aslında ilk türk-islam sentezi de farklı bir noktada değildi. nitekim anadolu'ya 'anadolu islam'ını getiren ahmet yesevi dahi ''türklük kaderim, din tercihimdir.'' diyerek türk kültürünü ve töresini islam inancından ayrı tutmuş ve dini inancın bunlardan ayrı ve arka planda ele alınması gerektiğini vurgulamıştır.
islam dini peygamberi muhammed bile ''dinde aşırıya giden helak olur.'' derken çok da farklı bir şey söylemiyordu.
içerisinde şamanizm ya da başka bir dinsel, tinsel içerik barındırmayacaksa, yaygınlaşması pozitif olacaktır. diğer türlü sadece islam yerine farklı bir din girmiş olacak, pek bir farkı olmayacaktır.
edit: kök tengriyi şamanla karıştırmamakla beraber, evevt kök tengri bir inanış biçimidir. dinler de bir inanış biçimidir. bu açıdan iki inanış da pratikte bir farklılık göstermemektedir.
kök tengride de bay ülgen, erlik han gibi semboller olduğu gibi tının (ruhun) yolculuğu da söz konusudur.
sekülerizm sözlük anlamı olarak: topluluk içinde bireylerin din,ahiret ve diğer ruhani inanışlar haricinde dünya meselelerine odaklanması olarak geçer. bu noktadan yola çıkarak ister kök tengri inanışını , isterseniz de difenbahya bitkisine tapınmayı merkeze aldığınız zaman sekülerizmin temeline aykırı davranmış oluyorsunuz.
devlet politikası ve duruşu seküler olan devletler yok mu ? tabii ki var.
din tarihi ve felsefesini bitirdim. masterımı sosyoloji üzerine yaptım. din felsefesi, bilim felsefesi, fizik felsefesi ve biyoloji felsefesi ilgi alanlarım olarak söyleyebilirim.
sekülerleşme, her şeyden önce modernite ile birlikte varlığını hissettiren, birtakım süreçlerin etkisiyle ortaya çıkan, insanlığın bu konudaki ortak tecrübesini taşımasına rağmen sadece batı’ya özgü olarak anlaşılan; ancak insanlığın doğal akışını bir daha asla eskisi gibi olamayacak şekilde değiştiren bir paradigmadır.
insanlığın nereye doğru gittiğini doğru anlayabilmek için, batı uygarlığı’nın varlığını hissettirdiği rönesans ve reform dönemine kadar uzanmakta fayda vardır. rönesans ve reform, bütün insanlığın birikimini miras alan müslümanların mirası üzerinde gelişmiştir. bu miras, batı’nın aklı kilise’nin ipoteğinden kurtarmasına yardımcı olmuştur. bu miras, gerçekten “orta çağ”ını yaşayan avrupa’nın, aydınlanmasına katkı sağlamıştır. batı yunan felsefesi ile buluşturmuştur.
bugün gerçekten de göz kamaştıracak düzeyi yakalayan bilim ve teknolojinin kökleri olarak işlev görmüştür. ne var ki, batı, insanlığın tarihini, sadece batı’nın tarihi olarak görmekte ve bütün dünyaya da öyle göstermektedir.
aslında, batı dünyasında bile tek tip bir modernite ortaya çıkmamıştır. işin ilginç yanı, modern ve seküler olduğu söylenilen ülkelerde bile dinin konumunun ülkeden ülkeye farklılık gösterdiği bilinmektedir: mesela , fransa’da hem aşırı merkezileşmiş devlet hem de yurttaşlar seküler olmasına karşın, ingiltere’de devlet resmi kilise’ye bağlıdır ama yurttaşların pek azı dindardır. abd’deyse nüfusun çoğu dindardır ama federal devlet sekülerdir. ‘din’ gerek ingiltere’de gerekse abd’de kamusal olarak her zaman mevcut olmuştur. sonuç olarak, bu üç ülkenin sekülarizmi pek çok ortak yöne sahip olsa da, modern tahayyülün her birindeki dolayımlayıcı karakteri önemli farklılıklar gösterir.
her toplum, sekülerleşmenin kök unsurları olan aklı, bilimi, tutarlılığı ve insan hak ve özgürlükleri konusundaki duyarlılığı merkeze alarak, kendi değerler sistemi içinde, kendine özgü bir sekülerlik üretebilir. burada esas olan, her ne şekilde olsun, din özgürlüğünün güvence altına alınması, insanların inançlarından dolayı herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmamalarıdır. esas olan, ne dinin, devletin, ya da toplumun baskısı altında olması, ne de bireyin toplumun ya da dini kurumların veya devletin baskısı altında olmasıdır. seküler devlet, bütün dinlere ve inanç biçimlerine eşit mesafede durarak, bireyi, kurumsallaşmış dinin, örgütlenmiş toplumun ve devletin her türlü baskısından koruyarak; bireyin yaratıcı yeteneklerinin etkin kılınması için gerekli olan güven ortamını sağlamak durumundadır.
kök tengri'yi, güney amerika'daki şamanizmle karıştıranların din zannettiği yaygınlaşmadır.
''türkçülük, bir fikir olduğu kadar da inançtır. inanç olduğu için de tartışmasız, tenkitsiz kabul olunur. onun tartışılacak ve tenkit olunacak tarafı temeli, esası değil, ayrıntılarıdır.'' türkçülüğün esası türk'e taraf olmaktır. türkçülük türkün bulunduğu her coğrafyada en hakiki inançtır. bu inanç farklı inançlarla sentezlenemez.
desteklediğim hede. fakat toplanıp parti kurduklarında da katılmayacağım hede.
seküler kelimesini duyunca akılıma şafak pavey geliyor
meclis konuşmasını tavsiye ediyorum izleyin
günümüzde "sekülerlik" kavramının da bir dinmiş gibi iman edilen bir unsura dönüşmesinden dolayı, çok da farketmeyecek durumdur. türkoğlu türk vatandaş olarak her türlü ırkçılığa karşıyım, bir türk olduğum için gururluyum ama diğer insanlardan bir üstünlüğüm yok, insanların kendi seçimi olmayan şeylerle övünmesini de çok mantıksız ve saçma buluyorum.
türk-islam sentezi 80 darbesi sonrası sola karşı parlatılan bir nato projesidir.hapishanelerde yatan ülkücüler ömer seyfettin kitapları cezaevine sokulmazken nasıl sızıntı dergilerinin dağıtıldığını anlatıyor.bugünkü mhp-akp ortaklığını düşününce herşey ortada.bahçeli'nin ilker başbuğ açıklamaları,suriye açıklamaları,kadın voleybol takımına mhp'li belediye başkanının tepkisini değerlendirdiğimizde mhp en az akp kadar islamcıdır.
kendi dilinde ibadet edilmesine karşı çıkan biri ne kadar vatansever olabilir?türkçe ezandan duyduğu rahatsızlığı,arapça istiklal marşından duymayanların asimile edilmesi 10 yıl bile sürmez.
akp mhp hükümetinin yarattığı aşırı milliyetçilik akımı ve nesil değişiminin sonucudur.