geçenlerde youtubeda bir video izlemiştim, tarkanın eski koruması mı ne öyle bir adam ehlisünnet tv muhabirine "bu ülkeye şeriat gelmez" diye söze başlayıp, memleketim imsanının hırsızlığından, herkesin bir şekilde bu ülkenin kanını emmeye çalıştığından bahsetmişti. bu akademik teşvik ödeneği vesilesiyle bu adamın sözlerinin ne kadar doğru olduğunu gördüm.
bir şekilde bu teşviği hesaplayan, verilen dosyaları kontrol eden bir komisyonda görev aldım. aman allahım neler var neler. koca koca adamlar, ünvanlarını say say bitiremeyeceğiniz okumuş eşşekler, 5-10 puanı nasıl ve hangi uyanıklıkla alırım hesabına ne dosyalar hazırlamışlar. haber yapsam ülke çalkalanır yemin ederim.
örnek: adam iyi kötü yayınlarını dosyaya koymuş, bakmış ki çok da bir şey etmiyor. daha doğrusu 30 puan sınırını ancak aşmış, yani aylık 250-300 tl teşvik alabilir. ama beyzademe yetiyor mu? elbette hayır. akademik teşvik puanını artırmak için bu defa başlıyor dosyasını saçma sapan şeylerle doldurmaya. umduğu şey de şu: "olur ya komisyon fark etmez bu cinliğimi, benim puanı aynen kabul eder, ben de aylık 500-600 tl cukkalarım." peki bunun için ne yapmış bu adamlar? mesela teşvikte puan verilmeyen çalışmasını, alakasız atıfları dosyaya koymuş, puan istiyor. dahası dandik bir teşekkür plaketini, ne bileyim "sempozyumumuza katılımınız için teşekkür ederiz" yazılı kağıdı kendisine verilmiş bir ödül gibi gösterip 30-40 puanı kapmaya çalışıyor.
yahu bu gözler şunu yapan adamın dosyasını gördü: yüce akademisyenimiz belediyeyle bir projede ortak çalışma yürütmüş. dosyasına da bu projenin belgesini koymuş, 20-30 puan neyse buradan teşvik hak ediyor. ama durur mu beyzademiz, buradan daha çok puan alması lazım. ne yapmış, oturmuş düşünmüş ve şöyle bir ödül uydurmuş kendine: belediye başkanı kendisine projede beraber çalıştıkları için bir teşekkür yazısı imzalamış vermiş. aha bu bir bilimsel ödül olabilir! bunu da dosyasına ödül diye koymuş, en az projeden aldığı kadar puan istiyor. yani dikkat etmeden komisyondan bu dosyayı geçirsek, bu en vatansever arkadaşımız hiç hak etmeden her ay sadece bu ödül puanı sayesinde cebine 100-150 lira atacaktı ve utanmadan derslerinde vatan memleket edebiyatına devam edecekti.
mideniz bulandı mı?
ben bu adamlardan iğreniyorum. hiç bir şeyden kolay kolay midem bulanmaz ama bu adamların dosyaları bana bu hissi yaşatıyor. bilerek, isteyerek, tasarlayarak, küçük şark kurnazlıklarıyla bu memleketin insanlarının hakkından bir kuruş alanın da allah belasını versin.
zaten çamur içinde olan akademik camianın iyice pisliğe bulanmasına aracı olmakta. aylık 300-500 lira fazla alabilmek için neden mi? birkaç madde ile sıralayalım.
1- bazı öğretim üyeleri, makaleleri paylaşılmasın, teşvik payı dağılmasın diye yıllardır beraber çalıştıkları insanları saçmasapan bahanelerle yarı yolda bırakıyor.
2- düzenlenen sempozyumlar artık kısır günlerine dönecek yakında. alanı ile ilgili olsun olmasın saçmasapan kişileri sempozyumlarda fink atarken görebiliyorsunuz.
3- atıf alabilmek için yalamadık vücut boşluğu bırakmayanların sayılarının artmaya başlaması.
4- bap projelerindeki proje konularının saçmalıklarının tavan yapması.
