özellikle sıra tabanlı dövüş sisteminin gelmesiyle daha da zevk alarak oynayarak bitirdiğim oyundur kendisi. tüm dlcleri ile beraber toplam 100 saatte bitirdim kendisini.
ilk oyunu 5 yıl önce bitirmiştim ve sade dosyam olmadığı için birebir hatırladığım aumaua monk karakterimi yeniden yaptım ve hatırlayabildipim kadarıyla ilk oyundaki kararlarımı empoze ettim. eder ve aloth u görünce eski dostlarımı görmüşüm gibi oldum, ne yalan söyleyeyim çok özlemişim hırboları. ederin olur olmadık yerde sululuk yapmalarını, aloth ın mütemadiyen devam eden anksiyete krizlerini vs hep özlemişim.
hikaye de yeni karakterler de tam obsidian’dan beklediğim gibi şükela. özellikle arayüzdeki hayat kalitesini arttıran detaylar, dün ilk oyuna geri dönmemle daha bariz gösterdi kendisini. denizcilik ve gemi sahibi olmak eğlenceli geldi. özellikle geminiz sadece bir transport aracı değil, tayfasıyla başınıza gelenler ile, savaşlarıyla, geliştirmelerle baya canlı canlı geliyor.
yeni karakterler ise biraz şanssız. çünkü aloth ve eder varken başka karakterlere çok bakmıyorsunuz. konstanten, ydwin, fassina, reke (bu adam random encounter ile katılıyor size çok güzel) gibi karakterler var ama hiç birine bakamadım işte. ben ekibimi xoti, maia, eder, aloth şeklinde kurdum. ben zaten melee olduğum için bir hunter eksiğim vardı. maia da ilaç gibi geldi.
---
spoiler ---
hikaye ise klasik bir rpg mantığı olan, dünyayı kurtarmak yerine, sonunda çok büyük ihtimalle yenileceğini bilip, yine de bir yararım olur mu diye uğraşan karakterlerin hikayesi.
çünkü bir tanrıyı kovalıyor ve durdurmaya çalışıyorsunuz. dövüşme gibi bir şansınız yok. kratos değilsiniz sonuçta ahshs.
misal oyun boyunca , dlc içerisinde bile; atar yaptığınız tanrılar kes lan diyip öldürebiliyor sizi. rymgrand a iki kez öldüm bu yüzden, eothas a da gel buraya pezevenk dedim, der demez buharlaştım vs yani. öyle dünyayı kurtardık vuhu en büyük biziz diye bir şey yok.
neyse uzun uzun hikayeden bahsetmeyeceğim fakat benim en uyuz olduğum karakter maia oldu. her kararımda öf pöf aman. abi kendi komutanı kendisine saldırıyor, son taraf seçme esnasında; onu benden bilip siktir olup gidiyor. ya bacım gerizekalı mısın sen? yanında yaptım her şeyi o an mı aklına geldi bu rautaiyi siklemiyor diye. valla oyun sonuna doğru kafayı yedirtti bana ya. hayır bir de galawain yayını aldı gitti , sonradan yarattığım hunter a bok kaldı bildiğin. neyse bir kez daha oymayacağım o zaman gösteririm sana.
---
spoiler ---
spoilerdan çıkalım. bir de keşfettiğiniz adalara isim koyma işi hoşuma gitti baya. aslında bir etkisi yok oynanışa. gidip zaa xd bile koyabilirsiniz isim olarak ve kimse de gelip kardeş dalga mı geçiyorsun demez. ama oyunun içinde hissetme duygusunu körüklüyor ve sırf ben bu yüzden o adaların içinde şahit olduğum şeylerden türettim isimleri. misal içerisinde darağacı olan bir ada keşfettim ve adını “tears of hanged man” koydum ya da wael in dlcsinin geçtiği adaya da “the unseen island” ismini verdim. oynanış açısından hiç bir şey değiştirmedi ama bende bir hoşnutluk yarattı.
oyunda gemi savaşları , geminiz ne kadar güçlü olsa da dikkatli oynamazsanız zorlaşıyor. demiştim ya gemi sadece ulaşım aracı değil diye, gemi içerisindeki topların menzili doldurma süreleri, seçtiğiniz yelkenlerin savaş esnasında canı ve hıza etkileri vs hep değişken olduğu için; elimizdekine göre oynamanız gerekiyor. misal vailian hullbreaker toplarıyla (kısa menzillim toplardır) donattığınız bir gemi ile iken, düşmeni 500 metrede tutarak kazanamazsınız, batırıverirler sizi.
böyle baktıkça detay üzerine detay var oyunda. özellikle yetenek kullanımı bakımından bu oyun daha ilerde ilk oyuna göre. çünkü neredeyse her an survival, arkana vs gibi skill checklerin olduğu anlar oluyor. o yüzden hibrit bir parti kırmakta fayda oluyor. çünkü herkes bir işin elinden tutuyor böylelikle.
resting muhabbeti daha basitleştirilmiş ama bence gerek yoktu. kamp malzemeleri kaldırılmış ve rest esnasında yiyecekleri besini ayarlama gelmiş. normalde ilk oyunda savaş veya keşif esnasında quickslot a koyup oradan yediriyordunuz. şimdi ise rest esnasında yiyorlar. quickslot a koymayı denemedim açıkçası öyle yiyor olabilirler hala. bu sebeple rest sıklığınız baya bir artmış durumda. 4 yaralanma (4. de mevta) hakknız olduğu için kimseyi öldürmeden ilerlemek daha olası oluyor bu rest sıklığı ile. tabi bunu dedikten sonra hemen bir not düşeyim, o allah’ın cezası sigil of pain denen totemlere dikkat edin, çoğu hasar tipinie immünler ve yaralanma bırakacak şekilde alana debuff atıyorlar. benim karakterlerim dövüşten çok bunlara ölmüştür ve hep reload etmişimdir yani.
baya bir yazmışım ha. dediğim gibi oyun detay dolu ve kendini oynatıyor. gönül isterdi ki biraz daha uzun olsun ama işte… neyse ilk oyuna yeni karakterle yeniden başladım. o karakteri ve kararlarını taşıyıp 2. oyunu tekrar oynayacağım. oynayın, oynattırın efendim.