yalnızlığıma on üzerinden beş veriyorum. zamanımın yarısı artık sadece benim. yaşasın yalnız değilken yalnız kalabilmek. kendimle çok mutluyum, sevgi kelebekleri gibiyiz ben ve kendim.
çomarların deyimiyle abdülhamid han yalnızlığı yaşıyorum, keh keh.
yalnızlığa alışmış kadar köklü ve yalnızlığa aşık olacak kadar yalnız..
herşey tamam da şöyle göbeğine yatacak bir kadın yok yalnızlığı yaşıyorum
uyurken genelde televizyonda canlı yayın arıyorum. aspor’daki son sayfa programı sağolsun işe yarıyor çoğu zaman.
oglumla gece gunduz baktigimiz tavugumuz öldü bugun.
civciv nerde diye sordugunda “o da uctu cunku buyudu” demek durumunda kaldigim oglum suan bana kusup arkasini donup uyudu.
benim yuzumden uctugunu dusunuyor cunku bana kac kere bahceye koyma demisti.4 yasinda olan cocuk.
adini da apollo koymustuk.ucabilen tavuk diye.
suan burda olsa coktan kafasini uzatip uyumustu.
kıdemli yalnız. öyle “manitadan ayrıldım çok yalnızım, kimse beni anlamıyo ühühü” yalnızlığı değil. hakiki maraş dondurması gibi hakiki yalnızlık. esnaftan yok yanıtını aldığında verdiğin “hiç mi yok” sorusuna “hiç yok” diyen esnafım ben.
yalnızlığımı anlatsam dünya renklerine yabancı bir âmâ'ya renkleri tarif etmek gibi anlamsız olur.
yine de söyleyeyim, kalabalıkta duyulan sessizlikten hallice işte.
‘kadar vahşiyim ki yalnızca kendime aidim’ derecesinde, o kadar yani.