simit
Next (2) - Last Page (45)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

evi bir ilkokul bahçesine komşu olan zavallı bireyin çalar saati, kalk borusu.

anladığım kadarıyla bir oyun bu simiiiiiiiiiiiiiit (kelimedeki i harflerinin sayısı oyuncunun yeteneğine göre değişiyor) arada balkona çıkıp çamaşır falan asarmış gibi yaparak kurallarını öğrenmeye çalışıyorum. sanırım şöyle bişey: bir ebe var her zamanki gibi. görevi simit diye ciğerleri fırlayıncaya (ya da ben uyanıncaya) kadar bağırıp yakaladıklarını dövmek. üstelik bi kişiyi yakaladı mı bahçede ne kadar adam varsa hepsi tekme tokat giriyor zavallıya. her teneffüs içlerinden biri ağlaya ağlaya terk ediyor bahçeyi.

peki nedir bu oyunun anlamı? çocukların hergün bu oyunu oynamasının altında yatan beni uyandırmak olmamalı. bi kere niye simit? belki de çocuklardan biri, üniversite kapısında simitçi kılığında takılan polislerden birinin öğrencileri tartakladığını gördü, ordan çağrışımla doğdu bu oyun. peki ebeleneni tekme tokat dövmek niye? dedim ya hem de ne dövmek. hele biri var içlerinde, geleceğin van damme'ı eşşoğlueşşek! ebelenmemek için en uzağa o kaçıyo, ama dayak faslı başladı mı ilk vuran o. ne figürler ne uçan tekmeler var herifte. "düşene bir tekme de sen vuracaksın" daha ilkokuldan pompalanan bir anlayış olmuş yazık ki.

oyunun anlayabildiğim kuralları bunlar. belki daha fazla detayı vardır ama ana hatlarını kaptım. sigarayı azalttım. hergün evin arkasında iki tur koşup nefes açıyorum. iki haftaya kalmaz tazı gibi olurum. o güne kadar da anneme diktirdiğim ilkokul önlüğü biter.

işte o zaman görecek "mehmet ipkin ilköğretim okulu" simit nasıl oynanırmış! o zaman öğrenecekler bir insomniacı uyandırmak ne demekmiş! savulun piç kuruları saruman geliyor*
2 favorites - -
pek bilinmeyen fakat kimi mahallelerde küçüklerin oynadığı, sadistçe bir oyun şekli... seçilen kişi, büyük bir arazide, simiiiiiiiit diye bağırarak kaçar, bir köşede bekleyen diğer oynayanlar nefesinin bitmesini beklediği kişiyi kovalayarak, ayaklarıyla kıçına vurmaya çalışırlar... sert fakat bir o kadar zevkli ve yorucu bir oyundur...
1 favorites - -
arkadaş, ben bunun kadar övülen bir yiyecek daha görmedim.
lan memleketin her köşesinde bir simit fırını var ve üretilen simitler her bölgenin jeopolitik önemine uygun stratejilerle geliştirilmiş oldukları için hepsi farklı hazırlanış, görünüş ve lezzetlerde. birinin diğerine göre bir üstünlüğü olması normal ama memleketin her toprağı bir.

ve fekat ne zaman bir garip görende... şey pardon...
ve fekat ne zaman bir simit muhabbeti açılsa herkes başlıyor kendi memleketinin simidini övmeye.
var ya, diyor, dazkırı'nın bir simidi var, ıımmfff, yemelere doyamazsın... halbuki dazkırı ilçemiz tarımı, sanayisi, doğal güzellikleriyle gerçek bir cennet köşesi. adam da kalkıyor öve öve simidini övüyor.
sonra bu memlekette neden turizm gelişmiyor. sen durmadan simit övdüğün için gelişmiyor!!!
2 favorites - -
ilkokulda severek oynadığımız oyundu.

önce çizgiyle bir alan çizilir, ebe olan kişi bu alandan "simiiiiiiiiiiiit" diye bağırmak suretiyle çıkar ve birini yakalamaya çalışırdı. yakaladığı kişi alana girene kadar tekmelenirdi. eğer ebe sesi bitmeden birini yakalayamazsa, alana girene kadar tekmeleri o yerdi. fakat sesi bitene kadar alana dönebilirse tekmelerden kurtulurdu. bu yüzden alandan fazlaca uzaklaşmak çok tehlikeliydi. ama kimi tazı gibi koşan tipler gözlerini karartıp birini gözlerine kestirir ve onu ölümüne yakalamak için çıkardı alandan. biz çocuk gürühu olarak takdir ederdik böylelerini. çünkü oyuna renk katarlardı kendilerinin ya da yakaladıkları çocuğun tekmelenmesi açısından.
3 favorites - -
ankara'da bir vakit, "2 simit 1 ayran" 1 lira tarifesi gecerliydi, hava soguga calardi, eve 2 otobus degistirilecekti, evde kimseler beklemezdi.
aramizdan bir bonkor cikar, 5 lira verip 10 simit 5 ayran alirdi, o zamanlar bos olup eskiden batmis bir bankanin subesi ve genc parti binasi olarak kullanilmis olan bir binanin mermerlerinde oturup, gelen gecen seyredile seyredile o simitler afiyetle yenirdi. derslerden, mezuniyetten, allah'tan, turkiye'den ve orospucocuklarindan bahsedilirdi, bazen yeni seyler de cikardi.

bitiremeyenlerin simitleri paylasilirdi, kalan susamlar guvercinlerin hakki.
3 favorites - -
yaklaşık 60 yaşlarında iyi giyimli, emekli, güler yüzlü, doğma büyüme istanbul’lu olduğu her halinden sezilen bir adamcağız vardı. emeklilik parası yetmiyor olmalı ki bir tekstilcinin yanında tezgahtarlık yapıyor günlerini böyle geçiriyordu. her sabah elinde iki tane poğaça ile görünür sonra dükkanı açar, çayıyla beraber kahvaltısını yapardı. öğle yemeği saatlerinde ise masasında iki simit görünürdü hep.
bir gün yine öğle saatlerinde simit yerken dükkana girdim;