5- ahbap çavuş ilişkisinde yayımlanan makalelerin sayısındaki artış. ayrıca dergilere hiç girmiyorum. utanmasalar ayda 5 yayın çıkaracaklar.
6- lisansüstü öğrenci çalıştıranların bazılarının, yapılan makalelerde kendi ismini de zorla yazdırtması. öğrencinin akademik geleceği kaç kişinin umrunda acaba?
sosyal bilimlerin dibine dinamit koyup ateşleseydiniz bari. sanat sepet iyice tatava. kültür sanat projesi yapıyorsan ben saymıyorum diyor. illa arge projesi olacakmış proje. yurt dışında mümkünse bildiri sunma. harcadığın paranın binde birini almayacağın puanı vermiş. bi sosyal bilimci yılda 2 bilemedin 3 yayın yaparsa o lalala. öyle kimyacı gibi halay ekibinle yaptığın tek deneyle 5 scı yayın yapamazsın.fen bilimleri ve tıpçıların teşviği olmuş iyice vesselam. gerçi yök de haklı, akademik millet iyice suyunu çıkardıkça bikaç yıla kuşa döner sonra da kalkar gider.
bir akademisyen olarak söylüyorum, başlangıçta niyet ve amaç itibariyle olumlu bir şeye hizmet etse de, yayın yapan kişileri destekleme, yayınlarını arttırma amacı, türk bilim insanlarının nitelikli çalışmalarını arttırma amacı gütse de maalesef çok farklı bir şey haline gelmiştir. güzel ülkem türkiye'de akademik teşvik ödeneği de genel anlamda bozulmadan payını almış ve çok geçmeden bir suistimal aracına dönüşmüştür.
bu sistemin gelmesiyle birlikte birçok olumsuz durum oluşmuştur. akademik teşvikten önce hemen hemen hiçbir çalışmada bulunmayan bazı öğretim üyeleri teşvik alabilmek için araştırma görevlilerine zorla bildiri hazırlatan, hiçbir masrafına katlanmaksızın onları zorla kongrelere yollayan, bildirilere katkıları olmamasına rağmen ismini ekleyen, eğer bölümde sözü geçen bir hocaysa ve ufak bir derebeylik ilan ettiyse bölümde yapılan tüm yayınlara kendi isminin de yazılmasını isteyen "hoca"lar haline gelmiştir. bu durumun ender olduğunu sanmayın. ben bile kendi halinde bir adamken birbirinden farklı çok fazla üniversiteden, çok fazla kişiden bunları duyuyorsam ve bunları gözlemliyorsam gerçekten bir yerlerde bir problem var demektir. genel anlamda araştırma görevlilerine uygulanan mobbing konusu çözülmedikçe, araştırma görevlilerinin görev tanımı net şekilde yapılmadıkça ve bu konularda adım atmadıkça akademik teşvik yönetmeliğinin beklenen faydaları yaratması hayaldir.
derse araştırma görevlisi sokmanın yasak olduğunu bilen ve öğretim üyelerine derslerine araştırma görevlilerinin girmemesi gerektiği yönünde duyuru yayınlayan yöneticilerin bile ertesi gün derslerine araştırma görevlilerini sokmaya devam ettikleri bir düzeni yok etmeden akademik teşvik ödeneğinden bir sonuç alamazsınız.
bu nedenlerle bana kalırsa akademik teşvik yönetmeliği tümden kaldırılmalıdır. en azından hocaları için ve onların adına zorla kitap yazdırılan, zorla bildiri hazırlatılan, kendi hazırladıkları çalışmalara hocaları konan garibanlar kendilerini kurtarmış olur. akademik teşvik ödeneği vermek yerine üniversitelerin araştırma altyapılarının güçlendirilmesi, laboratuvarlarının geliştirilmesi, akademisyenlere çalışmaları için uygun cihaz, program v.b. şeyleri temin etmeleri için belli bir ödenek ayrılması, kongre katılımları için hiç değilse yılda bir sefer destek verilmesi emin olun akademik teşvik ödeneğinden daha faydalı ve daha masrafsız olur.
