msgsü "reaktörü"
üniversiteyi kaynatıp buharlaştırmakla meşgul biri. biri (belgisiz zamir!) diyorum çünkü kendisi belgisiz biri. yani şu anki görevi liyakati gereği değil. zaten bu görevi kaldıramadığı "hot zot" ile üniversite yönetmesinden belli.
edebiyat fakültesi profu olarak diğer birçok
tde (türk dili ve edebiyatı) profu kadar çapı var. kuyunun dibindeki kurbağa misali. liseye çevirdikleri tde bölümlerinin kralları ve kraliçeleri olarak on yıllardır bir gıdım ilerlemeyen tde akademik düzeyinden sorumludurlar.
orhan bursalıyazmış. şuradan meraklısına:
https://www.cumhuriyet.com.tr/…universitesi-1881354
iktidarın erişemediği ve anlamadığı kültürle akademiyi kurutmak için kullandığı kişi.
prof. olması bir şey ifade etmiyor. kendi sosyal çevresinde dahil olduğu kültür de başka olabilir. ama iktidarın yabancı gördüğü, içselleştiremediği şeyi çölleştirme aparatı.
iktidar değiştiğinde şu savunmayı yapacağına eminim: "ben onların eline geçmesin diye bu görevi aldım, başkası olsa daha kötü olurdu. yabancı değilim. amacım iktidarla uyumlu gözüküp üniversiteyi ve ekolü olabildiğince korumaktı."
buna inaniyor da olabilir ama ortadaki ihanetin bir açıklaması, meşruiyeti olamaz.
keşke akademisyen ve edebiyatçı olarak kalsaydı diye düşünülen öğrencilerince sevilen iyi bir hoca ama inanılmaz kötü bir yönetici; rektör. "yönetmek", "yönetici olmak" herkesin harcı değildir, hele hele akademik dünyada (türkiye'de elbette herkes yönetici ve müdür, orayı geçiyorum). çünkü akademik hayat-eğer kişinin kendine has duruşu, yaşam tarzı yoksa- çoğunlukla çok dar bir sosyal alanda bir sonraki akademik ünvanın kriterini doldurmak için yapılan "zorunlu ve seri şeklinde akademik üretim" bıkkınlığı içinde müthiş bir bireysel yalnızlıkla geçer. oysa yönetmek denilen şey sadece ve sadece "ilişkilerle" ilgilidir. iyi bir akademisyen asla iyi bir yönetici, idareci olamayabilir ki, çoğunlukla da değildir zaten.
handan inci de iyi bir akademisyen, sevilen bir hoca olmasına rağmen, getirildiği pozisyonda durmaksızın hata üzerine hata yapıyor, hata yaptıkça telaşa ve korkuya kapılıp her şeyi iyice toz duman ediyor. geldiği günden beri en az iki kere rektör danışmanları ve yardımcıları değişti; büyük heyecanla girişilen resim heykel müzesi ve yayınevinin başına getirilenler işbilmezlik karşısında dayanamayıp ayrıldı, koca koca insanlar, hocalar odasından ağlayarak çıktı ve tabii son vurucu nokta olarak trabzonlu, cahil ötesi bir varoş akpliyi marmara üniversitesi'nden genel sekreter olarak okul yönetimine getirdi... liste uzun ve sevimsiz; daha da yazılacak çok şey olabilir. ancak yolun devamı muhtemelen kendisi için daha da sevimsiz olacak çünkü o pek sevimli ve insani "kedili paylaşımlar", sürekli bağırarak sergilemeye çalıştığı otoriter bir imaj ile kapatmaya çalıştığı güçsüzlüğünün algılanmasını engelleyemeyecek. üzücü.
not: "atanmasıyla" ilgili çok yazılmış ama zaten kendisi de "ben seçilmiş değil, atanmış rektörüm" diyerek gerçeği kabul eden bir tip.
not 2: eski rektör yalçın da çok matah mıydı? elbette hayır. sanat tarihi bölümüne az çektirmemiştir o da. işte yönetebilmek başka şey, hocalık başka.
bülent ersoy ve hülya avşar'a da tanpınar'dan bahsetti mi acaba.
zamanında şu kadına yalakalık yapma gafletine düşen bazı hocalarımın karakter acziyetine üzülüyorum ne yazık ki.
egosu ekrandan bile taşıp o kadar irrite etti ki, konuk olduğu söyleşi programını izlemeye ancak birkaç dakika sabredebildim. hani tanpınar hayatta olsa ve son eserini ona okutacak olsa "bu ne hamdi, git tekrar yaz bunu" diye yüzüne çemkirecekmiş gibi bir izlenim uyandırıyor insanda. sakin olun handan hanım, bu kadar hırslanmayın. bu dünyanın öbür dünyası da var...
saray yakını, akp tipi atanmış rektör.
durumunu merak ettiğim rektör. çok uzun zamandır paylaşılan fotoğraflarda kendisini göremedim. en son gördüklerimde de ağzında maske, saçlarında bandana vardı, üzüldüm. geçmiş olsun demek isterim.
kaybetmişiz. çok üzüldüm.
msgsü çevrelerinde iyi anılmazdı.
zaten
kayyum rektör olarak bahsedilmekteydi.
3 günlük dünya, ardında bıraktığın miras maddi değil manevi oluyor genelde.
vefatıyla bunu bir kez daha hatırlatmıştır.
yine de nurlar içinde yatsın.