-afiyet olsun amca.
-sağol, hoş geldin, buyur.
-yok ben tokum. size afiyet olsun.
ne olursa ondan sonra olur, simiti rahat rahat yiyemezdi.
-biliyor musun?
-neyi amca?
-simit sağlığa çok faydalıdır. hazmı kolaylaştırır, ülsere iyi gelir, mideyi rahatlatır velhasıl ömrü uzatır.

bunları söylerken son derece ciddi bir tavır takınır ve söylediklerine inandığımı görmek için gözlerime bakardı. ben de;
-evet elbette. çok faydalı, der başka bir şey diyemezdim.

bu konuşmadan sonra biraz olsun rahatlar ve simitlerini keyifle yer bitirirdi.

aradan bir onbeş yıl geçti. her köşe başında birbirinin kötü birer taklidi simitçi kafeler belirdi. eskiden yüzüne bakılmayan simitler kıymete bindi. itibar kazandı. gariban aşı birden bire sınıf atladı.

o adamcağız şu an yaşıyor mudur bilmiyorum ama tahmin ediyorum ki yediği simitler ömrünü uzatmıştır ve bu yaşananları görüyordur. yine tahmin ediyorum ki; artık simit yerken kimseye simitin sağlığa olan faydalarından bahsetmek zorunda kalmıyordur ve eminim daha huzurludur.
4 favorites - -
75 kuruşluk yiyecek. çok pahalı lan. delikanlı adam 2 simitle doyar, o da eder 1.5 lira. ki kuru yersen. e yarım ekmek tavuk döner de 2 lira. çayla ayranla güzel gidiyor da simit, ot gibi bişi neticede. bi esprisi yok. tavuk dönerden biraz tat alınabilir en azından. hiç olmadı 5 kuruş daha ver çiftli ekmek al evdeki peynirle ye ya. tekrar acıkınca da ekmeğin kalanını yersin tuz falan ekip. çok kazıksın simit. bire birde verimsizsin simit. ancak 5 tane alıp 3-4 kişi karnını doyuracaksa mantıklısın simit. 3.75 liraya 3-4 boğazın doyması mantıklı ama döner ekmek senden daha cazip ibne simit. sen bile eski simit değilsin simit. bence artık sen de herkes gibi unlu mamülsün.
5 favorites - -
zaten ya zam yapilir ya yaricapi kuculur. ben hatirliyorum eskiden ortasinda bosluk olurdu.
0 favorites - -
50 gramlık simidin 500 kalori olduğu iddiasıyla kendisinden soğutulmaya çalışılan yiyecek-miş.

50 gramlık simidin 20 gramı yağ ise -tamamen iddia üzerinden konuşuyorum- 1 gram yağ 9 kalori olduğundan
9*20=180 kalori,

geriye kalan 50-20=30 gramı da karbonhidrat kabul edersek, 1 gram karbonhidrat 4 kalori olduğundan 4*30=120 kalori,

180+120=300 kalori olan besindir.

şu durumda, mantık olarak 1 simit maksimum 50 gram olabileceğine göre, tamamı 1 kalıp yağ olsa dahi 50*9=450 kalori olabiliyor.

o yüzden sakin sakin simidinizi, insan gibi yemeye devam edebilirsiniz. zira bir simit maksimum 300 kaloridir, ki bu da öyle çok vahim bir kalori değildir. yine de sağlıklı olduğu anlamına gelmez. o 300 kaloriye daha uzun süre tok tutacak, protein değeri yüksek, daha sağlıklı bir şeyler yiyebilirsiniz. yemezseniz de 300 kaloriyle koca popo olmazsınız. her okuduğunuza inanmayın kısacası.
1 favorites - -
bir tahta tepsi dolusu hayaldir; elleri soğuktan donmuş, üzerinde kahverengi yırtık cepli ceketi olan, köşe başında duvara yaslanmış duran, gözleri okula giden forma üzerine palto giymiş çocuklarda kalan ufaklık için. sabah erken açılır simit fırını. yakında bir apartmanın altındaysa hele her sabah mis kokularla uyanmak demektir. ufaklık erkenden gelir tahta tepsiyle elleri soğuktan üşümüşken sıcak simitler daha da sıcak gelir. küçük parmaklarını yakar. sevinçtir bir tepsi simit, ümittir. hepsi erkenden satılırsa belki bir yeni tepsidir. heyecanla çıkar fırından, koşar sokaklara. simitçieeeeeeeeeğğğğğ, sicccaaak siiiicaaak simiyyyyyyyt ... sonra balkonlara takılır gözü, pencerelere, benim onu perdeler arasından izlediğim pencereme. onu çağıracak sıcacık evinde kahvaltıya hazırlananları görmeyi bekler ümitle. çağırılınca koşar, hemen sıcak simiti verip şıkır şıkır bozukları delik olmayan cebine sokuşturur. kağıt para verenlere kızar. sabahın köründe o parayı neyle bozsundur? o kadar parayı belki tüm gün kazanamayacağını düşünerek bozuk yok mu teyze der... sokaklar, sokakaraları... sonra en sevdiği köşe, okula giden yaşıtlarını izlediği yerine gider. simit alanlardan çok geçenleri izler. saçları jöleli, elinde kameralı cep telefonları olan, ayakkabıları gıcır gıcır okulluları... bir tepsi dolusu hayaldir simit, afiyetle yenir...
0 favorites - -
Next (2) - Last Page (45)