pillars of eternity 2 deadfire

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

rpg türünü sevmeyen bir oyuncu olarak kanaatim olmamış otur sıfır! bombok bir oyun zamanınıza yazık
0 favorites - -
özellikle sıra tabanlı dövüş sisteminin gelmesiyle daha da zevk alarak oynayarak bitirdiğim oyundur kendisi. tüm dlcleri ile beraber toplam 100 saatte bitirdim kendisini.

ilk oyunu 5 yıl önce bitirmiştim ve sade dosyam olmadığı için birebir hatırladığım aumaua monk karakterimi yeniden yaptım ve hatırlayabildipim kadarıyla ilk oyundaki kararlarımı empoze ettim. eder ve aloth u görünce eski dostlarımı görmüşüm gibi oldum, ne yalan söyleyeyim çok özlemişim hırboları. ederin olur olmadık yerde sululuk yapmalarını, aloth ın mütemadiyen devam eden anksiyete krizlerini vs hep özlemişim.

hikaye de yeni karakterler de tam obsidian’dan beklediğim gibi şükela. özellikle arayüzdeki hayat kalitesini arttıran detaylar, dün ilk oyuna geri dönmemle daha bariz gösterdi kendisini. denizcilik ve gemi sahibi olmak eğlenceli geldi. özellikle geminiz sadece bir transport aracı değil, tayfasıyla başınıza gelenler ile, savaşlarıyla, geliştirmelerle baya canlı canlı geliyor.

yeni karakterler ise biraz şanssız. çünkü aloth ve eder varken başka karakterlere çok bakmıyorsunuz. konstanten, ydwin, fassina, reke (bu adam random encounter ile katılıyor size çok güzel) gibi karakterler var ama hiç birine bakamadım işte. ben ekibimi xoti, maia, eder, aloth şeklinde kurdum. ben zaten melee olduğum için bir hunter eksiğim vardı. maia da ilaç gibi geldi.

--- spoiler ---

hikaye ise klasik bir rpg mantığı olan, dünyayı kurtarmak yerine, sonunda çok büyük ihtimalle yenileceğini bilip, yine de bir yararım olur mu diye uğraşan karakterlerin hikayesi.
çünkü bir tanrıyı kovalıyor ve durdurmaya çalışıyorsunuz. dövüşme gibi bir şansınız yok. kratos değilsiniz sonuçta ahshs.

misal oyun boyunca , dlc içerisinde bile; atar yaptığınız tanrılar kes lan diyip öldürebiliyor sizi. rymgrand a iki kez öldüm bu yüzden, eothas a da gel buraya pezevenk dedim, der demez buharlaştım vs yani. öyle dünyayı kurtardık vuhu en büyük biziz diye bir şey yok.

neyse uzun uzun hikayeden bahsetmeyeceğim fakat benim en uyuz olduğum karakter maia oldu. her kararımda öf pöf aman. abi kendi komutanı kendisine saldırıyor, son taraf seçme esnasında; onu benden bilip siktir olup gidiyor. ya bacım gerizekalı mısın sen? yanında yaptım her şeyi o an mı aklına geldi bu rautaiyi siklemiyor diye. valla oyun sonuna doğru kafayı yedirtti bana ya. hayır bir de galawain yayını aldı gitti , sonradan yarattığım hunter a bok kaldı bildiğin. neyse bir kez daha oymayacağım o zaman gösteririm sana.

