daha önce ülkemizde “önce bir boşluk oldu kalp gidince ama şimdi iyi” (ki nefis bir oyundu) ve halen sivrisinekler isimli oyunları sahnelenen lucy kirkwood’un ibbşt yorumu ile iki perde ara dahil 2 saat 30 dakika süren oyunu.
oyun ilk başta 12 öfkeli adam’ı oldukça hatırlatan bir mizansene sahip. fakat konu içeriği olarak tam tersi. bu sefer suçlanan ve jüri üyeleri kadınlar. oyun ilerledikçe iç dünyaları ve sırları olanca sadeliğiyle ortaya dökülen, erkek yaptığında konu olmayan ama kadın yaparsa damgalanan, göğe bakamayan, yetki sahibi olduklarında bile bir erkeğin onaylamasına ihtiyaç duyan, orta çağın karanlığında boğulmuş kadınlar... aynı zamanda bıçak sırtı bir çıkış noktasına sahip. ortada bir cinayet var hem de çocuk cinayeti. bu açıdan eleştirilebilecek bir açık var. fakat aynı zamanda –buralar spoiler-
--- spoiler ---
suçlu olan erkeğin hemen asılıp “sadece” infaz edilirken, kadının hamile olmadığı ortaya çıkarsa asılması ve ayrıca cesedinin halkın gözü önünde parçalara ayrılacak olması gibi kaçırılmaması gereken bir nokta var. ayrıca wax ailesi erkeklerinin neredeyse ırzına geçmediği kadın kalmamasına rağmen halen “saygın” aile kabul edilmeleri de bir başka kilit nokta.
--- spoiler ----
elbette bunlar cinayeti haklı çıkarmaz ama bu oyunun vurgusu bu yönde. yani odak noktaya davayı değil, iç dünyasıyla bedeniyle bütün haliyle kadını alan bir oyun. yani ann karakterinin dediği gibi:
“bir kuyruklu yıldız hakkında bildiklerimizin, kadın vücudunun işleyişi hakkında bildiklerimizden fazla olması bence çok tuhaf.”
dengeli bir yönetimle, oyuncu/karakter eşleşmeleri uyumlu. en öne çıkan tarafı ise oldukça başarılı kostümleri. karamsar dekoru ve ışık desteğiyle orta çağın boğucu atmosferine yakışır tabloluk görüntüler sunuyor.