1992'de futbol yazarları kupasında bir güneş gibi parlayan,
kupa maçlarının kazanılmasında en büyük etken olan ufaktan bir çocuktu... çok hızlıydı,
top kontrolü süperdi, agresif
cinin biriydi.
bütün kızlar hasta oldular, vuruldular ona... hatta kızların bütününden bi tanesi gelip "sen
galatasaray'lısın okan'ın adresi sende var mı" diye dünyanın üstünde bi soru bile sormuştu o dönemde bana...
gs'liler acayip sevindi, takımın yarısıydı o küçük cüssesiyle...
sonra
soner tolunguc biçiminde telaffuz edilen bir trabzonspor kamikazesi çocuğun ayağını kırdı... okan'ı tekmeliklerini ters takmakla suçladılar. yani olay şahane hocam, hem rakip ayağını kırıyor hem sen suçlu oluyorsun. futbola küsersin lan, mahmutpaşa'da tezgah açar, bırakırsın bu işleri. neyse, sonra okan unutuldu, "futbol hayatı bitti" falan dediler ama ne yaptı, azmetti, çalıştı döndü... sonra tabii transferler, kızlar, başarılar falan... (normalde sistem budur, göreceğiz).