en asil duyguların babasıdır. en baba babadır. efsane babadır. herkes çay içiyor, ama sen çocuksun ve sana turuncu bir şey geliyor. kahveciye de fısıldamış olabilir ''az biraz soğuk olsun'' diye. sıcak gelirse oraleti çay tabağına döküp soğuturdu bile. ee tabi bu babalar da 90'larda kaldı. hey gidi çocukluk hey.
"bana bi tavşan kanı, bu tosuna da bi paşa çayı" diyen efsane babayla okeyde kapışır.
paşa çayı lan bu, boru diil.
öyle herkes içemez bu çaydan sanırdım...
...çocukken.
benim babamdır. çocukken sabah beraber işe gitmeden önce aldığı kıymalı poğaçayı gömmek üzere kahveye vardığımızda yapar bu işi.
+bana bi çay ver fuat, oğlum sen ne içersin ?
- (sessizlik)
+ oğluma da bi oralet ver.
- kralsın baba ( iç ses)
'bana bir çay, çocuğa da renkli gazoz' diyen babanın uzaktan kuzenidir.
çocuklukta babanın işyerinin akla direk olarak oralet getirmesine sebep olur, orası dönen misafir koltuklarında kardeşle dönülüp oralet içilip çok nadir de olsa tost yenilebilecek bir eğlence mekanıdır.
hepimizin babasıdır, o ne derse o olur
tam olarak da benim babamdır. kendisi maliye bakanlığında çalışır. küçükken hasta olunca, dişim sallanırken vs kendi iş yerindeki doktora götürürdü. muayene olduktan sonra indirirdi kantine. istediğin çikolatadan al derdi kurban olduğum (cebinde parası olur muydu, yazdırır mıydı bilmem bile) sonra çay ocağına uğrardık bana oralet kendisine çay söylerdi. odaya giderdik ben çikolatamı açana kadar oralet gelirdi. sonra odasında masaya kendisi oturmazdı, beni oturturdu renkli kalemler bulurdu a4 kağıtları verirdi. tüm gün o koskoca iş yerinde, koskoca amcaların arasında çikolata yer oralet içer bi yandan da resim yapardım. o günler yad ettim sanırım.