şahit olunan en tuhaf görgüsüzlük
Next (2) - Last Page (13)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

lise yılları

otobüsün ön kapısına (açılmayan kanadına) yaslanmış gidiyordum.

şoförün hemen arkasında oturan bir amca bana seslendi ve boş su şişesini uzattı. gayri ihtiyari aldım, ne yapacağım der gibi baktım adama. at aşağı kapıdan dedi.

ben de şişeyi alıp çantamın kenarına astım, adama da dönüp hiçbir şey demedim. fakat amca şişeyi otobüsten aşağı atmamama aşırı derecede kızdı ve bağırıp çağırmaya başladı.

ben de karşılık verdim tabii. (bunların hepsi 15 sn sürüyor)

şoför aracı durdurdu, sen ne biçim insansın vs diyerek amcayı otobüsten indirdi.

bu da böyle bir anı
162 favorites - -
üniversitedeyken konferansa bir girişimci gelmişti. sözde bize başarı hikayesini anlatacak.
adam başarılı(!) olana kadar zengin babacığı finansörü olmuş. türkiye'de okumak istememiş, babası onu londra'ya göndermiş. türkiye'de çalışmak istememiş, babası ona yurtdışından iş bulmuş. sonunda başka insanlara çalışmak istememiş, babacığı ona mekan açmış. yaptığı iş tutmuş hasbelkader. bize dedi ki " asla vazgeçmeyin, sürekli isteyin, vazgeçmeyince oluyor". peki.
48 favorites - -
hemen hemen hepsini eski çalıştığım şirkette yaşamışımdır.

hafif göbekli olan bana "ben her sabah yüzüyorum göbek falan yok bende. sen yüzüyor musun?" diyen havuzlu villalı ceo.

pasaportu olmayan arkadaşa "bulgaristan'a bile mi gitmedin? insanın nasıl pasaportu olmaz." diyen seyyah cto.

çağrı merkezinde çalışan asgari ücretli arkadaşlara "çocuklar, yatırım yapın, ev alın. bakın ben geçen gün bir villa daha aldım." diyen yine aynı emlak zengini cto.

dubai'de oturduğumuz (hatta oturduğumuz masada bizden 15 dk falan önce eva longaria oturmuştu) aşırı lüks ve pahalı barı överek "ben boş zamanlarımda genelde burada takılırım, sana da tavsiye ederim. " diyen ve tek vasfı üzerindeki takım elbise olan patron oğlu direktör.

jetskisi olan ve şirkette gördüğü herkese jetskisi olduğundan bahsedip yaptığı kaza görüntülerini izleten, o da yetmiyormuş gibi online toplantılarda alçılı kolunu gösterip yine bunları anlatan ve o da yetmezmiş gibi jetskisini şirkette çalışanlara satmaya çalışan bir genel müdür yardımcısı.

nasıl bir yerde çalışmışım ben. hem de 7 seneden fazla...
42 favorites - -
tam bu başlığa uygun bir hikayem var. çocuktuk. anneannemin komşusuna misafirliğe gitmiştik. bunlar almanya"dan emekli olmuş çocukları olmamış bi karı kocaydı. kadın bütün komşularına birer tane çay bardağı bırakmış ve o geldiğinde mutlaka o bardaktan çay içeceğini söylemiş bir kadındı. neyse bu tuhaf insanlarla ne işimiz vardı bilmiyorum ama gittik işte. kadın ortaya biraz kuruyemiş çıkardı. buyrun diyerek ikram etti. anneannem de nazikçe tesekkür ederiz siz de buyrun deyince kocası olan kazma diyim, biz hep yiyoruz, görmedikler yesin diye cevap vermişti. çocuk halimle bir tane çekirdek bile yemediğimi hatırlıyorum. belleğimde en görgüsüz hareketlerden birj olarak yer etti bu olay.

edit: cümle düzeltildi.
67 favorites - -
tam olarak görgüsüzlük sınıfına girer mi emin değilim ama beni yaran bir olay olmuştu.

ege'de hayrına dağıtılan bir lokma kuyruğundayız, önümüzde de bir kadınla yirmili yaşlarındaki kızı var. bunlar lokmalarını aldılar, kadın "kaç para?" diye sordu, lokmacı teyze "ücretsiz abla, sevabına..." dedi, bunlar da "aaa satıyosunuz sandım bedavaysa almam o zaman" deyip lokmaları bırakıp gittiler, biz de bütün kuyruk arkalarından kahkaha atmıştık...

