bu iki eşsiz eseri karşılaştırmak saçmalıktır kesinlikle. ikiside birbirinden okunasıdır. ama hangisine önce başlamak daha güzel olur denilirse tutunamayanlar bir tık önde olacaktır.
her iki kitabı da okuyalı çok uzun zaman oluyor. dolayısıyla her ikisinden de net olarak hatırladığım bir şey yok. ama okurken aldığım hazzı ve akabinde dimağımda bıraktıkları lezzeti hâlâ hatırlıyorum.
her ikisi de çok iyi eserdir. aslında bir seçim yapılmasındansa her ikisinin de okunmasını öneririm ama benim için saatleri ayarlama enstitüsü bir nebze daha önde gidiyor gibi.
edebi manada kurgu ve içerik olarak saatleri ayarlama enstitüsü türk edebiyatının en önemli romanlarından biridir. bu eserde anlatılan karakter de tutunamayan bir karakterdir. ama anlatım ve kurgu klasman olarak oldukça üst düzeydir.
tutunamayanlar ise postmodern edebiyatın sevdiği edebi manada arayışın ürünüdür. kitap tek bir anlatım ile ilerlemez. kimi zaman bilinç akışı metodu kullanılır, kimi zaman şarkı şeklinde ilerler vs. ayrıca tututamayanlardaki karakterler daha bizdendir. daha günümüzdür. karakterlerin iç dünyaları ile kurduğu iletişim daha bizden. kırılganlıklarımız ve hassasiyetlerimiz aynı.
saatleri ayarlama enstitüsü tutunamayan bir insanın arayışlarını anlatırken tutunamayanlar ise ince insanların kırgınlıklarını anlatır. yani bir yazarın da dediği gibi "ah, kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya" der.
neden biri digerinden ustun olsun elbet ama tutunamayanlarin kalpte yeri ayridir.
saatleri ayarlama enstitusundeki karakterlere o kadar empati yapamadim ornegin, o kadar karikaturize ki bazi yerler, o da o kitabin nev i sahsina munasirligindan zaten, ama ben tutunamayanlar'i tercih ederim.
tutunamayanlar, çoğu kişi için karanlık ve ağır bir roman olarak görülse de, aslında ruh haline göre oldukça akıcı bir anlatı sunuyor; tek mesele oğuz atay’ın temposuna kendini bırakabilmek. lakin günümüzde, bir eserin içine ya da yazarının zihnine girebilmek gerçekten çok zor.