etliye sütlüye götlüye karışmam. diyette, oruç ve aseksüelim.
yaptığın o olduktan sonra yanlış olsa veya yanlış bilsen de değişmez. haklı yere eleştirilsek, suçlansak ne olur, haksız yere suçlu olsak ne olur? yine bir ömür ve etkinlik süreceğiz.
varken yok olamaz,
yok numarasıyla idare ederiz en çoğu.
önüne bak, önümüze bakalım, bakmalıyız.
günahsa günah, zorluksa zorluk,
gündem, görev,
çözüm her neyse ona devam.
mevlana ve şems hala
dedikodu ve
suçlama konusular. yüzyıllardır önlerine doğru dönüyorlar. benim modelim onlar.
katlanmak, bildiğini şaşmamak ve onu olmak.
onun şimdi çektiğinden daha sert cezalar çileler çekmesini istemem sınır aşımıdır. bu haksızlıktır, adil değildir. bu onun maçı, maçı kolay veya zor olabilir, alabilir veya verebilir. kader meleği miyim, çektirmek ve ilgili takdir bana kalmamış, sadece sinir olabilirim. düşündüğüm sert cezaların kendimle ilintili olanlarını fatura etmemem korkaklıktır. her korkağın sorumsuz, cezalık sayılan kişiden daha sorumlu sayılamayacağı gibi. bu cezalar verilsin, ama risk alan cezalandırıcı ben olmayayım, pışık. konu olan kişi sorumsuzluğunun yaptırımını, sonuçları anbean göze almış alarak, riske atılarak düzenli olarak ödemekte. kuralına uygun kişi olmadı, beğenmediğim üslubu ürkek veya cesur taşıyor işte. herkes kendi önünden yesin, ben de. koruyan ben değilim ki alacaklı olayım. alacaklı hissetmek açık ofsayt, onun iyiliği için olup olmaması fark etmez.
(bkz:
önüne bak)
(bkz:
sen işine bak),
işine bak/@ibisile,
sen kendi işine bak(bkz:
karışma sen),
karışma,
karışmamak,
etliye sütlüye karışmamak