aradım mamafih bulamadım..
alakalı olarak şu var, bakınız lütfen:
(bkz: ssk yasa tasarisi referandumu)
edit: lütfen
(bkz: genel sağlık sigortası)
iki hikaye anlatacağım.
bir:
fransızca dersinde, bir alışveriş merkezinin girişinde poşetinin arandığını söyleyen arkadaş böyle bir muamelenin gururunu incittiğini söylemiştir. bunun üzerine hoca da kendi başına gelen bir başka hikayeyi anlatır. meğerse başka bir alışveriş merkezinin çıkışında, hocanın poşetleri kontrol edilmek istenmiş, hoca da buna içerleyerek "bana hırsız muamelesi yapamazsınız, poşetimin içinde ne olduğunu size göstermek mecburiyetinde değilim" demiştir. buna göre fransa'da hiçbir vatandaşa böyle bir ahlaksızlık yapılamaz. böyle bir ahlaksızlık yapıldığında ise fransız amca tepkisini gösterir. burada böyle bir ahlaksızlık yapılıyorsa (çıkışta hocanın ne aldığı ne almadığı denetleniyorsa) bunun sebebi türkler'in böyle bir muameleye kayıtsız kalmaları, fransızların ise böyle bir muamele karşısında çıngar çıkarmalarıdır. zifir efendi söz alır ve "hocam bunlar cüz'i meseleler, asıl ahlaksızlığı sosyal güvenlik yasa tasarısını, sağlıkta tasarruf tedbirlerini önerenler yapıyor. fransa'da iş güvencesi yasası çıkarılmak istendiğinde paris'i yaktılar! burada ise bu yasa tasarıları, bu tedbirler gündeme geldiğinde kimse gıkını çıkarmadı, beyhude konuşuyorsunuz.." der.
iki:
zifir dersten çıkar, eve dönmek üzere otobüse biner. otobüste, hikaye bu ya, yolculardan birinin sara krizi geçireceği gelir. otobüs bir müddet ilerledikten sonra ankara'nın en işlek mekanında, kızılay'da, güven park'ın hemen önünde durdurulur. zifir otobüsten aşağı inerek "doktor var mı? sağlıkçı var mı?" diye bağırmaya başlar. neyse ki bir hanımefendi imdata koşar. 112 acil servis aranır. önce telefon çalar çalar cevap veren bulunmaz. sonra zifir kızılay'da, karşı istikamette usul usul ilerlemekte olan "özel bir şirkete ait" bir ambülans görür. ona yetişmeye çalışırken, kızılay'da, elini kolunu savura savura araçları durdurup karşıya geçmeye ve "özel bir şirkete ait" ambülansın ve insanlar doğal haklarını talep ederken ortamda binlercesi bulunan fakat işe yaramaları (bir vatandaş ciddi, hayati, ölümcül bir kriz geçirdiğinde mesela) gerektiğinde nedense teveccüh göstermekten imtina eden polislerin dikkatini çekmeye çalışır. zifir bu arada karşıdan karşıya geçmeye ve bu insanların dikkatini çekmeye çalışırken telaştan düşer, yüzü gözü orta refüjdeki pis suya bulanacaktır az daha, fakat toparlanır, ambülans uzaklaştığı için karşıdaki polislere "durumu kritik bir hastamız var! ambülansı yakalayalım" diye bağırmaya başlar. karşı taraftaki polisler nedense hiç telaş etmezler. çok ilginçtir, zifir'in seslendiği polis kollarını göğsünde bağlamış, muhtemelen "acaba bu adam bize ne anlatmaya çalışıyor?" diye sakin sakin düşünerek zifir'in canhıraş bir şekilde karşıdan karşıya geçmesini seyreylemeye koyulmuştur. zifir nefes nefese, "şu otobüs'te bir hasta var, şu ambülansı durdurun, adamın hastaneye gitmesi gerekiyor" der. polisler, "ha? ne?" derken, biliyorsunuz ki polis abilerin eyleme geçmesi için ancak en az iki yüz kişinin "toplanmış" olması gerekir, polislerin ciddiyetsizliğini fark eden zifir kırmızı ışığın yanma süresini gözden geçirir, henüz on iki saniyesi daha vardır, ambülans elli metre ötededir, ambülansa yetişmek üzere ana yolda koşmaya başlamasına rağmen ambülansa yetişemez, ambülans sağa döner ve zifir içinde kriz geçiren yaşlı adamın bulunduğu otobüse geri dönmeye karar verir. 112'yi bir daha arar, adam kriz geçireli yaklaşık on beş dakika olmuştur, henüz bilinci yerine gelmemiştir, bu sefer telefona bir hanımefendi çıkar, zifir durum izah eder, hanımefendi ihbarın alındığını, ambülansın yola çıkmak üzere olduğunu bildirir. zifir otobüse geri dönüp sağlıkçı hanımefendiye ambülans geliyormuş der. bu arada kriz geçiren adamın boynunda asılı ilaç şeysini görür. nedir bu ilaç şeysi?
şimdi efendim, misal bir ağrı kesici aldınız. nedir? paketi açtınız, iki adet, yada belki daha fazla, ben sağlıkçı değilim, böyle şeylerin adını bilmiyorum, hani hapların sırayla dizildiği şeyler var ya.. hani ilacı almak istediğinizde bir tanesini böyle "pıt" diye alırsınız böyle şeylerden. ilacı aldığınızda, geride o küçük yuvarlaklı şeylerin içinde diğer ilaçlar bulunur. nedir yahu bu ilaç şeysinin adı? neyse. işte bu adamın boynunda kolye gibi bu ilaç şeylerinden asılı. küçük bir krokodille tutturmuş bu ilaç şeysini. fakat yazık ki bu ilaç şeysinde hiç ilaç kalmamış. sadece o yuvarlaklar var, boş, daha evvel o küçük hapları ihtiva eden. adamcağız bunu gömleğinin içine sokmuş. sağlıkçı hanım boyna asılı bu şeyin ne olduğuna bakmak için açığa çıkarınca gördük bu ilaç şeysinin boş olduğunu.. (edit: bozkırkurdu uyardı: o ilaç şeysinine "blister" diyorlarmış)
işte, efendim, bu "sağlıkta tasarruf tedbirleri" var ya. işte, bunlar, o kriz geçiren adamın boynunda asılı o boş blisterdir. tasarruftur. amına koyayımdır.