cok guzel bilgiler edindim burda ve pek cogu uzucu tecrubelerle dolu. akademik tesvik aslinda her ulke icin gerekli, ancak bu ulkede yamyam cok oldugundan bu ulkede sikinti oluyor. iran'a falan daha da kotu isler, cunku iran'daki akademik tesvik denen sey o kadar bok birsey ki uluslararasi dergilerin de anasini aglatiyorlar. moralinizi duzeltmez ama yalniz olmadiginizi hissettirmek icin size bu isin ulusal degil uluslararasi bir sorun oldugunu soyleyeyim. bambaska ulkelerden ornekler de vereyim.
1) buradaki pek cok sikayetin benzerini zamaninda ben de ettim. cok detay vermeyecegim sekilde bahsedersem: ilk ornegim turkiye'de, acemi oldugum zamanlardan. sabah aksam uzerinde ugrastigim deney tesisatinin kurulumu, denenecek sistmein dizayni, analizi ve uretiminde bizzat bulundugum (iki arkadasimla birlikte) projede urunu, deney duzenegini vs hazir hale biz getirdik. ve ben sonra firmadan ayrildim. firmada bulundugum surece, isin amelelik kismi yogun oldugundan onunla ugrastik. sabah 6'da da atolyeye girdigim oldu, eve gece 1'de geldigim de oldu. beyaz yakadan cok mavi yaka, ofis kokusundan cok gres yagi kokladim. suphesiz, bunlarin hicbirinden sikayetci degilim ve inanilmaz bir tecrube kazandim, bu isi yaparken de sikayet etmedim cunku bugune gore genctim, ogrendigim hersey bir artiydi ve muhendis olarak atolyede bu sanlari bulmanin bana katkisini biliyordum. nitekim proje bitti. ortada hicbir sey yokken artik ticari pazara, pazarlama organizasyonunun planlanmasi (ki takdir edersiniz ki o da beim isim degil) haric her sey hazirdi.
bu surecte bir tane uluslarasi iyi bir dergide yayin cikardik. ancak isin komik yani su ki, emegi harcayan biz, ilk yazar olanlar firma amirleriydi. neyse, ben firmadan ayrildiktan sonra o projeden, hani herseyin kurulumunda yer aldigim projeden bugun itibariyle 8 yayin cikmis durumda. ben ve bu ise emek harcayan diger arkadasim, ilk yayin disinda herhangi bir yayinda yokuz. ya birakin yazarligi, tesekkur bile etmemis herifler. bunun adi dupeduz hirsizlik ama hepinizin bildigi gibi bu ulkede hirsiz yavuzdur ve ev sahibini bastirir. sorsan, hepsi bir bahane soyleyecektir. ama gercek su: akademik tesvigi boldurmemek, ve docentlik basvurularinda avantaj kazanmak. hani sefim, amirim, mudurum dedigin adamlar senden cok daha buyuk, ama bu pisligi yaparken yuzunuze arsizca bakabiliyorlar. bu bir ozel sektor firmasinda oldugundan, partner universite hocalari da cok ses cikartamiyor cunku turkiye'de kac tane ozel sektor firmasi proje ile, gelistirme ile vs. ugrasiyor? ses cikarsa, partner kaybedecek....
2) ikinci ornek, ilk basta bahsettigi gibi iran ornegi. uluslararasi kaliteli dergilerde hakemlik yapanlar bilirler, ozellikle genel muhendislik alaninda, iran'dan butun dunyaya makale yagar. parametre degistirirler, deger degistirirler vs. bir deneyden 10 tane yayin cikartmaya calisirlar ve hic yuzleri kizarmaz. en az 5 isimli gonderirler makaleleri, 5 ismin bir tanesi doktora ogrencisi digerleri proftur. doktora ogrencisi hic ilk sirada yer almaz. dogal olarak, bu kaliteli dergilerin istatistik raporlarinda en cok red yuzdesine sahip ulke genellikle irandir. iran'da ciddi derecede kaliteli is yapan birkac arastirmacidan baska cogunluk bizden daha yamyamdir... son bir ornek olsun: bir hakemlik teklifi geldi, konu da uzun zamandir okuma yaptigim bir konuydu, kabul ettim. bir review yani degerlendirme makalesi, yazarlar iranli. okuyunca ne goreyim, adamlar 2015 ve 2014 basimli iki farkli ulkeden konu ile ilgili en guncel review makalesini derleyip, ayni kaynaklarla , yani 2017'de makale yollayip en son guncel makalenin 2015 oldugu kaynakcayla makale gondermisler. herifler resmen iki makalenin emegine cokmusler. tabii once turnitin'e koydum, sonra usenmedim tek tek belirledim nerde ne kopyalamislar diye. turnitin kelime analizi ve kendi cabamla makalenin 80% oraninda onceki makaleler ile benzer oldugunu kanitladim ve not olarak da :lutfen bunu yapmayin, bu bir akademik etik sucudur dedim. ve nasil konu hakkinda orjinal makale yazacaklarini tavsiye ettim. yani aslinda o tavsiyelerle 1 aylik literatur taramasiyla kendi degerlendirmemi yazarim, ama yapmadim ve bunu onerdim adamlara. editor de reddetti tabii. ne oldu dersiniz? o tavsiyeleri yazdigim adamlar, ayni makaleyi hicbir degisiklik yapmadan baska bir dergiye ognderdiler ve ne tesaduf ki onlar da bana hakemlik teklifi getirdi... bi baktim, tek cumle degismemis. bu adamlarin profiline girdim, prof, doc vs. simdi bu adamlari ne yapacaksin? bunlara akademik suclu desen iranda bunlarin bir baglayiciligi yok... masaya baglayip dovelim mi? bilsen ki dovdugunde degisecek dov, degismeyecek bu kafa.
