şu giride bahsettiğim gücü nasıl kazandığını anlamakta zorlandığım ülke.
geçen ay ev değiştirdim, internet bağlantısı için bir firma iyi bir teklifle geldi, yalnız kablo çekmek için birkaç saate ihtiyacımız var dediler, tamam dedim, gün belirledik, tekniker geldi.
tekniker (t): şu karşıdaki direkten sizin bahçenize kablo çekmem gerekiyor.
ben (b): tamam çekin o zaman.
t: ama direğe çıkmam gerekiyor.
b: tamam çıkın.
t: çıkamam.
b: niye? aracın üstünde merdiven var.
t: ben merdivene çıkma eğitimi almadım, merdiven kullanabilen tekniker çağırmalıydınız.
b: ben nerden bilebilirdim merdiven kullanabilen tekniker çağırmam gerektiğini?
t: onu ben bilemem, yapabileceğim bir şey yok.
gitti adam öylece bırakıp. aradım tekrar müşteri hizmetlerini, merdiven becerisi ileri derecede olan bir tekniker için. en yakın 1 ay sonraya müsaitlik var ama başka bir çözüm sunabiliriz, sepetli vinç gönderebiliriz haftaya dedi. tamam dedim onu yollayın.
tekniker geldi sepetli vinçle bu defa.
t: en az 4 arabalık boşluk olmalı ki iş güvenliği standartlarına uygun yapabileyim.
b: nasıl yani?
t: direğin önündeki ve arkasındaki arabaların kaldırılması şart.
b: e bilmiyorum ben sahiplerini nasıl kaldırtayım?
t: kapıları çalıp rica edebilirsiniz.
kapıları çalmaya başladım 1 tanesini bulabildim, diğerlerini arıyorum derken tekniker geldi zamanının dolduğunu, diğer müşteriye gitmesi gerektiğini söyledi gitti.
o arada komşulardan biri neden bununla uğraşıyorsun şu firmaya git, yerin altından kablo çekiyorlar, direkle araçla uğraşmazsın dedi. mantıklı geldi bu defa onları aradım, 2 hafta sonraya randevu verdiler. bağlantının yapılmasına 1 gün kala telefon geldi.
müşteri temsilici (mt): randevuyu ertelememiz gerekiyor çünkü bahçenize kadar gelecek kablo için kazı yapmalıyız. o yüzden 4 hafta ertelemek zorundayız.
b: e hemen yapın ne kadarlık bir kazı?
mt: sokağın köşesinden sizin girişe kadar.
b: birkaç metrelik yer o niye 4 hafta?
mt: belediyeden izin almamız gerekiyor, işlemleri başlattık, izin 2-3 hafta kadar sürebilir.
b: iyi de ben haftanın 3-4 günü evden çalışıyorum, işim aksıyor.
mt: size verdiğimiz rahatsızlıktan ötürü telafi ücreti ödeyebiliriz.
b: ne telafisi?
mt: 20 pound verebiliriz
b: günlük gecikme bedeli mi?
mt: hayır toplam…
sikeyim yapacağınız işi de sizi de diyemediğim için teşekkür edip kapattım. nisan ayında bağlantımın olacağı umuduyla yaşıyorum.
ek olarak, bu kabiliyetsizler tarafından sömürülen ülkeleri de sevgiyle selamlıyorum. hayır selamlamıyorum. sizin kafanızı sikeyim.
edit: kuralların olması onları bu kadar güçlü yapıyor minvalinde birçok mesaj aldım, hatta biri de beni ortadoğu kafalı olmakla itham eden bir giri yazmış.
burada olay kuralların olması ya da izin alınması gerektiğini bilmemek değil. eğer sen birleşik krallık'taki en büyük servis sağlayıcılardan biri olduğunu iddia edip hangi eve hangi sokağa nasıl bağlantı kuracağını o direği görene kadar anlayamıyorsan o senin mallığın ki kızdığım nokta bu.
o zaman randevu verirken diyeceksin ki bu sokakta yapılması gereken işler bunlar, şu kadar sürecek, bu önlemler, izinler alınacak ona istinaden de şu güne randevu verebiliyoruz.
edit2: başka biri de başlık açmış genelde uyum sağlayamamaktan kaynaklı sorunlar diye. sorun prosedür ya da kural olması değil ki bunlar anlaşılabilir şeyler. banka hesabı, vize, alım-satım sırasında prosedür içinizden geçiyor zaten ama buranın işleyişi bu diyebiliyorsunuz.
sorun yapacağın işten zerre haberinin olmaması, devamlı ertelemen en nihayetinde de mağdur etmen. bir yerde karşılaşılan kazmalığı/ iş bilmezliği sen uyum sağlayamadın onlar aslında doğrusunu yapıyor diye savunamazsın.
edit3: geçtiğimiz perşembe (24 mart) beni arayarak bütün izinlerin alındığını, inşaat işlerinin bittiğini ve bağlantımın önümüzdeki hafta yapılacağını teyit etmişlerdi.
bugün tekrar arandım ve yapılan işlerin yanlış yapıldığını, yanlış yapılan işlerin düzeltilmesi için ayrı, yeni yapılacak işler için ayrı izin alınması gerektiğini ve bağlantımın 20 nisan'a ertelendiğini öğrendim.
(bkz:
#134922741) ve (bkz:
#134923089) girilerini yazan si***lere en içten sevgilerimi iletiyorum.