şuna harcanan emek ve zamana gerçekten yazık. ne kadar para verilecekse bölsünler akademisyen sayısına, versinler, ya da hiç vermesinler. kimse de böyle bir saçmalıkla uğraşmasın. bütün üniversite ocak ayında buna kilitleniyor, koca koca adamlar her sene yönetmelik değiştirmekle uğraşıyor, sistemler filan yapıyorlar, anlı şanlı proflar da, "vay benim atıfım web of science'ta yok ama scopus'ta çıkıyor, orada yok ama google scholar gösteriyor, zottinya'daki bir konferansta bana atıf yapmışlar, oradan 0.0003 puan geliyor" diye ortalıkta dolanıyorlar, gerçekten bomboş iş. bir zamanların vergi iadesi zarfı doldurma saçmalığından hiçbir farkı yok.
açıklanmıştır.
biraz saçma olmuş, evet.sevgili gençler, uğraştım ettim, hesapladım, resmi gazetedeki kararı okudum. elde ettiğim sonuçlar, hesaplamalar falan filan hepsi aşağıdadır. hadi iyisiniz köftehorlar, bu ara çok boş vaktim var, benden size iyilik olsun.
şimdi buradaki bütün akademiklerin kanı kaynamaya başlamıştır.
zihinlerde acayip rakamların uçuştuğu hayaller kurulmaya başlanmadan ben size işin gerçeğini söyleyeyim: öyle aman aman hayaller kurmayın, zira en fazla aşağıdaki kadar para alacaksınız.
kaynaknasıl hesaplanıyor bu iş derseniz cevabı aşağıdadır.
öncelikle
şuradaki resmi kararın son üç sayfasından yayınlarınızın toplam puanını hesaplıyorsunuz.
sonra da şunu yapıyorsunuz:
(yayınlardan aldığı puan/100) x ünvan kat sayınız
örnekler aşağıdadır.
1- profesör: sabit çarpanı 731 tl
30 puan almış olsun profesörümüz: (30:100) x 731 : 219 tl
100 puan almış olursa da : (100:100) x 731 : 731 tl
2- doçent :sabit çarpanı 658 tl
30 puan almış olsun doçentimiz : (30:100) x 658 :197 tl
100 puan almış olursa da : (100:100) x 658 : 658 tl
(30:100) x 731 : 219 tl
3- yardımcı doçent: sabit çarpanı 585 tl
30:100=0,3x585 175 tl
50:100=0,5x585 292 tl
80:100=0,8x585 468 tl
100:100= 1x585 585 tl
4- araştırma görevlisi: sabit çarpanı 511 tl
30:100=0,3x511 153 tl
50:100=0,5x511 255 tl
80:100=0,8x511 408 tl
100:100= 1x511 511 tl
5- öğretim görevlisi-okutman: sabit çarpanı 438 tl
30:100=0,3x438 131 tl
50:100=0,5x438 219 tl
80:100=0,8x438 350 tl
100:100= 1x438 438 tl
yayın puanınızı hesapladınız ve 30'un altında bir puan çıktı diyelim, o zaman teşvik için başvuramıyorsunuz. yayın puanınız 100'ün üstü çıktığında da en fazla 100 puanlık teşvik alıyorsunuz.
üniversiteler aralık ayı içinde komisyonları kuracaklar. dosyasını hazırlayan akademikler de 1 ocak-15 ocak tarihleri arasında dosyalarını bu komisyona teslim edecek, komisyon da alması gereken teşviği hesaplayıp ilgili yerlere bildirecek.
peki ne zaman ve ne kadar yatacak bu para?
şubatın 15'inden itibaren her ay aynı miktar yatacak. bir dahaki sene için de 2016 yılındaki yayınlardan yeni bir hesaplama yapılacak ve devran böyle sürüp gidecek.
