lat. ilk/temel madde.
simyacılıkta, evrenin (henüz işlenmemiş) temel maddesi.
paracelsus, varlıkların hepsinin ortak bir temeli olduğunu ileri sürdü; bu temel, daha önce ileri sürülen
dört elementin yanı sıra, onun
materia prima (ilk maddeler) adını verdiği
tuz,
kükürt ve
cıvadan oluşuyordu.
"gezegen olarak
merkür güneşe en yakındır; bu yüzden de altınla en üst seviyede ilişkilidir. ancak
cıva olarak
altını çözer ve güneş gibi olan parlaklığını söndürür. ortaçağ boyunca doğa filozofları için karmaşık spekülasyonların konusu olmuştur: bazen ilgili ve yardımcı bir ruh, bir (paredes), (tam olarak "yardımcı, yol arkadaşı") ya da bir
familiaris'tir
*; bazen
servus ya da
cervus fugitivus, (mülteci köle ya da geyik),
simyacıları hayal kırıklığına uğratan ve
şeytanla pek çok ortak özelliği olan
kaypak,
muzip bir
gulyabanidir. örneğin bu özelliklerin en önemlileri
ejderha,
aslan,
kartal ve
kuzgundur.
simyadaki tanrı hiyerarşisinde
mercurius, prima
materia olarak en altta,
lapis philosophorum olarak en üstte bulunur."
carl gustav jung -
rüyalar["
şekilsiz yaşam formu" hemen simya ile ilgili "
kaos", yaradılıştan beri yaşamın ilahi tohumlarını içeren
massa ya da materia informis
* ya da confusa fikirlerini anımsatıyor.
midraşik bir görüşe göre
adem de benzer şekilde yaratılmıştır: ilk saatte tanrı
toz toplamış, ikincisinde bu tozdan şekilsiz bir form yaratmış, üçüncüsünde kolları oluşturmuş vb.]
carl gustav jung -
rüyalar"simyada
yumurta, usta tarafından kavranan
kaosu, tutsak-dünya ruhunu içeren
prima materia'yı sembolize eder. yuvarlak pişirme kabıyla sembolize edilen yumurtanın içinden,
kartal ya da
physis'in kollarında
tutsak kalan
anthropos'la özdeş
zümrüdüanka, yani
azat edilmiş ruh çıkacaktır."
carl gustav jung -
rüyalar(ilk giri tarihi: 18.9.2018)
(bkz:
materia prima)
prima materia (ilk madde), simyada her şeyin başlangıcı olarak kabul edilen, saf ve ham bir maddeyi temsil eder. simyacılar, bu ilkel maddeyi dönüştürerek altın veya felsefe taşına ulaşmayı hedeflerler. psikolojik açıdan ise jung, prima materia'yı insanın bilinçdışındaki kaotik, ham ve işlenmemiş unsurları temsil eden bir kavram olarak görür.
jung’un perspektifinden prima materia
jung’un analitik psikolojisine göre prima materia, kişinin bilinçdışındaki ilkel, henüz şekillenmemiş psişik içeriklerdir. bu içerikler, bireyin potansiyel olarak taşıdığı yaratıcı, iyileştirici veya dönüştürücü güçleri barındırır. ancak bu güçler, önce bilinç tarafından fark edilmeli, kabul edilmeli ve dönüştürülmelidir. jung'un kuramında individuation (bireyleşme) süreci, kişinin bu ilkel bilinçdışı unsurları fark etmesi ve bunları bütünleştirmesiyle gerçekleşir.
prima materia'nın özellikleri
kaotik ve şekilsiz: prima materia, başlangıçta kaos halindedir. jung’un dilinde bu, bilinçdışının işlenmemiş, ilkel içerikleriyle bağlantılıdır. bilinçdışı, bilinçli zihnin erişemediği, karanlık ve anlaşılmaz unsurlar barındırır.
bütün dönüşümün başlangıcı: simyada prima materia, tüm dönüşüm sürecinin başlangıç noktasıdır. jung’a göre de psişik dönüşüm ve bireyleşme, kişinin bilinçdışındaki bu ham materyalle yüzleşmesiyle başlar. yani kişi, kendi gölgelerini, bastırdığı duyguları ve henüz bilinçli olarak farkına varmadığı içsel unsurları kabul ederek psikolojik büyümeye ilk adımı atar.
simyada dönüşüm ve psikolojik gelişim: simyacıların prima materia'yı saflaştırarak altına dönüştürme süreci, jung’a göre bireyin kendi karanlık yönlerini, gölge arketipini ve bilinçdışı güçlerini kabul edip bunları dönüştürmesiyle paralellik taşır. birey, bilinçdışı unsurlarıyla bilinçli bir şekilde çalışmaya başladığında, kendisi de bir "dönüşüm" sürecine girer. bu, bireyin bütün ve uyumlu bir kişilik geliştirmesi anlamına gelir.
jung’un prima materia'yı psişik dönüşümle bağdaştırması
jung’a göre prima materia, potansiyel olarak her türlü dönüşümü içinde barındıran bir madde gibi düşünülmelidir. psikolojik anlamda bu, bireyin tüm potansiyelinin bilinçdışında saklı olduğuna işaret eder. ancak bu potansiyel, karanlık ve kaotik bir başlangıç noktasından gelir ve kişinin içsel yolculuğunda işlenip dönüştürülmesi gerekir. bu süreç, bireyleşmenin merkezinde yer alır.
gölge arketipi ile bağlantı: prima materia, özellikle jung’un "gölge" kavramıyla ilişkilendirilebilir. gölge, kişinin bilinçdışındaki bastırılmış ve genellikle karanlık yanlarını temsil eder. tıpkı simyadaki prima materia gibi, gölge de bilinçli bir şekilde işlenmediği sürece kaotik ve potansiyel olarak tehlikeli olabilir. ancak gölgenin kabulü ve entegrasyonu, bireyin ruhsal büyümesinin temel adımıdır.
nigredo süreci ile bağlantı: prima materia, aynı zamanda simyadaki nigredo aşamasıyla ilişkilidir. nigredo, ruhun karanlık ve parçalanmış bir evresidir. jung’a göre bu, kişinin bilinçdışıyla yüzleşme sürecine işaret eder. kişi, prima materia’yı dönüştürmeye çalışırken, önce karanlık yönleriyle, yani gölgeleriyle karşı karşıya gelir. bu, ruhsal dönüşümün başlangıcıdır.
sonuç
jung’un kuramında prima materia, bireyin bilinçdışında saklı olan potansiyel ve ham psişik içerikleri simgeler. bu ham materyal, kaotik ve şekilsiz bir başlangıç noktasında olup, bireyin psişik dönüşüm sürecinde işlenip bilinçli hale getirilmelidir. jung, bu dönüşüm sürecini bireyleşme yoluyla açıklarken, prima materia'yı bilinçdışındaki gölge, bastırılmış duygular ve içsel karanlıkla yüzleşme aşaması olarak görür. sonuçta, prima materia’nın işlenmesi, bireyin kendini gerçekleştirmesi ve daha bütünleşmiş bir kişilik geliştirmesiyle sonuçlanır.