muz,monami pastel boya,lcw,mc donalds,caterpillar bot
lc waikiki poşeti üzerinde maymun olan, ilk çıktığı dönemler gerçi fiyatı tuzluymuş sonradan politika değiştirmişler...
48'li mon ami pastel boya. sınıfsaldı kesinlikle.
tabi ki tikky kalem sahibi olmak.
iyi bir kitaplığı olan ev. ne kadar çok kitap, ansiklopedi, kaliteli sanat objeleri, müzikal enstrüman, objeler plaklar varsa bana hep o evde oturanların zeki ve düzgün olduklarını hissettirmiş ve yanıltmamıştır. bu zenginlik sanılan bir şey değil, gerçek zenginliktir. genelde bu insanlar lüks araç, giyim, takı vs gibi hobileri olmayan insanlardır. temiz giyinip, kaliteli yaşayıp, seçici gıdalar tüketen, ev yapımı konserve, tarhana, salça vs gibi, ekonomik güçlerini aile ve çocuklarının eğitimine harcamış insanlardır. bir çoğu da memuriyetten geldiğinden sınırlı bütçeler içinde bunu yapmışlardır. çogu materyalist hayat bağımlısı değil, yaşam gustosu kendi boyutunda olan kişilerdir. çoğu kimse anlayamaz.
(bkz:
akülü araba)
(
#179151126)
çocukken pek birşey isteyen tutturan ya da ağlayan bi çocuk değildim. varsa 2-3 ağlamışlığım biride bu akülü araba içindir. bir fuar alanında satılıyordu beni de böyle istekli ama sesi çıkmıyor görünce bizimkiler dayanamayıp heralde orada yazan fiyatta uygun gelince gidip konuştular satan adamla. sonradan taksit değerimiymiş neyse yok alınmaz bu diyip geri dönmüşlerdi. önce çok büyük heyecanlanıp sonra epey ağladığım unutamadığım bir anımdır :d
uzaktan kumandalı araba ya da tekne. bunlardan biri varsa zenginsin, ikisi birden varsa ultra zengin... ev zaten dubleks ise zenginlik mevzusu bile açmak saçma olurdu.
ekmek üstü sarelle,
sucuklu tost yani evinde tost makinası olan,
90'lı yılların başında çamaşır makinesi,
90'lı yılların başında cep telefonu,
marka spor ayakkabıları, vs
artık mevcut ekonomi düzeninde 90'ları yaşar olacağız gibi
ben çocukken action man diye bir oyuncak vardı. böyle kurdu, kızağı çeşit çeşit aksesuarı vardı. benim için 1. sınıf zenginlik göstericiydi. sınıfta sadece annesi babası doktor olan çocuklarda vardı, öyle bir ayırıcıydı.