önemli bir ayrıntı da şudur: kırk kitap yayınlasanız, kitaplardan 2000 puan da toplasanız sonuç olarak bu size 30 puan getirecek. yani bir yayın türünden en fazla 30 puan alabilirsiniz.
yani çok mu teşvik almak istiyor siz, her türden yayın yapacak siz. mesela
aziz sancar bey yılda 5 tane acayip bilimsel makale yazıp 30 puanı kat kat geçse de makalelerden yine 30 puan alacak toplamda. demem o ki kendisi oturup biraz da ders kitabı yayınlayacak, bildiri sunacak, atıf alacak. bunların toplamından birşeyler elde edecek.
garip bir sistem olmuş.
kimsenin bir halt alamayacağı teşvik. verir gibi yapıp vermemek ancak bu kadar olabilirdi. sosyal bilimlerde bu teşvikten tam puan alabilecek bir insan evladı var mı merak ediyorum. bu arada
memurlar.net'te haberin altındaki yorumlardan birisini aktarıyorum
-----------------
arş. gör lisi ve 1 tane 1.sıra yazarlı scı makalen var mesela; 40*2*1*0,3=24 puanın olur. 30'un altında olduğu için hiç bir teşvik alamazsın. 40=tablodaki puandan geliyor 2=ar. gör olduğun için madde 7'nin 7 fıkrasınca belirtilen orandır. 1=1.yazar olduğun için puanın tamamını alırsın 0,3=madde 7 nin 2.fıkrasını a bendindeki çarpandır - - - güncellendi - - - 5 scı makalesi olan ar gör ise. ve her makalede 4. yazar isen; 5*40*2*0,25*0,3=30 puanın olur ve alacağın para 175 tl civarıdır. - - - güncellendi - - - örneğin aziz sancar'ın yayınlarına baktım web of science'dan. 2015 yılına ait 2 scı makalesi var birinde 1. diğerinde 4. yazar. 40*1*1*0,3=12 puan 40*1*0,25*0,3=3 puan makale için toplam puan 15. eğer bunun dışında başka bir faaliyeti yok ise aziz bey teşvik falan alamaz dı bizde olsa (makale için) . yani bu nobel'i de anlamıyorum biizim yayın teşvik yönetmeliğine göre teşvik verilecek görülmeyen birine nobel veriyorlar. trajikomik. gülsek mi ağlasak mı.. aziz sancar nobel öülünün karşılığıda bizde 24 puan. belki bu puanı da ekleyince 39 puan karşılığı teşvik alırdı. oda 300 tl bile yapmazdı
------------------------
akademik çalışmalarda salt olarak niceliğin nitelikten önemli olduğunu düşünen, bu uğurda article generator misali çalışan akademisyenleri ortaya çıkartmıştır.
lisans öğrencilerinden dahi dönem ödevi olarak kabul edilmeyecek çalışmalar katıldığım bazı kongrelerde bildiri olarak sunuluyor. soru sormaya utanıyorum. çünkü aynı mesleği icra ediyoruz, öğrencisiyle gelmiş sunum yapıyor. öğrencisinin yanında bozmak istemiyorum. sırf akademik çalışmalarına bir satır daha eklensin diye yapıyorlar bunu. maddi kaygılar ön plana çıkıyor. tabi buna arka tarafta zemin hazırlayan etmenler var. araştırılması ve iyileştirilmesi gerekiyor. akademisyenin bu duruma düşmemesi gerekiyor.
(bkz:
5 yılda 270 makale yazan akademisyen/#59021412)
valla akademik camiada gördüğüm bu para hırsı asgari ücretle çalışan insanlarda yok.
cok guzel bilgiler edindim burda ve pek cogu uzucu tecrubelerle dolu. akademik tesvik aslinda her ulke icin gerekli, ancak bu ulkede yamyam cok oldugundan bu ulkede sikinti oluyor. iran'a falan daha da kotu isler, cunku iran'daki akademik tesvik denen sey o kadar bok birsey ki uluslararasi dergilerin de anasini aglatiyorlar. moralinizi duzeltmez ama yalniz olmadiginizi hissettirmek icin size bu isin ulusal degil uluslararasi bir sorun oldugunu soyleyeyim. bambaska ulkelerden ornekler de vereyim.
