the missouri breaks

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

marlon brando'ya hayran olmak için başka bir neden daha!

artık hiç şüphem kalmadı. bu adam bu yetenekle, herhangi bir filminde telefonu açıp "alo ben marlon, deli marlon uleyn!" dese yine efsane olurdu, yine bu kadar karizma olurdu.

ayrıca, tom logan'ı canlandıran jack nicholson, little tod'un ölüm haberini aldığı sahnede, santino'nun* ölüm haberini alan vito corleone'yi canlandıran marlon brando kadar başarılıydı. onu da ayrıca takdir ettim bir kez daha.

kısacası izleyelim, izlettirelim.

ek olarak;
little tod ile uyuyan lee clayton sahnesinde marlon brando'nun o böceği doğaçlama olarak little tod'un ağzına koyduğuna da bahse girerim.
0 favorites - -
0 favorites - -
dublajı ankara'da alınan filmdir. an itibari ile trt 1'de yayınlanmaktadır.

jack nicholson abimizi serhat nalbantoğlu, marlon brando'yu ise rüştü asyalı konuşmaktadır.
1 favorites - -
at hirsizi temali bir film. bildigin at hirsizlari var. at caliyorlar.

olay montana'da geciyor.
["at hirsizlar". hem at hem hirsiz boyle centaur gibi.]
0 favorites - -
neden marlon brando gibi olunmalıdır ya da neden marlon brando'ya aşık olunur bir kere daha gösteren film. adamım ya. onun dışında jack nicholson falan gözünüz görürse izlenir.
0 favorites - -
yönetmen arthur penn bu filmde marlon brando'ya
tamamen kafana göre oyna özgürlüğü verince,
brando kendine ait tüm diyalogları doğaçlama takılmış,
hatta ne dediğini anında kaydetmek için sete bir stenograf dahi getirmişler.

açıkçası iyi ki de o özgürlüğü vermişler brando'ya,
ortaya inanılmaz başarılı bir karakter çıkarmış.

filme ait diğer ilginç bilgiler
3 favorites - -
marlon brando'nun kadın kıyafetleri giyip, insanları tuvalette iken avlayan bir kanunsuz düzen koruyucuyu canlandırdığı, jack nicholson'ın da lahana yetiştiren bir çiftçiymiş havası vererek gerçek kimliğini gizleyen bir at hırsızını oynadığı 1976 yapımı bir western.

ana karakterleri için yaptığım birer cümlelik tanımlardan da geleneksel-muhafazakar western kodlarını yıkmaya yönelik bir film olduğu görülecektir.

filmin yönetmenliğini yapan arthur penn, başkaldırı döneminin (60 sonları) başyapıtı olan, bonnie and clyde'da izlediği yoldan devam ederek muhafazakar hollywood'un kodlarına yaptığı saldırılara bu filmle western türünde de devam etmiş. aynı şekilde marlon brando da one-eyed jacks 'de hırpalamaya başladığı, miadını doldurmak üzere olan türün kutsallarına 15 yıl sonra bu filmle son darbeleri indirmiş.

artık 60'lı yılların muhafazakar değer ve toplumsal sınırlarının iyice aşındığı yıllara denk düşen filmde iyi ile kötünün keskin sınırları belirsiz olarak resmediliyor. türe ait kalıpları tahrip etmeyi amaçlayan filmde, kokuşmuş dünyaya ait maddi değerleri elinin tersiyle itebilen erdemli kahraman yer almıyor. zira filmde tarafını tutabileceğimiz bir karakter arayışı nafile bir arayış oluyor. (liberal sinemacılar keşke yapıbozumda yakaladıkları başarıyı alternatif üretirken de gösterebilselerdi de bayrağı üç beş yıl sonra tekrar muhafazakar ana damara terk etmeselerdi.)

filmin dikkat çektiğim bu boyutunun dışında brando ve nicholson gibi iki büyük ustayı yarattıkları sıra dışı karakterlerle karşılıklı döktürürken izlemek bile büyük bir keyif.
5 favorites - -
2021 yapımı (bkz: old) filminde şizofreni hastalığı olan bir doktoru canlandıran (bkz: rufus sewell)'ın;

"jack nicholson ve marlon brando'nun birlikte oynadığı film neydi?" diye üst üste sorması üzerine fark ettiğim 1976 yapımı western filmi.
0 favorites - -
geleneksel western filmlerine aykırı düşen bir film. başrollerinde marlon brando ile jack nicholson oynuyor.

filmde iyi ve kötü arasında kesin bir ayrım söz konusu değil. bu karakter kesinlikle iyi diyemiyorsun.
lee clayton'ın göründüğü ilk sahnede atıyla geliş şekli yönetmenin bir şeyleri tersyüz edeceğinin ilk işareti.

marlon brando'ya doğaçlama özgürlüğünde sınır çizilmemiştir.

marlon brando bildiğim kadarıyla the godfather'dan beri repliklerini ezberlemek yerine kendisine sözlerini hatırlatacak veya doğaçlamasına katkıda bulunacak notlar hazırlatıp film setinin muhtelif yerlerine koydurtuyor. the godfather'da robert duvall'in göğsüne iliştirilen kağıttan okuyordu örneğin. bu filmde lahanalara varıncaya kadar notlar iliştirilmiş. bu durum jack nicholson'ın konsantrasyonunu bozmuş. ikili arasında bir soğukluk oluşmuş. öyle ki karşılıklı rolleri az tutulacak kadar....

--- spoiler ---

geleneksel western filmlerinin kodlarına alışık olduğumdan birkaç kez ters köşe oldum. örneğin, tom'un jane'le evleneceğini sandım. bu uğurda arkadaşlarından vazgeçer sandım. hiç öyle olmadı. tom jane'i o kadar umursamadı bile. filmin sonunda jane'le evlenir, çiftlikte mutlu bir yuva kurar diye bekledim. tom yine yüz vermedi. jane, ömrüm seni beklemekle geçecek minvalinde konuşsa da tom oralı olmadı. 6 ay sonra nerede olacağını söyledi, çekti gitti. beklersin ki; bu kadar kan döküldükten sonra mutlu bir evlilikle geçmişe sünger çeksin. öyle bir şey olmadı. adam çekti gitti. kadını yalnız bıraktı. kadını almak yerine büyükbaş hayvanı aldı.

--- spoiler ---
0 favorites - -
jack nicholson'ın marlon brando'ya söylediği efsanevi repliği barındıran film.

--- spoiler ---

- you know what woke you up? you just had your throat cut.

--- spoiler ---
0 favorites - -