çocukluğunla buluşsaydın onu ilk nereye götürürdün
Next (2) - Last Page (10)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

(bkz: spor salonu)
erkenden başlasın diye gösterirdim.
ama süslü mekanlara değil, apollo creed'in çıkış yaptığı yer gibi bir yere.
4 favorites - -
90'lara ışınlanabiliyorsak, 98 yılı gibi, onu bostancı lunaparkı'na götürür, sonra da ona, lunaparkın karşısındaki manolya pastanesi'nden dondurma alırdım.
4 favorites - -
yıllarca söz verilmis ama bir türlü götürülmemis olan sihhiyedeki lunaparka, elinden tutup beraber giderdim. üstüne de kızılay'da bir hamburger ısmarladım. tüm gün onunla sohbet eder yalnızlığını unuttururdum...
2 favorites - -
yayla ya.
geniş düz bozkırlar, ormanlar, ağaçlar çimenler, dağlar gösterirdim.
hayat burda oğlum derdim. bir an önce terket kalabalık yaşamı. sadeleş, ömrüne ömür kat, derdini küçült derdim.
5 favorites - -
lunaparkları çok severdim muhtemelen lunapark olurdu bi pamuk şeker ısmarladım pembesinden…
1 favorites - -
zaman makinem olduğuna göre seçeneklerim sonsuz ahah. nereye isterse oraya götürürdüm elbette. ben ile o çok farklıyız artık. onun gibi düşünmeyi çoktan unuttum neredeyse. o yüzden ona sorarım hangi zamana hangi mekana kiminle gitmek istersin diye. 7 yaşındaki einstein ile dinozorlar çağına gitmeyi seçecekmiş gibi bir his var ama içimde. belki yoldan genç darwin'i hayalci tesla'yı küçük faraday'ı ve sağlıklı hawking'i de alırız.
1 favorites - -
14 temmuz 1987 queen afyon konserine.

edit: yani hiçbir yere. anya kurban niye doğdun?

mahmut tuncer ve ibrahim tatlıses ağlaşması gelsin buraya
1 favorites - -
(bkz: disneyland)
(bkz: kennywood)
0 favorites - -
yazalım bu başlığa da.

şimdi benim hikayem yokluk, yoksulluk, öteki olma, şairin tanımı ile kötü kaynamış kemiklerin sahiplerinin sessiz cigliklarinin çığ gibi buyudugu, ama bu büyümenin ağır bedeller ile muhasebelestirildigi bir iç ülkede, her türlü zorluğa, zorbalığa, yokluğa rağmen karanlığın kalem ile yırtıldığı bir hikaye.

türkiye'de ilk iki bin icinde kendine yer bulmama rağmen kendi potansiyelime göre tartismasiz basarisizim.

hacettepeli ve türkiye'de alanında en iyi olan bolum mezunuyum. bla bla bla.

lakin cocuklugumla bulussam, elinden tuttuğum gibi onu boğaziçi üniversitesi kampüsüne götürüp ordan boğazı izlemesini saglardim. o kampüste soluk alıp vermesine müteakip "oğlum okuyacagin yer burası, hikayen burda" derdim.

çünkü ben 25imdeydim zannediyorum ilk gördüğümde bu kampüsü , öylece cimlerine çöküp gözlerim dolmuştu boğaza karşı. biri de bana deseydi ya böyle bir üniversite ve kampüs var diye. buraya gelip burda okurdum. ve hayatım da epeyce farklı akardi bu durumda.

not: görünen o ki ben yasadigim veya yaşamam olası her türlü hikayemde veya hayalimde elimde kalem olmadan düşünemiyor ve konuşamıyorum. ve zannediyorum bu halime , tarzıma sukretmem lazım. çünkü biliriz ki kalem ile her türlü karanlık aydınlığın her tonu ile boyanır/yazılır/çizilir. çok sukur.
4 favorites - -
cağaloğlu. çocukluğumun en sevdiği yerdi. karne alındıktan bir kaç gün sonra babamla vapura biner istanbula geçerdik. eminönünde inip doğru cağaloğlu’na. bütün yayınevlerinin mağazaları bir sıra halinde diziliydi. tatilin en büyük eğlencesi olan kitapları alır elimiz kolumuz dolu dönerdik. 1970’lerde çocuk edebiyatı adına basılmış her şeyi okudum sanırım. kemalettin tuğcu külliyatı dahil.
2 favorites - -
Next (2) - Last Page (10)