1) buradaki pek cok sikayetin benzerini zamaninda ben de ettim. cok detay vermeyecegim sekilde bahsedersem: ilk ornegim turkiye'de, acemi oldugum zamanlardan. sabah aksam uzerinde ugrastigim deney tesisatinin kurulumu, denenecek sistmein dizayni, analizi ve uretiminde bizzat bulundugum (iki arkadasimla birlikte) projede urunu, deney duzenegini vs hazir hale biz getirdik. ve ben sonra firmadan ayrildim. firmada bulundugum surece, isin amelelik kismi yogun oldugundan onunla ugrastik. sabah 6'da da atolyeye girdigim oldu, eve gece 1'de geldigim de oldu. beyaz yakadan cok mavi yaka, ofis kokusundan cok gres yagi kokladim. suphesiz, bunlarin hicbirinden sikayetci degilim ve inanilmaz bir tecrube kazandim, bu isi yaparken de sikayet etmedim cunku bugune gore genctim, ogrendigim hersey bir artiydi ve muhendis olarak atolyede bu sanlari bulmanin bana katkisini biliyordum. nitekim proje bitti. ortada hicbir sey yokken artik ticari pazara, pazarlama organizasyonunun planlanmasi (ki takdir edersiniz ki o da beim isim degil) haric her sey hazirdi.
bu surecte bir tane uluslarasi iyi bir dergide yayin cikardik. ancak isin komik yani su ki, emegi harcayan biz, ilk yazar olanlar firma amirleriydi. neyse, ben firmadan ayrildiktan sonra o projeden, hani herseyin kurulumunda yer aldigim projeden bugun itibariyle 8 yayin cikmis durumda. ben ve bu ise emek harcayan diger arkadasim, ilk yayin disinda herhangi bir yayinda yokuz. ya birakin yazarligi, tesekkur bile etmemis herifler. bunun adi dupeduz hirsizlik ama hepinizin bildigi gibi bu ulkede hirsiz yavuzdur ve ev sahibini bastirir. sorsan, hepsi bir bahane soyleyecektir. ama gercek su: akademik tesvigi boldurmemek, ve docentlik basvurularinda avantaj kazanmak. hani sefim, amirim, mudurum dedigin adamlar senden cok daha buyuk, ama bu pisligi yaparken yuzunuze arsizca bakabiliyorlar. bu bir ozel sektor firmasinda oldugundan, partner universite hocalari da cok ses cikartamiyor cunku turkiye'de kac tane ozel sektor firmasi proje ile, gelistirme ile vs. ugrasiyor? ses cikarsa, partner kaybedecek....
2) ikinci ornek, ilk basta bahsettigi gibi iran ornegi. uluslararasi kaliteli dergilerde hakemlik yapanlar bilirler, ozellikle genel muhendislik alaninda, iran'dan butun dunyaya makale yagar. parametre degistirirler, deger degistirirler vs. bir deneyden 10 tane yayin cikartmaya calisirlar ve hic yuzleri kizarmaz. en az 5 isimli gonderirler makaleleri, 5 ismin bir tanesi doktora ogrencisi digerleri proftur. doktora ogrencisi hic ilk sirada yer almaz. dogal olarak, bu kaliteli dergilerin istatistik raporlarinda en cok red yuzdesine sahip ulke genellikle irandir. iran'da ciddi derecede kaliteli is yapan birkac arastirmacidan baska cogunluk bizden daha yamyamdir... son bir ornek olsun: bir hakemlik teklifi geldi, konu da uzun zamandir okuma yaptigim bir konuydu, kabul ettim. bir review yani degerlendirme makalesi, yazarlar iranli. okuyunca ne goreyim, adamlar 2015 ve 2014 basimli iki farkli ulkeden konu ile ilgili en guncel review makalesini derleyip, ayni kaynaklarla , yani 2017'de makale yollayip en son guncel makalenin 2015 oldugu kaynakcayla makale gondermisler. herifler resmen iki makalenin emegine cokmusler. tabii once turnitin'e koydum, sonra usenmedim tek tek belirledim nerde ne kopyalamislar diye. turnitin kelime analizi ve kendi cabamla makalenin 80% oraninda onceki makaleler ile benzer oldugunu kanitladim ve not olarak da :lutfen bunu yapmayin, bu bir akademik etik sucudur dedim. ve nasil konu hakkinda orjinal makale yazacaklarini tavsiye ettim. yani aslinda o tavsiyelerle 1 aylik literatur taramasiyla kendi degerlendirmemi yazarim, ama yapmadim ve bunu onerdim adamlara. editor de reddetti tabii. ne oldu dersiniz? o tavsiyeleri yazdigim adamlar, ayni makaleyi hicbir degisiklik yapmadan baska bir dergiye ognderdiler ve ne tesaduf ki onlar da bana hakemlik teklifi getirdi... bi baktim, tek cumle degismemis. bu adamlarin profiline girdim, prof, doc vs. simdi bu adamlari ne yapacaksin? bunlara akademik suclu desen iranda bunlarin bir baglayiciligi yok... masaya baglayip dovelim mi? bilsen ki dovdugunde degisecek dov, degismeyecek bu kafa.