* bir kaç mesaj geldi editleyeyim, kadın ukalaca burnu kalkık bir tavırla yapmıştı bu hareketi, "ha ücretsiz olduğunu bilmiyordum pardon, ihtiyacı olan başkası alsın..." tavrıyla değil. yoksa neden yazayım görgüsüzlük başlığına?
55 favorites - -
bana kruvasan yemiş olmakla hava atılmıştı. bir keresinde de bir ev ziyaretinde netfiliks açılıp akıllı tv kastedilerek siz de para biriktirip alırsınız çok iyi tv denmişti. bir de sporifydan fransızca müzikler listesi açılarak..

lan neyse canım sıkıldı. gösteriş budalalığından vazgeçmeniz lazım. iyi bir şey değil
62 favorites - -
ankaradaki goethe enstitüsü almanca kurs başvurusu kuyruğunda-bilen bilir mahşer yeri gibi oluyor-sıra numarasıyla içeri girdikten sonra-tekrar ediyorum 300-400 kişilerden bahsediyoruz-kayıt bürosuna çağrılmak için, konferans salonunda beklerken, bir ablanın güvenlik görevlisine "daha ne kadar bekleriz" diye sorması, onun da sıra numarasına göre aldıklarını söylemesi, kızın da sinirli bir hareketle " ama benim işim gücüm var, hastalarım beni bekliyor " deyip saatini filan göstermesi. güvenliğin de gayet sakin "buradaki herkesin işi gücü var, iş bulma kurumu değil ki burası" demesi, ablanın o sinirle çıkıp gitmesi. ortamlarda hekim olduğunu vurgulamak da gerçekten çok etkili bir yöntem. evet ablam tek sen hekimsin, tek senin hastan var, hatta tek senin işin var. *
edit: hanımefendinin hekim olduğunu ben uydurmuyorum, cümlenin bir kısmında "e doktorum ben, hastalarım ne olacak "diye güvenliğe sorma bölümü de var. olay; hekim düşmanlığı değil, o kuyruktaki çoğu insanın-bir kısmı öğrenci- hekim, hemşire, mühendis olmaları, çünkü konu zaten "almanca kursu". sorun bunu dile getirme biçimi.
28 favorites - -
bundan 10 yıl kadar önce katılım bankalarının birinde proje yaparken ık tarafından ikram edilen baklavaya feci biçimde üşüşen insanları ilk anlamlandıramamıştım ama ağzı baklavayla dolu iken ellerinde ikişer dilim olacak biçimde yösönö sön dö diyenleri gördükçe işin görgüsüzlük seviyesini yeniden değerlendirmek gerekti. zira davet bir anda zorlamaya ve aptal mısın niye yemiyosun'a döndü. ancak işin çığrından çıkması bu rutinin yaklaşık her gün (farklı ikramlarla) devam ediyor olması ve her gün o iştahla “bedava”ya dalışla birlikte bana aşırı bir görgüsüzlük anısı olarak kaldı.
45 favorites - -
sosyal medya hesaplarına dr. av. vs yazanlar açık ara kazanır bu görgüsüzlüğü, hadi açıklama kısmında yaz da, isim öneki nedir allasen?
26 favorites - -
oğlu mühendis olan bir aile yakınının aileme benim için "keşke mühendis olsaydı ama olsun bir şekilde yolunu bulur umarım, zor ama çok zor bu devirde öyle meslekler" demişti. sonrasında da oğlunun giriş pozisyonu maaşını (ben bursla hayatta kalmaya çalışıyorum o dönem) kuruşuna kadar anlatıp "oğluşum bana saat aldı, size de nasip olur belki" bir gün demişti. bununla da kalmayıp ilerleyen dakikalarda bana dönüp, "bir üniversite daha bitirmen lazım senin işin çok zor" demişti. bu konuşmanın geçtiği dönemde ben doktora yapıyordum bu arada (ikinci üniversite ne alaka?).

oğluşunun cv'sini geçen gün bir arkadaşıma ilettim iş arıyormuş. şansı bol olsun.
21 favorites - -
Next (2) - Last Page (13)