turkiye'de okullarda maalesef "safeguarding" olayi cok kotu. bu direkt olarak ogretmenlerin sucu degil, ancak bu noktada baslarina ne gibi dertler acilacagini asla ongoremiyolar.

ogrencilerin yaninda bir yetiskinin telefonunu kullanmasi kesinlikle yasaklanmali. ayni sekilde cocuklarin da okul icinde telefon kullanmasi yasak olmali. bu hem ogretmeni, hem de ogrenciyi korur. kimin ne zaman hangi sartlarda kayit aldigini/fotograf cektigini bilemezsiniz.

ogretmenin internette ogrencilerinin fotograflarini/videolarini yayinlamasi yasak olmali. bazi arkadaslarimi goruyorum ki ogrencileriyle instagramda arkadaslar, inanilmaz buyuk bir guvenlik sorunu. kesinlikle ama kesinlikle olmamasi gereken bir durum.

son olarak da ogretmenlerin whatsapp kullanimi. biliyorum veliler/ogrenciler surekli whatsappdan ogretmeni darliyolar. bu da kesinlikle yasak olmali, cunku "safeguarding".

egitim konusunda daha kat etmemiz gereken cok uzun bi yol var ve maalesef bu yolda surekli geriye gidiyoruz.

mekanın cennet olsun arif erkin. çok çok sevdiğim bir duayendi. ikinci bahar'da ali haydar'ın babası, yabancı damat'ta memik dedemizdi. inanılmaz donanımlı bir sanatçı daha maalesef aramızdan ayrıldı. nurlar içinde uyu.

boykot ediyorum yazanlar acaba tweette ne yaziyo biliyolar mi? cunku 2 gundur her yere baktim, konuyla ilgili olan tweeti ve etinin anlasmasini fesh etme nedenini bir turlu bulamadim. tweeti kendim gorup ona gore karar vermek isterim. bir kisinin cikip "bana saldiriyolar, uhuhuhu" diye yazdigi seyden galeyana gelmek cok sacma.

ha demiyorum ki eti hakli, haklidir, haksizdir, gercekten bilmiyorum, ancak, bana saldiriyolar diye aciklama yapan bir insanin olaya konu olan tweeti de paylasmasini beklerdim.

edit: "ictim sarabi, s.ktim arabi" diye tweet atmis. sanirim kontratinda da irkcilik yapmama (bunun hukuk diline uygunu nasil yazilir bilmiyorum) gibi bi maddesi varmis, ondan davayi kaybetmis. simdi bu irkcilik mevzusu eger ki arap degil baska bir millet olsaydi ayni tepki verilir miydi, yine ayni karar cikar miydi, gercekten bilmiyorum. bu konuda etiyi biraz haksiz buldum. ancak, olaya ozne olan komedyenin millet galeyana gelsin ve beni desteklesin diye olayi taa cubbeliyle baslatma ve galatasaray'dan devam ettirme cakalligindan da hoslanmadim.

ben kariyerimde ilerlemeye gelmedim, dunya vatandasi da olmak istemiyorum (dunya vatandasi olmak da ne demekse?), tamamen vatandaslik almak icin goc ettim, siz en buyuk hazretlere gore en aptalca goc sebebiymis, e ben de aptal bi insanim zaten. ben tamamen ingiliz pasaportu aliyim, butun dunyayi dertsiz tasasiz geziyim, ingiliz pasaportu sayesinde dunyanin her yerinde rahatca is buluyum diye geldim. en aptalcaymis, sana ne?? al bak, bu sekilde dunya vatandasi oluyorum.

ayrica, evet ulkemden (icinde bulundugu durumdan) nefret ederek geldim, gayet de mutluyum, nerden biliyosun mutlu olamayacagimi? gayet de keyfim yerinde.

atalarimdan neden utaniyim? akpye oy verip atalarina ihanet edenler utanmiyor, ben utanacak son kisiyim.

hukumetin ne karar verecegini bilemem, ama buraya gelip de benim gocme sebebim hakkinda soyle boyle diye konusamazsiniz. cumalari fish and chips yemek icin goctum, sana ne? yemin ediyorum inanilmaz yukseldim yaaa, ne gerizekali insanlarsiniz.