simdi bu iran ornegini benzer ama daha dusuk yuzdelerle misir'a uygulayin, malezya'ya uygulayin. ayni sey onlarda da var.
3) evet, turkiye'den sonra iran, misir gibi orneklerden bahsettik ve aslinda turkiye akademide orta, iran ise alt kalite bir lig, genel muhendislik dallarindan bahsediyorum ve gercekten calisan insanlari bir kenara koyarak soyluyorum bunu... gelin simdi iyinin de kotunun de cok oldugu cin'e bakalim. cok kisa tutacagim. cin, her alanda kafaya oynayan bir ulke, haliyle her alanda yogun calismalar var.
cin'de tarihi gecmis kimyasallarla deney yapip bir de utanmadan bunun belirsizlik analizini sunan adamlar oldugunu, uluslararasi pek cok kaliteli dergideki baglantilari ile bunlarin yayinlandigini, hadi avrupa-abd dergilerini gectim, kalabalik olduklarindan oturu kendileri istedikleri dergileri 5 yil icinde impact factor alabilecek raddeye getirip burdan bu yayinlari basabildiklerini biliyor muydunuz?
4) suud ve bae universitelerinde arastirma yogundur ve atlantik destegi cok fazladir. korfezdeki hocalar, belirli yabanci hocalari kafalamislar. bu yabanci hocalar aslinda etik nedir cok iyi bilen hocalar. ama bu hocalar, korfez ulkelerindeki arastirma imkanlarinin bollugu, sistemlerin kalibrasyon guvenilirliginden dolayi, ekipmanlarin iyi oldugunu bildiklerinden, gonderilen makalelerin guvenilir deney duzeneklerinde yapildiklarina neredeyse eminler. dogal olarak bu adamlarin editor oldugu dergilere korfezden makale gittigi zaman, makalenin orjinal bir katkisi olmadigi icin reddetsen bile, editorler inat edip israrla reddetmeyip hakeme kabul ettirene kadar yazarlara duzenleme yaptiriyor. burda soyle bir ayrimcilik ortaya cikiyor, bu adamlarin makalesini savundugun kadar neden digerlerini savunmuyorsun?
5) yavas yavas yukselelim. isvicre' gercekten akademinin akademi oldugu yerlerden. ama bu akademik tesvik, proje tesvik vs oyle bir hale getiriyor ki, isvicre'deki hocalar bile canavarlasabiliyor. cok detay vermeyecegim bu konuda, ancak 6 ay once yabanci bir arkadas calismayi birakti, kole miyim ben kardesim diye. amerika'da ozellikle muhendislik alaninda proje basvurusu cok oldugundan fonlar kisitlaniyor ve ust siniftaki enstitulerde canavarlasmalar basliyor, sirf daha fazla akadmeik tesvik, itibar, proje tesvik icin.
6) son olarak, bu konuda gozunu sevdigimin ulkesi: ingiltere. yapman gerekeni yap, herkes yapmasi gerekeni yapsin, hallederiz modundalar. cunku, akademi kavraminin, o bilindik universite kavraminin en iyi savunucusu guncel olarak, tabii ki yuzyillardir onlar. aslinda italyanlardan beklememiz gerekirdi, mesela la sapienza di roma'da boyle seyler gormemiz gerekirdi ama italyanlarin kendisi italya'da arastirma yapmak istemiyor artik...
ozetle ve uzulerek: sorun kuresel. kore'yi, japonya'yi ve daha niceu lkeyi saymadim ama sorun gercekten kuresel. bunun esas sebebi de ulkelerin birbiri ile yarisirken acimasiz olmasi.