çay konusunda ekim biçim yapan biri olarak bu konu hakkında sanırım herkesten çok öncelikli olarak benim bir şeyler belirtmem gerekiyor.
siyaseti bir kenara bırakalım öncelikle çayı tamamen bitirmek isteyen hatta
çaykur gibi kamu iktisadi teşebbüsü kapatmak isteyen arkadaşın entarisine cevap vermek istiyorum : (bkz:
#83437440)
ilk önce çayın kalitesiyle ilgili yazdığı kısımla ilgili arkadaşa imf'in ne olduğunu ve imf ile birlikte gelen yerli tohum yasağı ve bunun beraberinde tarımsal ilaçların kullanılmasının zorunlu hale geldiğini hatırlamakla birlikte devam edelim. bu ilaçlar ne işe yarıyor? hiçbir işe yaramıyor toprağı ilaca bağımlı hale getirip çayı farklı tat ve formda çıkartıyor.
rizedeki çay bahçesihindistadaki çay bahçesiaradaki farkı anlamayan arkadaşlar için rizedeki çay bahçesi görselinde çayın altında kullanılan kimyasal ilaçlar nedeniyle çay çalısının üstünde çay çıkar fakat hindistanda toprağın üstüne çıkan ürünün hemen hemen tamamı çaydır.
(bkz:
gavura kızıp oruç bozmak)
iktidarı gram desteklemeyen biri olarak, sadece iktidara kızgınlığından dolayı binlerce insanın geçimini sıfırlama düşüncesi şikayet ettiği kurum ve şahısların kin ve nefret politikasıyla birebir.
burada eleştirmesi gereken şeyin aslında yeterli miktarda çayımızın olduğu ve neden ithal etmek durumunda kalıyoruz yine bir şekilde bir şeyler mi vaad edildi sorusunu sormak yerine karadeniz'de yükselen arap villalarından dem vurmuş. evet bu en azından kişisel olarak benim kanayan yaram. toprağını satan şahıs gider götünü de satar kesinlikle bu görüşteyim fakat yükselen villalar ana geçim kaynağı
fındıkolan
trabzon bölgesine aittir. yani yine çayla alakadar bir durum yok. bu konuda kasılan duyar ve gereksiz kin yersizdir.
bu ve benzeri vandal görüşler muhalif cenahın yönetimi eleştirip yönetime gelse yine de aynı şekilde "bizden olanlar ve olmayanlar" şeklinde yönetim yapma kapasitesi olan
muhalif çomarlara aittir.
neyse bu arkadaşın işi bitti gelelim şimdi ithal çay konusuna.
rizeye gitme fırsatı olan arkadaşlar görmüştür dağ taş her yer çaydır. zamanında fındık tarlaları çayın fındıktan daha fazla para etmesi sebebiyle sökülmüş ve çay ekilmiştir. çay ekildikten sonra minimum 3 sene sonra az da olsa verim verebilecek bir bitkidir. öyle ha deyince ekelim biçelim tarzında bir tarımsal ürün değildir.
şöyle ki şuan rize'de çıkan çay çaykur tarafından tamamı günlere bölünerek anca işlenebiliyor. insanlar çay alım yeri geze geze elindeki çayı yok parasına özel sektöre satmaya elindeki çayı çıkartmaya çalışıyor. (bkz:
kontenjan)
çaykur'a çay satmak için kontenjan ve randevulu sistemle birlikte insanlar çaylarını devletin belirlediği günde ve belirlediği kiloda satmak zorundadır. fakat çay dalında kalabilecek "hadi iki hafta sonra hasat yapayım." veya "keseyim de çay bezlerinde kalsın." diyebileceğiniz bir ürün değildir hasat yapıldığı anda minimum 500kg hasat yaparsınız ve bu çayı en fazla 3 gün içerisinde eğer yağmur yağmuyorsa elinizden çıkartmanız gerekir çünkü güneş çaydan kilogram kaybına sebebiyet verir.
devlete çay satmak istendiğinde kırk türlü naz niyazla çay alıyor ve "daha stoklarda iki yıllık çayımız var." deniliyorken üretilen çayın yetmemesi ayrı bir tezat.
devletimiz ilk önce yeterli fabrika kapasitesine ulaşmalı üreticiler çay kestiği anda satabilmeli ki ondan sonra "çayımız yetmiyor, hadi çay ithal edelim." denilmesi gerekir.
özet: zırva.