--- spoiler ---

spoilerdan çıkalım. bir de keşfettiğiniz adalara isim koyma işi hoşuma gitti baya. aslında bir etkisi yok oynanışa. gidip zaa xd bile koyabilirsiniz isim olarak ve kimse de gelip kardeş dalga mı geçiyorsun demez. ama oyunun içinde hissetme duygusunu körüklüyor ve sırf ben bu yüzden o adaların içinde şahit olduğum şeylerden türettim isimleri. misal içerisinde darağacı olan bir ada keşfettim ve adını “tears of hanged man” koydum ya da wael in dlcsinin geçtiği adaya da “the unseen island” ismini verdim. oynanış açısından hiç bir şey değiştirmedi ama bende bir hoşnutluk yarattı.

oyunda gemi savaşları , geminiz ne kadar güçlü olsa da dikkatli oynamazsanız zorlaşıyor. demiştim ya gemi sadece ulaşım aracı değil diye, gemi içerisindeki topların menzili doldurma süreleri, seçtiğiniz yelkenlerin savaş esnasında canı ve hıza etkileri vs hep değişken olduğu için; elimizdekine göre oynamanız gerekiyor. misal vailian hullbreaker toplarıyla (kısa menzillim toplardır) donattığınız bir gemi ile iken, düşmeni 500 metrede tutarak kazanamazsınız, batırıverirler sizi.

böyle baktıkça detay üzerine detay var oyunda. özellikle yetenek kullanımı bakımından bu oyun daha ilerde ilk oyuna göre. çünkü neredeyse her an survival, arkana vs gibi skill checklerin olduğu anlar oluyor. o yüzden hibrit bir parti kırmakta fayda oluyor. çünkü herkes bir işin elinden tutuyor böylelikle.

resting muhabbeti daha basitleştirilmiş ama bence gerek yoktu. kamp malzemeleri kaldırılmış ve rest esnasında yiyecekleri besini ayarlama gelmiş. normalde ilk oyunda savaş veya keşif esnasında quickslot a koyup oradan yediriyordunuz. şimdi ise rest esnasında yiyorlar. quickslot a koymayı denemedim açıkçası öyle yiyor olabilirler hala. bu sebeple rest sıklığınız baya bir artmış durumda. 4 yaralanma (4. de mevta) hakknız olduğu için kimseyi öldürmeden ilerlemek daha olası oluyor bu rest sıklığı ile. tabi bunu dedikten sonra hemen bir not düşeyim, o allah’ın cezası sigil of pain denen totemlere dikkat edin, çoğu hasar tipinie immünler ve yaralanma bırakacak şekilde alana debuff atıyorlar. benim karakterlerim dövüşten çok bunlara ölmüştür ve hep reload etmişimdir yani.

baya bir yazmışım ha. dediğim gibi oyun detay dolu ve kendini oynatıyor. gönül isterdi ki biraz daha uzun olsun ama işte… neyse ilk oyuna yeni karakterle yeniden başladım. o karakteri ve kararlarını taşıyıp 2. oyunu tekrar oynayacağım. oynayın, oynattırın efendim.
5 favorites - -
unity bazlı her oyunda olduğu gibi, intel işlemci kullanıyorsanız hyperthreading özelliğini kapatmanızı tavsiye ettiğim oyundur.

sebebi de oyunun (unity'den dolayı) sanal vs gerçek core'ları düzgün ayırt edemeden kullandığından, bölünmüş core'a 2 core'luk iş yükü yükleyebiliyor. bu da ilk core'un normalde ht kapalıyken daha az çalışacakken fazla çalışmasına sebep olabiliyor.

ht kapalıyken performansınız ikiye katlanıyor, bunda unity oyun motorunun her thread'e bir worker atayıp, bunları prioritize etmemesinden dolayı oluşan bir açlık olduğunu görmüş bazı elemanlar arka planda.

bu yuzden manyak gibi core'ları sınırlayan (cpu core spoofing) .dll 'ler falan yazmışlar. oyunun performansından memnun olmayan arkadaşların bakmasını tavsiye ederim. adamın biri 4 core 2 core'a indirip, yine performans artışı elde etmiş.

bunun dışında bu fixi kullanarak gsync'i aktif etmek de mümkün.
4 favorites - -
obsidian yine yapmış dedirten crpg'dir.

