pişmanlığı iliklerinize kadar hissediyorsunuz. filmin orijinal diline aşina olmadığım halde son zamanlarda izlerken ekrana kilitlendiğim ve yer yer nefesimi tuttuğum nadir filmlerden oldu. ben çok geç keşfetmişim tabi. neyse geç olsun güç olmasın.
---
spoiler ---
filmi izledikten sonra koştura koştura gidip katilin kim olduğuna baktım ve 2019'da yakalandığını ve o sırada zaten hapiste olduğunu görmemle içime az da olsa su serpildi. şöyle ki; karısının kız kardeşine tecavüz edip öldürmekten hapisteymiş; fakat 2019'a kadar diğer seri cinayetlerle ilgisi çözülememiş. daha sonra bu kanıt olan dna'nın onun dna'sıyla eşleşmesi üzerine kendisi de 14 farklı cinayeti ve 30'dan fazla tecavüzü itiraf etmiş. zaman aşımından dolayı bunlardan ayrıca yargılanmamış.
---
spoiler ---
filme büyük beklentilerle başladım yıllardır da izlemek istiyordum. ilk 1 saati dili ve vurguları çok anlamadıgım için bi tık garip geldi. akıcıydı evet ama çok sardı diyemem. sonra filmin son 1 saat 10 dakikası olaylar tamamen değişti benim için. gizemli yer yer geren iyi bir dedektif hikayesinin yanında gerçekten güzel sistem eleştrileri olan baya sürükleyici bir filme dönüştü. hele son 5 dakika baya üst seviyeydi benim için. filmin bazı şeyleri havada bırakıyor olması bile çok iyi bir hikaye anlatımı oldu benim için.
izleyenler için çok güzel bir video bırakıyorum film ile ilgili izlemenizi tavsiye ederim.
https://www.youtube.com/…mskzluev68&list=ll&index=1
oldukça akıcı polisiye bir film.
baştaki komedilerle güzel ve hafif başlayıp sona doğru ağırlaşan bir senaryoya sahip. film ilerledikçe gerildim. gerçekten korku, cinayet barındıran filmler hiç bana göre değil. ne zaman izlesem tek başıma uyumaya korkup ailemden birinin yanninda uyumaya çalışıyorum. bu kişisel ayrıntıyı geçersek, o gerilim sahnelerinden sonra bari comic relief unsuru konulsa da izleyiciyi rahatlatsalar. çok ağır geliyor yoksa.. gerilim korku sevenler için gayet güzel bir film. zaten gerçek bir hikayeye dayanmakta olduğu söyleniyor. ayrıca hakkında bu kadar az entry girilmiş olmasına şaşırdım, pek bilinmiyor demek. neyse aşağısı spoiler içerir, ona göre okuyunuz..
ilk detektifin sürekli birlikte olduğu kadının da cinayet kurbanı olduğunu düşünüyordum hep, ki kız öğrenci devreye girmeseydi gerçekten de öyle kurban o olacaktı. onun ölümünü gerim gerim bekliyordum, gerçi o öğrencilerden birinin olacağını da tahmin edebiliyor insan. velhasıl üzücü oldu..
bacağına paslı çivi batıp bacağı kesilen diğer detektiften masum olanların intikamı alındı olsa gerek. adam hep bacağıyla saldırıyordu. ilahi adalet işte...
ve son olarak, katil büyük ihtimalle yakışıklı olandı.
genelde o masum yüzlü tiplerden böyle şeyler beklenmez; fakat gel gör ki içinde ne psikopatliklar yatıyor. melek yüzlü şeytan lafı boşuna yok değil. kamoyuna söz hakkı verilse adamı hapse attirmazlar. hatta böyle bir araştırma yapılmış güzel ve yakışıklı mahkûmlara oluşan sempatiden dolayı suçları görünmez oluveriyormus araştırmaya katılan insanlar tarafından. dış görünüş burada bile etkili anlayacağınız..
son zamanlarda izlediğim en iyi film. güney kore filmlerinde ilk baktığım şey kullanılan renkler oluyor. ve genelde yönetmenler gri tonlarını tercih ediyorlar. güney kore'nin sıkıcı, boğucu havasını tasvir ederken gri tonların kullanılması oldukça iyi bir seçim.
filmde kelimenin tam anlamıyla duvara asmalık sahneler var. dedektifin katil olarak gördüğü şüpheliyle tren raylarının oradaki sahne mesela. yağmur eşliğinde, tünelin içinden dışına doğru baktığımız bir an var. o an aslında iç açıcı gelmeli çünkü gördüğümüz yer ışık. fakat o kadar iç karartıcı bir sahne ki insan nerede olduğunu konumlandırmakta zorlanabiliyor, o derece.
filmde yakalanan ipuçları çok başarılı. kadın polisin fark ettiği detay ve sonradan gelen dedektifin gözüne çarpan kırmızı elbise detayı kıvrak zekaların ürünü. fakat yine de suçluyu bulma konusunda yeterli değiller.
filmde art arda o kadar çok talihsizlik oluyor ki insan izlerken deyim yerindeyse dizlerine vurmak istiyor. tek görgü tanığının trajik ölümü gibi. fakat o sahnede bir şey dikkatimi çekti. adam o fotoğrafı görene kadar normal bir şekilde sorulara yanıt veriyordu. ama adamın fotoğrafını gördükten sonra çocukluk travmaları tetiklendi ve çocukken ateşe atıldığından söz etti. ardından kaçmaya başladı, sanki o fotoğrafla birlikte kötü anıları canlandı. bilmiyorum, belki sadece zihinsel bir bozukluktu.
final sahnesi o kadar başarılıydı ki. canlı renkler izlediğimiz tek anlar. o sarı tonun yarattığı hissiyat, rüzgarın çalılarda oluşturduğu his, sakin bir ortam. sanki o yerde hiç böyle şeyler yaşanmamış gibi. üstelik katil bu olaylardan sonra cinayet işlemeyi bırakmış galiba. yine şüpheli elemana gidiyor oklar.
gerçek katil epey sonra yakalanmış. tecavüz suçundan ötürü içeri alındığında örnekler uyuşmuş, sorulunca da her şeyi itiraf etmiş. yakalanmamasına şaşırdığını da eklemiş. film hem sistemi hem de içerisinde bulunduğu kültürü harika şekilde eleştirmiş. gerçekten çarpıcı bir filmdi.
bir bana mı çok iyi değil bu film ya? nerden bakarsam bakayım yok tutamıyorum filmin bir yerinden.
şu film her açıdan daha iyi bence.
bilemiyorum altan.
behzat ç. senaristinin baya bir etkilendigi hatta karakterleri yaratirken buyuk olcude kopya cektigi guney kore yapimi film.
akıcı ve keyifli bir polisiye film olmakla birlikte filmin finaliyle alakalı olarak kafadaki soru işaretleri ve filmin etkileriyle alakalı olarak hazırlanmış bir
video