gecen bir tweet gorunce bu olayin cikis noktasini arastirmak istedim. tweeti atan kisi aslinda boyle bir sendrom olmadigini, zaten bilimsel olarak da bir gecerlilik gostermedigini, olayin misojiniden ciktigini iddia ediyordu. ben de tarayabildigim bi cok kaynagi taradim (illa ki gozden kacirdigim olmustur, dedigime ters bir arastirmaya ulasabildiyseniz lutfen bana iletin) ve gercekten de bu stockholm sendromu denen seyin bilimsellikten uzak oldugunu farkettim.

yukarda da defalarca anlatilmis, bankada rehin alinan kisiler ve kurtarildiktan sonra guya rehinelerin kendilerini rehin alan saldirgana sempati gostermesi. ancak, olayi inceleyince, bu saldirgana sempati gostermek olarak algilanan seyin tamamen uzlasmaya calismak, tehlikeyi atlatmak ve hayatta kalmak icgudusuyle yapildigi ortada. rehin alinanlardan 3'u kadin, 1'i erkekmis. ozellikle kadinlarin takindigi uzlasmaci tavir "yiaa kadinlar adama sempati duymus yiiaaa, asik olmuslar, zavallilar, goruyo musun?" seklinde yorumlanmis, medyanin da gazlamasiyla bugune kadar ulasmis bir tanim olmus. ancak, kadinlarin yaptiklari hayatta kalmak icin adamla uzlasmak olmus, cok bir direnis gostermemisler. kadinlarin toplumda ne kadar sindirildigini ve ne kadar orta yolcu olmalarinin empoze edildigini (evet, isvec'te bile) goz onune alirsaniz kadinlarin salgirganla uzlasmaya calismasini anlayabilirsiniz.

buna dair bir istatistigim yok, cunku boyle bir calisma bulamadim, ancak erkek seri katillerin (mesela ted bundy, jeffrey dahmer vs) elinden kacabilen kadin kurbanlara bakarsaniz, hepsi adamla uzlasmaya calisanlar. hepsi "yaa, aslinda sen cok tatli birisin, normalde tanissak birlikte olabilirdik, neden boyle seylere basvuruyosun ki?" seklinde seyler soyleyip adamin kendilerine guvenmesini saglamis ve oldurulmeden hayatta kalmislar.

toplarsak, evet, tweeti atan kadin hakliymis, stockholm sendromu gecerliligi olan bir tanim degil, birinin ortaya attigi bir tanimin medya tarafindan da medyatik bulunarak yayilmasi. misojini kismi hakkinda bi sey diyemicem, adamin bu teshisi koyarken neler dusundugunu tahmin etmek niyet okumaya girer, ancak, uzlasmaya calisan rehineler erkek olsaydi yine boyle bir tanim ortaya cikar miydi, bilemiyorum.

her hafta olan muthis reyting getirecek yarismaci grubu tarifini veriyorum:

2 tane kapali abla/teyze. bir tanesi hanim hanimcik, digeri baya car car, bu nasil kapali diyeceginiz bir tip.

1 tane cok modern, cok degisik ucuk abla/teyze. botokslu-estetikli, modadan falan konusan insanlarin giydigine karisan masa duzenini begenmeyen vs

1 tane gey gibimsi ya da cok efendi yasli bir erkek. bu kisim her hafta saglanmayabiliyo, ama genel olarak bu sekilde gidiyo. gey gibimsiler hic bi sey begenmiyolar, surekli luks yerlerde yediklerini ima ediyolar. efendi yasli erkekse eger ki, yurtdisindan saygidan sevgiden falan basediyo.

1 tane de hanzo ya da anadolunun/dogunun bagrindan kopmus gelmis erkek. genelde erken yasta evlenmis boy boy cocuklari olmus, kebap menusu cikartan tipler. bunlar da hic biseyi begenmez, surekli cok modern ablayla ya da gey gibimsi erkekle tartismaya girerler.

yukarda #179020397 bir arkadas cok dogru bi noktaya deginmis. neden sanki bu kullanilan sular yok oluyo gibi bi algi olusturuluyor anlamiyorum. su dongusu diye bisi var ya hani. hani buharlasiyo, atmosferde yogunlasiyo, geri yagiyo falan. bir de, icme suyu ve sulama suyu farkli seyler. ne zaman su dongusunun bozulduguyla ilgili yine bu arkadasin #179020397 entrysini referans alabilirsiniz.