-adamlar klasik dnd kurallarını yumuşatıp casual oyuncunun oynayabileceği hale getirmiş. pathfinder veya baldurs gate gibi 2d6 1d20 gibi zarlar göstermiyor oyun size. armor olayı da çok basit hale gelmiş. deflection, will gibi basit 4 çeşit saving throw yapılabilecek stat koymuşlar. ha bu basitleştirmeler klasik dnd severler için biraz fazla basitleştirme sayılabilir. oturup incik cincik build yapmıyorsunuz oyunda. 20 level zaten level cap oyunun yarısını geçince max levelsınız.
-grafik kalitesi zamanında çıkan divinity ve pathfinder kingmaker'ın altında ama göz yormaması ve basitliği beni aldı açıkçası. 3 boyutlu bir sağa sola çevirme yapamıyorsunuz harita ama sahnelerin ve özellikle bazı yerlerdeki arka planların çok hoş gözüktüğünü söyleyebilirim.
-hikaye ve karakterler oyunun parladığı kısım bence. hatta obsidian bu işe gereğinden fazla özenip oyun mekaniklerini çok basit bırakmış.
-ilk oyundaki bitmeyen duvar gibi konuşma yazıları yok. her şey kısa ve sade anlatılıyor. divinity'den örneğini almış obsidian entertainment.
-oyun full seslendirilmiş ki bunu günümüzün en baba crpgleri zor yapıyor. bu çok büyük bir artı bence.
-oyun iyi derecede ingilizce istiyor.

genel olarak başarılı olmuş bir yapım diyebilirim. türü sevenler mutlaka bakacaktır zaten. türe aşina olmayanlara ağır gelebilir.
3 favorites - -
(bkz: baldurs gate 3) oynadıktan sonra crpglerden beklentim biraz arşa çıktığı için (pek adil değil biliyorum) beni sarmadı.

yalnız beni sarmayan kısımları bence daha kolay halledebilecekleri kısımlar, yani bütçe ile çok da ilgili değil sanki.

-companionlar hiç ilgi çekici değil, 10 saat oynadım isimleri bile akılda kalmıyor.
-gemi savaşı olayı dünyanın en gereksiz işi olmuş, bunu saatlerce yapacağımı düşünmek bile yoruyor.
-lootlar çok incik boncuk ve sürekli aynı itemler düşüyor. bu genel olarak crpglerin ortak sorunu aslında.
-combat bg3'den sonra hiç ilgimi çekmedi. rtwp aslında hızlı ilerlemek için iyi olur diyorsun ama ortalık çarşamba pazarına dönüyor. oyunda turn based seçeneği de var ama buna göre dizayn edilmediği için o da çok çiğ kalmış. kağıt keser gibi sağa sola vuruyorlar. büyüler dahil hiç bir skill etkileyici gelmedi ve gerçekten keyif almadan geçiyorum savaşları.

bunlar 15-20 saatlik bir serüven için çok canımı sıkmazdı ama ortalama 50 saat oynayacağım bir oyun için mümkün değil yapamam o yüzden bıraktım.

hiç mi güzel yanı yok derseniz de tabi ki var;

-grafikler, sanat tasarımı, çevre dizaynı çok ilgi çekici, zaten ilk başta oyunu almamda da birinci sebepti.
-diyaloglar biraz corny ama fena değil, seslendirmeler de öyle.
-müzikler ortama çok uygun.
-haritada şehirler de ilgi uyandırıyor, çok fazla keşfedecek yer var ve yan hikayeler de ilgi çekici.

gerçekten sevmek istedim çünkü tema çok hoşuma gitmişti ama keyif alabilmek için bu kadar uğraşmak oyun oynamanın felsefesine karşı. dos2 deneyeceğim.
0 favorites - -
yukarıdaki arkadaşa katılıyorum ilk oyundaki companionları beğenmiyordum bunlar onlardan daha da sıkıcı.kamanın bacısı tilt ötesi bir kaşık suda boğmalık her şeye muhalefet. böyle sevimsizin abisi nasıl komedyen ozan çıkar *

ikincisi oyunda kısıtlama var. oyunun başında beratha atarlandım jenerik ekranı çıkıp oyun bitti. 10 dk lık kısmı tekrardan yaptım.