simdi bu iran ornegini benzer ama daha dusuk yuzdelerle misir'a uygulayin, malezya'ya uygulayin. ayni sey onlarda da var.
3) evet, turkiye'den sonra iran, misir gibi orneklerden bahsettik ve aslinda turkiye akademide orta, iran ise alt kalite bir lig, genel muhendislik dallarindan bahsediyorum ve gercekten calisan insanlari bir kenara koyarak soyluyorum bunu... gelin simdi iyinin de kotunun de cok oldugu cin'e bakalim. cok kisa tutacagim. cin, her alanda kafaya oynayan bir ulke, haliyle her alanda yogun calismalar var.
cin'de tarihi gecmis kimyasallarla deney yapip bir de utanmadan bunun belirsizlik analizini sunan adamlar oldugunu, uluslararasi pek cok kaliteli dergideki baglantilari ile bunlarin yayinlandigini, hadi avrupa-abd dergilerini gectim, kalabalik olduklarindan oturu kendileri istedikleri dergileri 5 yil icinde impact factor alabilecek raddeye getirip burdan bu yayinlari basabildiklerini biliyor muydunuz?
4) suud ve bae universitelerinde arastirma yogundur ve atlantik destegi cok fazladir. korfezdeki hocalar, belirli yabanci hocalari kafalamislar. bu yabanci hocalar aslinda etik nedir cok iyi bilen hocalar. ama bu hocalar, korfez ulkelerindeki arastirma imkanlarinin bollugu, sistemlerin kalibrasyon guvenilirliginden dolayi, ekipmanlarin iyi oldugunu bildiklerinden, gonderilen makalelerin guvenilir deney duzeneklerinde yapildiklarina neredeyse eminler. dogal olarak bu adamlarin editor oldugu dergilere korfezden makale gittigi zaman, makalenin orjinal bir katkisi olmadigi icin reddetsen bile, editorler inat edip israrla reddetmeyip hakeme kabul ettirene kadar yazarlara duzenleme yaptiriyor. burda soyle bir ayrimcilik ortaya cikiyor, bu adamlarin makalesini savundugun kadar neden digerlerini savunmuyorsun?
5) yavas yavas yukselelim. isvicre' gercekten akademinin akademi oldugu yerlerden. ama bu akademik tesvik, proje tesvik vs oyle bir hale getiriyor ki, isvicre'deki hocalar bile canavarlasabiliyor. cok detay vermeyecegim bu konuda, ancak 6 ay once yabanci bir arkadas calismayi birakti, kole miyim ben kardesim diye. amerika'da ozellikle muhendislik alaninda proje basvurusu cok oldugundan fonlar kisitlaniyor ve ust siniftaki enstitulerde canavarlasmalar basliyor, sirf daha fazla akadmeik tesvik, itibar, proje tesvik icin.
6) son olarak, bu konuda gozunu sevdigimin ulkesi: ingiltere. yapman gerekeni yap, herkes yapmasi gerekeni yapsin, hallederiz modundalar. cunku, akademi kavraminin, o bilindik universite kavraminin en iyi savunucusu guncel olarak, tabii ki yuzyillardir onlar. aslinda italyanlardan beklememiz gerekirdi, mesela la sapienza di roma'da boyle seyler gormemiz gerekirdi ama italyanlarin kendisi italya'da arastirma yapmak istemiyor artik...
ozetle ve uzulerek: sorun kuresel. kore'yi, japonya'yi ve daha niceu lkeyi saymadim ama sorun gercekten kuresel. bunun esas sebebi de ulkelerin birbiri ile yarisirken acimasiz olmasi.