bu bence yavaş yavaş oluyor.
sevdigin insana atkı filan örüyorsun ya, tam tersini düşün; o atkıyı yavaş yavaş söküyorsun. birisinden vazgeçmek tam da bu oluyor. o atkıyı örerken yaşadıgın her şey gözünün önünden geçiyor ama esas önemli olan o şeyi yavaş yavaş sökmek oluyor. geriye alıyorsun her şeyi. üstelik bunu sen kendi bilincinle yapıyorsun. gözünü yora yora işledigin o atkıyı, her anını hatırlayarak söküyorsun. dümdüz ham iplik haline getirmeye çalışıyorsun. örerken içini döktügün şey, çözerken içini dökmekten imtina ettigin şeye dönüşüyor. sadece söktügün ipi, eski oldugu yumak haline getiriyorsun. ama o ip dümdüz degil işte artık, yamuk yumuk duruyor.
birisinden vazgeçmek de böyle bir şey bana göre; eskiden ördügün dümdüz ve kusursuz şey sen vazgeçmeye başladıgında yamuklaşıyor. gittikçe, sona yaklaştıkça daha da yamuklaşıyor. bir süre sonra da zaten bitiyor o ip. örerken içini döktügün ip, sökerken döktügün şeyleri geri almaya çalışıyor o insandan. içini dökmekten vazgeçtigin her an da zaten o kişiden vazgeçtigin anlamına geliyor. birisinden vazgeçmek degil de bir insandan vazgeçmek bu oluyor işte.