istanbul devlet tiyatrosu'nun pek güzel oyunu.
oyunun konusuna bakmadan
vahşet tanrısı'nda hayranlıkla izlediğim
ülkü duru,
ful yaprakları ile gönlümde taht kurmuş
musa uzunlar ve metonya ile hüzünlere boğan
işdar gökseven bilet almam için yeterli sebeplerdi.
taksim
küçük sahne'de oyunu izlemeye başladığımda dakikalar sonra kendimi bu denli gülerken bulacağım aklımın ucundan bile geçmemişti.
efenim, oyun 30 yıllık evliliklerinde kendini sorgulamaya başlayan; ölüm, yalnızlık, birey olmak, hayattaki yolculuğumuz gibi konulara fena halde takmış hatta o kadar takmış ki artık yaşadığı hayatı bile beğenmeyen ve karısını küçümseyen bir adamla başlıyor. ama iş sadece adamın karısını aşağılamasıyla, düşünceleriyle kalmıyor, çünkü kadının ona vereceği cevaplar var...
hem kadının hem de adamın gözünden bir şeyleri görebilmek güzeldi. ve bu denli karanlık, iç karartıcı mevzuların komedi ile ele alınması ayrı bir başarıydı.
oyunculuklar için denecek hiçbir şey yok. herkes o kadar iyiydi ki sanırım en çok bu yüzden eğlendik, düşündük, güldük, hüzünlendik.
ayrıca ülkü duru daha çok dans etsin, musa uzunlar tiyatroda daha çok görünsün, işdar gökseven daha çok güldürsün...