hey gidi hey. "çayları tazeleyeyim mi"den şahsa özel kahveye.
bu konuda komik ve minnoş bir anım var.
babam starbucks'ta kahve içmeyi çok sever. emekli olduktan sonra torunlarla ilgilenme haricinde, en sevdiği aktivite günde 1 defa eve en yakın starbucks'a yürüyerek gidip bir kahve alıp tek başına oturup kafa dinlemektir. yanına özellikle kimseyi almadan yaptığı tek başına kalma aktivitesi gibidir bu.
geçen gün kendisine katılmak istedim. beraber gittik. babamın pek rastlanmayan, zor telaffuz edilen bir adı var, bir de kullanmadığı ilk adı var, o da mehmet. mehmet….. yani. ama ben mehmet'in babamın ilk ismi olduğunu 7-8 yaşında eve gelen zarfta görünce öğrenmiştim, o derece hiç kullanılmayan bir isim.
starbucks'ta adını sorduklarında anlamayıp tekrar sorarlar diye, kullandığı adı söylemiyormuş. beraber gittiğimiz gün barista adını sorunca 'ahmet' diye uydurduğunu duydum. adam da bardağın üstüne ahmet yazdı.
şaşırdım. 'baba?' deyip gülerek kendisine bakınca, sessizce yanıma yaklaşıp: 'şşş' yaptı elini dudağına götürüp 'ses etme' der gibi.
'yok baba, hahaha' diye güldüm, ama meramımı anlatamadan bir daha sus yapıp:
'adımı anlamıyorlar uğraşmak istemiyorum' dedi. halbuki benim demek istediğim şuydu:
ahmet demek yerine mehmet dese, zaten kendi adı mehmet…
bunu ifade edince, babamın kazandığı farkındalık sonucu karşılıklı bayağı güldük.
o günden beri zaten adı olan mehmet'i söylemeye başladı.
bu da böyle bir anımdır.
artık yalan olan hadise. kvkk'ya takıldılar sanırım.