artık toplum olarak sadece “görsel kanıtla” duygulanabilen bir canlı türüne dönüştük.
bir çocuk öldüğünde, eğer o anın videosu yoksa sadece birkaç satır haber olarak geçiyor hayatımızdan. ama birisi yolda birine bağırırken biri cep telefonunu açıp kayda almışsa, tüm ülke “vicdan” krizine giriyor.
sanki video olmayan acı, yaşanmamış sayılıyor.
görmediğimizde yokmuş gibi davranıyoruz.
toplumsal vicdan artık piksel çözünürlüğüyle çalışıyor. 1080p olmayan dram, hissedilmiyor.
gözümüzün görmediğine kalbimiz de inanmıyor.
bir nevi “duygusal körlük” hali: gerçek bile olsa, izlenebilir değilse etkilenemiyoruz.
bir zamanlar “okuyarak öğrenen”, “duyarak hisseden” bir toplumduk. şimdi ise, görmeden inanmayan, izlenmeyeni unutan bir kalabalığa dönüştük.
belki de bu çağın en trajik gerçeği şu:
bir insanın ölümü artık bir “haber” değil, ancak bir video içeriği olduğunda “olay” oluyor.