o kadar içtendir ki kimse tarafından duyulmaz o ses.
'
mieses karma' kitabini okudugunuzda tam olarak duyabileceginizdir.
öyle çat pat cinsinden değildir o ses. böyle deprem gibi derinden derinden ama bir anda! gelir ve şunu duyarsınız:
ciuvvvvvvvv... (i kısmında max. noktası, ilk v'den sonra azalan verimler kanunu geçerli. ayrıca v'lerde bass oranı yüksek)
paşabahçe'deki rafların aynı anda yok olmasında çıkan sestir.
raflar birden hokus pokus tribinde kaybolurlar, üzerlerindekiler de newton'ın emrine amade. böyle anlatınca herkesin duyabileceği bir sesmiş gibi geliyor insana ama öyle değil. bir tek paşabahçe'nin sahibine koyar bu ses. bir tek o duyar. sonra abra kadabra(söylediğim gibi yaratırım, söylediğim her şey gerçek olur) diyecek gücünü bulana kadar öyle kırık camların üzerinde sürünür durur dükkan sahibi. öyle bir sestir ki abra kadabra'ya kadar yankılanır.
duymayın bu sesi isterim aslında ama asıl önemlisi duyurmayın-becerebilirseniz.
"kalbimin attığını duydun mu ki,
kırıldığını duyacaksın..."
çoğu zaman suskunluktur...
(bkz:
sessiz çığlık)
emin ol o sesi es bir e siki şeklinde duyamazsın ey tababiyet talebesi, boşuna uğraş verme. nice babilonları yakarsın dahi yine olmaz, olamaz.
içine edeyim böyle nankör karmanın.