gıda sektörünün içinden biri olarak hakkında yazılanlara ekleme yapmak istediğim yağ türü.
özellikle fmcg atıştırmalık ürünlerde yalnızca türk ürünlerinde değil dünyanın her yerindeki ürünlerde yaygın olarak kullanılmaktadır. çünkü bu yağın muadili ayçiçeği yağı değil soya ve hindistan cevizi yağı'dır. hindistan cevizi yağını atıştırmalıkta kullanmak, altın madenini alıp gazoz açacağı yapmaya benzer. alan bulunur elbet ama biraz fantezi bir ürün olur. soya yağı 'nı geçiyorum, gdo'suz soya'nın fiyatı hindistan cevizi yağına yakın. gdo'lu soya tüketeceğinize gidin çernobilin duvarlarını yalayın, her gün 30 kere mr çektirin, pil falan yiyin öğle yemeğinde daha iyi.
görece ucuz ve sağlıklı alternatif olarak ayçiçeği yağı var ancak ürün ayçiçek yağı ile üretildiğinde ürünün raf ömrü kısalıyor, bu sorunun üstesinden gelmek için de ürüne daha fazla katkı maddesi eklenmek zorunda kalındığı için bu sefer de katkı maddelerinin insan sağlığı üstündeki uzun vadeli etkileri artıyor.
daha geçtiğimiz hafta yaşadığım bir tecrübemi aktarayım;
ürettiğimiz bir ürün için danimarka'dan bir market zinciri bizimle irtibata geçti. ürettiğimiz ürünün en bilinen versiyonunu ispanyol bir marka üretiyor ve onlar da üretirken palm yağı kullanıyorlar. müşteri bize palm yağı olmayan versiyonunu aynı fiyata üretip üretemeyeceğimizi sordu. argemiz araştırma yaptı, sonuç şu: ürün %10 daha pahalı olur ve raf ömrü 18 aydan 6 aya iner.
zaten böyle handikaplar olmasa avrupa birliği çoktan yasaklamıştı bu yağı. en fazla yapabildikleri rspo sertifikalı palm yağı kullanmaya zorlamak üreticileri. çünkü asyalılar palm yağı işinde para olduğunu görünce ormanları kesip palm ağacı dikmeye başladılar. bu da hem doğal hayatı mahvediyor hem de yağmur ormanları yok ediyor.
peki ne yapılabilir?
öncelikle burada satış noktaları bazında bir değişim şart. yani ben değişimin orada başlaması gerektiğine inanıyorum. bugün debe'ye giren entry'de bahsedilen söz konusu markanın avrupa'da palm yağlı ürün satmadığı ama türkiye'ye palm yağlı ürün sattığı bilgisi bütün gerçeği yansıtmıyor. zincir market kendisi palm-free ürün istemiyorsa kimse kendisi böyle bir yükün altına girmez. böyle bir uygulama varsa muhtemelen bizdeki macrocenter benzeri temiz içerikli ürünler satan bir zincire özel durumdur. zaten avrupalı üreticinin kendisi kullanıyor palm yağını en başta.
bu durumun düzelmesi için marketlerin 18 ay raf ömürlü ürün istemeyi bırakması gerekiyor. ürünün raf ömrünü uzatmak; marketin depolama maliyetlerini düşürüyor, operasyonel yükünü azaltıyor, ıskartaya giden ürün miktarını azaltarak fireyi düşürüp marketin kârını arttırıyor. bir üretici olarak bu kadar uzun ömürlü ürün üretmek en başta bize zarar veriyor; sipariş dönüş hızı yavaşlıyor, müşteri raf ömrü problemi olmadığı için ürünü bizim depomuzda tutmakta bir beis görmüyor ve depo stoklarımız şişiyor, ürün ile ilgili sorumluluk süremiz artıyor. 1 buçuk yıl önce ürettiğimiz üründen birine bir zarar gelirse sorumlusu biz oluyoruz. elektronik ürünün bile garantisinin 2 yıl olduğu yerde gıda maddesine 1 buçuk yıl garanti vermek akıl işi değil.
ne yapılmamalı?
şimdi söyleyeceklerim sebebiyle debe'ye giren entry'deki markayla bir bağım olduğu düşünülmesin, aksine kendilerinin rakibi konumundayız. ancak spesifik olarak palm yağı konusunda aksiyonu üreticiden beklemek, apple'ın türkiye'deki fiyatları için bir şeyler yapmasını istemek gibi bir şey. tüketici bizden şekersiz, gluten-free, hindistan cevizi yağlı, tamamen organik ve hiç bir katkı maddesi içermeyen ürün talep ederse yarın hemen bu ürünü üretebiliriz. ancak siz o ürünü o fiyata alacak mısınız? bu tip butik ürünler üreten firmalar var, ürünlerini kalburüstü semtlerdeki organik dükkanlar ve macrocenter dışında bir yere satamıyorlar. çünkü çok pahalı ve sadece belli bir kesim alabiliyor bu ürünleri.
türk halkının ekonomik durumu iyice anlaşılmadan, tüketim alışkanlıkları dikkatlice analiz edilmeden sadece taleplerde bulunmak biraz hayalperest bir beklenti olur. gidip bim'de şarküteri reyonun önüne geçip kısa bir gözlem yapmanızı tavsiye ederim. bakın bakalım kaç kişi 85 liraya ısıl işlem görmüş piliç sucuk alıyor kaç kişi 500 liraya %100 dana fermente sucuk alıyor. halkımız fakir, en düşük maliyetle karnını doyurmanın peşinde bir çoğu.
"ama benim durumum iyi, ben temiz içerikli ürüne para verecek ekonomik seviyeye eriştim!"
harika, sizin adınıza çok sevindim. gerçekten. o halde macrocenter'a gidip aradığınız ürünleri alabilirsiniz. hatta bizim de orada temiz içerikli ürünlerimiz var. ama size söyleyeyim, toplam satışımızın içindeki payı %0,20 civarında bu ürünlerin. biraz daha alın almışken ki biz de argemizi ürünün fiyatını şişirmeden ve onu sağlığa zararlı hale getirmeden alternatif içerik çalışmaları yapmak için yormak yerine yeni inovatif sağlıklı ürünler geliştirmeye daha çok teşvik edelim.