yine ben ve yine ingiltere acilde yaşadığım çile dndnn.

sol tarafımda (böğrümde dndndnd) üç gündür geçmeyen bir ağrı var, bugün çok şiddetlendi, yanına ateş, kusma, ishal ve kanama da eklendi. iş yerinde kötüleşince beni acile getirdiler. acilden "bu acil bişi değil yauu" diye geri çıkartıp bir hemşire görmem için başka yere yönlendirdiler. doktor değil, hemşire. şimdi bekliyorum acı içinde. kesin hemşire de "parasetamol iç geçer" dicek. onu duymak için bekliyoruz bakalim.

ben kalp nhs.

edit: yaklaşık 4 saat beklemenin ardından sıra bana geldi. dizanteriden şüpheleniyolar, puuu o fair'de yediğim wrap'a.

tanım: national health service'i birazcık dandik olan bir ülke.

edit 2: doktor görememekten ve acilin yetersizliğinden dolayı eve gönderilip ölen bi sürü insan olmasına rağmen hala başın ağrıyınca acile gidiyosun muamelesi çekiyosunuz ya, bişi demiyorum. ben bilal'e anlatır gibi söyleyim, acil olmayınca zaten acile kabul edilmiyosunuz ya? hani kapıdan dönüyosunuz? ben acile kabul edildim, demek ki acilmiş?? ay tamam neyse, en ingiliz sizsiniz, en köylü benim. tuvalete çıktığınız organlarınızdan kan geldiğinde ve doktor göremediğinizde siz sakin sakin hemşire beklersiniz, ben bekleyemiyorum, köylülükten hep.

bin kere yazilmis seyi ben de tekrarlayacagim. eskiden cok keyif alarak izliyodum, ancak simdi bakamiyorum. yine ayni seyi tekrarlicam, onlar mi degisti yoksa ben mi bilemiyorum. ama, sanki onceden daha turist bilgileri veriyodu, mesela buraya gelirseniz mutlaka bir haftalik transport karti alin, yok disarda yemek istemezseniz su kadar dolara/euroya/yerli para birime sunu alabilirsiniz, doyurucu falan gibi. hatta burak akkul'a abi ordan drone kaldirsana manzara muthis diye gelen yorumlara 60 yasinda buraya gelen teyze burda drone mu kaldiracak,buraya gelirse ne gorecekse ben de onu gostermek istiyorum gibi dogru yorumlari da vardi. 2010'larda tv7'de de bir gezi programi vardi, ordaki kadin ordan oraya cirt cirt taksiyle giderken bu tum rotalari bilet fiyatlarini falan paylasiyodu. 2010'larda bu kadar kolay ulasamiyoduk bilgiye, en basiti telefonumda internet yoktu, haritayla geziyoduk, oyle olunca da gitmek istedigin bi yerin bolumunu oturup not alarak izlersen inanilmaz bilgilendirici ve guzel bir yayindi.

ama simdi sanki surekli ayni yerlere gidiyolarmis gibi geliyo. surekli almanya fransa ingiltere falan goruyorum. geziyle ilgili bilgiler de baya azalmis, ustune gezilen yer hakkinda da az bilgi veriliyor. belki de artik bilgiye eskisi kadar kolay ulasabildigimiz icin bize oyle geliyodur, belki de cok bisey degismemistir.

yine de yillarca bikmadan usanmadan izledigim, ancak son bi kac yildir zevk almadigim gezi programi.

ya gercekten muge, o kadar cinayet var cozulmeyen, sen napiyosun? olaylari yarida birakip kim kiminle kacti, kim kimi dolandirdi, kim kiminle evlenmek istedi, napalim biz bunlari? hani diyosun ya ben size gostermek icin aliyorum onlari konuk, tamam, yine al, bi cogu 10dk da cozuluyo zaten, sonra uzatma. sen uzattikca uzatiyosun. hani noldu davar erdinc? kekeleye kekeleye yutkuna yutkuna yalan ustune yalan soyluyodu. gecen sene sezon sonunda yillardir kayip bir suru insan resmi gosterildi, belli ki hic biri hayatta degil, al onlari sirayla isle. hepsi cozulmese de yarisi kesin cozulur. bunu da mi biz soyleyelim sana. canin mi istemiyo?