atmosferin ne demek olduğunu, nasıl hikaye anlatılacağını, müziğin bir oyunu ne kadar üst seviyelere taşıyabileceğini müthiş bir şekilde bizlere anlatan güzide bir sanat eseri. kesinlikle yer yer boğazım düğümlemdi, gözlerim yaşlandı. kendimi o aşkın, sevginin içerisinde buldum ve hikayenin içerisinde kayboldum. ancak kaybolmak bilinçli bir seçimdi, kaybolmayı tercih ettim, beni nereye çekiyorsa gittim, bilmediğim yerleri büyük bir merakla keşfettim ve başından kalkmadan
to the moon'u bitirdim.
bir bilgisayar oyunu olarak bakarsak aşırı kolay oyunumuz, hatta bütün oyun bir eğitim bölümü gibi düşünülebilir. zaten bu nedenle daha çok görsel bir roman, interaktif bir film olarak tanımlamak daha doğru; siz sadece ara ara karakterleri bir yere çeken, yönlendiren bir aracıdan ibaretsiniz.
konu aslında çok özgün görünmekle beraber, bugüne kadar pek fazla işlenmediğini söylemek yanlış olur. gerçek, gerçeğin boyutları, algılanan ve yaşanan dünya, anılar gibi alanlarda ilk aklıma gelen filmleri sayarsam;
vanilla sky,
matrix,
dark city,
eternal sunshine of the spotless mind diye başlar ve giderim sanırım. ha konunun yeterince özgün olmaması oyunumuz özelinde bir sıkıntı yaratıyor mu? hayır. çünkü oyunun konuyu işlerken kullandığı kavramlar, yarattığı karakterler, anlattığı hikaye, araya sıkıştırdığı espriler-roleplaying göndermesi efsaneydi- kuvvetli bir bütünlük içerisinde.
---
spoiler ---
karnavalın ardından çiftimizin birlikte aya baktıkları sahnede, görüntü kaybolurken oyun boyunca peşimize bırakmayan tavşanımızın kafası ve bacakları belirliyor ayın etrafında; river'in burada teker teker sorular sorarak gerçekleştirdiği sorgulama kime "deja vu" dedirtmedi ki?
---
spoiler ---
bir kere diyaloglar çok güzel yazılmış, hem doktorlarımız arasında, hem de üçüncü kişi olarak izlediğimiz kişiler arasında, belli kavramlara aşina oluyoruz ve yavaş yavaş neyin, neden orada bulunduğu bizlere açıklanıyor. açıklamalar sonrasında etkilenmemek ise mümkün değil. doğru zamanda yapılan doğru müzik seçimlerinin katkısını da yadsımamak gerek. oyunun
ost'si alınmayı hak ediyor, 5 $'lık satış fiyatına sahip olan bu muazzam albümden elde edilecek karın %50'sinin ise hayır kurumlarına bağışlanacağını belirtelim.
şimdi bir parantez açıyorum ve yapımcılara sövmek istiyorum; ancak uyarımı yapayım, sövme kısmında tam olarak
spoiler olmayan ancak
spoilerımsı ifadeler bulunabilir. ya ne kadar boktan bir son yapmışsınız siz kardeşim; tadında bitirmek diye bir kavrama aşina değil misiniz?
to the moon edebiyatsal bir gönderme, aşkın bir ifadesi değil miydi? bu kadar "reel" olmak zorunda mıydınız? devam oyununun gelmesinin ihtimal dahilinde olduğunu neden bu kadar vurguluyorsunuz? amma paragöz adamlarsınız lan?!? şu oyuna verdim paraya helal olsun ama tavır hoş değil. oyun benim için john'un çoçukluğunda, devrilmiş ağaç gövdesinin üzerinde river ile otururken bitti, kalanı yok hükmündedir. böyle anmak istiyorum.
kan gao'da az biraz dingillik olduğuna hükmettim.
içimizi döktükten sonra kapanışı yapmam gerekirse, oyun gerçekten çok iyi. başladıktan sonra adeta bir müptelaymışçasına sonuna kadar gideceğinizin, bitmesinin ardından ise fellik fellik müziklerini arayacağınızın garantisini veririm. viva la adventures, viva la rpgs, viva la, viva la, viva laaaaaa. ha bir de napın edin
bastion'u da oynayın.