onun dışında factionlar ilgi çekici. korsanların liderini kimi getirsem diye çok düşündüm. kendilerini yeni jenerasyon olarak adlandıranlar zevk olsun diye yağma yapıp gemileri batırıyor eskiler ise köle tüccarlığı yapıyor.

buz dlcsi güzel hatta ilk oyundaki waldein olayını detaylıca gösteriyor.

diğer dlc ise iğrenç yaratığın midesinde geçiyor. keşke yapmasaydım dedirtti.

onun dışında oyunda çok fazla epic item var. quest yapa yapa hepsini almak imkansız olduğu için para hilesi yapıp hepsini aldım. önceki oyunda çok az epic güçlü item vardı.

spoiler

önceki oyunda elric ile hiç muhatap olmadığım için ikinci oyunda da ne ismi nede cismi önüme çıktı :))))
0 favorites - -
ilk oyunun sonlarında bir denge problemi vardı, fakat bence bu oyun başından itibaren bir dengesiz gidiyor:
- eder, yine vuramıyor ve anca milleti süründürüyor, tamam buna alışığız da, gelen geçen sırma saçlı eder'ime critical çakıp duruyor.
- xoti'nin tırbanlı ability's tek vuruşta olmasa bile iki turn'de düşük seviyelerde önünüze çıkabilecek neredeyse her boss'u indiriyor, fakat o tırpanla normal vuruşu yok, sürekli miss veya 1-2hp vuruyor. crossbow verdim onu da yapamıyor. (proficiency'leri var merak etmeyin)
- fort deadlight'ta soğudum oyundan. birden çok yoldan kaledeki görevleri bitirebiliyorsunuz, ama ilerleyişleri ve sonları ayarlayamamışlar. uzun uzun yazmayacağım, şöyle bir şey bile var: korsan kaptanının gemisini kaçırmalarına yardımcı olduktan sonra rıhtıma giderseniz, gemi yerinde olmuyor ama imleci geminin olduğu yere götürünce gemi oradaymış gibi bilgi çıkıyor. bunu bile düzeltmemişler.

ha normalin bir üstü zorlukta oynuyorum, bir oynayışımda alarmı durduramadım ve daha sonra da hızımı alamayıp fort deadlight'ın tamamının ağzına sıçtım, taktik yapıp herkesi öldürdüm, ki bunların biri de sidekick'miş meğer anasını satayım, karşıma çıkan düşmanların bazılarının isimleri olunca dedim herhalde insan gibi oynarsak bunlarla bir etkileşim olabilir, ama oyunda hiç dur falan yok.

bir de yukarıda yazılan gemi savaşı falan bunlar tamamen beyin mıncıklayıcı şeyler. sea of thieves sonrası ortaya çıkan korsan temalı oyunların bunlara yansıması. şimdiye kadar doğru düzgün bir korsanlık oyunu da çıkmadı o da ayrı konu. ilk oyunda da kaleye saldırıyorlardı, fakat kaleyi güçlendirince olay pasif gelir, pasif savunma moduna dönüyordu ve kaleye gitmenize bile gerek kalmıyordu. şimdi sürekli gemide bunlarla uğraşmak zorunda kalıyorsunuz.

oyun moturu da unity ve yani izometrik oyunda bile ekran kartını (3060ti) bg3 ultra grafiklerinden daha fazla yoruyor. yani abi şu unity'den oyun yapan büyük isimlere zerre saygım yok. bir de oyunu 2-3 saat oyunadıktan sonra frame skip etmeye başladı, mutlaka kapatıp açmak gerekiyor.
0 favorites - -