galatasaray maçında; maç berabere iken her aut atışında abartılı, gülünç hareketler ile "bakın ben vakit öldürüyorum, çünkü çok kurnazım ama zeki değilim" diye bağıran profesyonel futbolcu. var'dan dönen golden ve frikikten yediği golde hatalıoğluhatalı idi. 2 - 1 mağlup iken, rakip sahadaki topu "la atın la topu bağa , vakit geçiyo la" diye höykürmesi ile kurnaz şovunu tamamladı. lunaparklarda bile kalecilik yapamayacak bir şaklabana, üstelik de 29 yaşına gelmiş, eski ,tarihi bir kulübün kalesini emanet etmek futbolumuzun düştüğü seviyeyi göstermesi bakımından vahimdir. profesyonel futbolculara lisans verilmeden önce zeka, ahlak testleri yapılıyor mu sorusunu da gündeme getirmiştir kendisi. ailesine ve arkadaşlarına sabır ve hoşgörü diler, kendisine de profesyonel futbolu daha fazla rezil olmadan bırakıp , halı sahada şov yapmasını öneririm.

sayfalarında nba 2k15 yerin dibine sokulmuş, ea sportsa maşa mı oldu da, nba live 14 övülmüş şeklinde kafa karıştırıcı yorumlar almış oyun dergisi.

10 üzerinden 7+ notunu görünce, 2010'lu yılların "android - ayos"çocukları ne düşünür emin değilim ama; "iyi, aylık harcama listeme girebilecek bir oyun" diye düşünürüm gençler. metacritic notu 80 küsurlarda, hani saçma yorumları duyunca bir an "100'ü zorlayan oyuna 4 - 5 falan mı vermiş ogz" tereddüdü yaşadım. (7 = iyi bir oyun. türü sevmeyenleri bile memnun edebilir) açıklaması da dergide var.

"iey, stin dı geym" yapımı nba live 14için ise, oyungezer şubat 2014 sayısı, 60. sayfaya ulaşabilenler oyuna epeyce bir -kibar tabirle - "giydirildiğini" göreceklerdir. notuna da "5" verilmiş, 7+lık oyundan sadece 2 tık mı geride yani, yuh, iey yağcıları sizi...

nba 2k15: başlık: parkede ve parkta basketbol oynuyoruz
son karar: orta - üst düzey donanım sahipleri için vasatın epey üzerinde, iyi bir basketbol oyunu var artık bilgisayarlarda.(nba 2k serisinin pc versiyonlarının önceki hallerine gönderme - kıyaslama var anladığım kadarıyla)

nba live 14: başlık: yanlış şut tercihi
son karar: nba 2k14 varken, bu oyun eski günlerin hatrına en fazla bir hafta çekilir. (hadi gene ağzımı fazla bozmayayım demek istemiş sanırım)

sonuçta iki basketbol oyunundan biri övülmüş "basket sevenler alsın gönül rahatlığıyla oynasın" , diğeri için "uzak durun, hiç güzel olmamış" yorumu yapılmış.

pes 2015 oynamadığım için yazı hakkında yorum yapamayacağım, nba oyunları içinse yoruma gerek yok zaten daha fazla.

sporcu lisansı iptal edilmeli ve ölmeyeceği kadar su - ekmek günde üç saat uyku koşullarıyla derhal, yeryüzündeki tüm hayvan barınaklarına çalışmaya gönderilmelidir.

not: 3 yıl önce sokağa terk edilmiş, şiddet ve işkence görmüş kocakafalı dostum şanslı'nın hayatını kurtardım ve - veya o köpek bitmek bilmez sevgisi, dostluğuyla, sadakati, samimiyetiyle benim "yavaş ama bilinçli bir intihar"a dönüşmüş hayatımı kurtardı. gücüm - imkanım olsa yedi milyar insanın tümünden kaçıp sadık dostum şanslı'ya sarılıp uyuyacağım, yaprakla temizlenip yağmur suyu ile besleneceğim. o kadar bıktım ki biz "insan"ların öfkesinden, şiddetinden, nefretinden, açgözlülüğünden, ihtirasından, korkaklığından, yalanlarından...
not 2: hüngür hüngür ağlama korkusundan görüntüleri izlemedim baştan, bence bu başlığa - entry'e göz atan arkadaşlar da izlemesinler hiç.

(bkz: plaka da plakaymış ha)

şu şiirden hareketle

(bkz: masa da masaymış ha)

aylardır aynı semtte, ısrar ve inatla birden fazla suçu işleyen siyah spor aracın plakası. aracın ön tarafında plakası yoktur, sahibi olan göbekli, kirli sakallı, 20 yaşlarındaki ince sesli çocuk trafikte mütemadiyen cep telefonu ile konuşmakta, egzozunu bilhassa patlattığı xyz bin liralık oyuncağıyla 100 - 110 desibel cayırtı çıkararak yüzlerce insandan beddua ve küfür yemekte ve "azami sürat 30 km" tabelasının önünden 70 - 80 km süratle geçmekte, yaya kaldırımına ve otobüs duraklarına park etmekte, tek yönlü sokakta ters yöne girip doğru yönde giden araç sürücülerine ince sesiyle bağırmakta sakınca görmemektedir.

işbu entry'yi okuyanlar "cumhurbaşkanı'nın oğlu olsa bu kadar suçu işlemeye cesaret edemez abartma" tepkisi verecektir muhtemelen. istanbul'umuzun en yeşil semtlerinin emniyet şubelerine telefon açıp (ya da bizzat uğrayıp) sorun isterseniz, kendisi hiçbir ceza - soruşturmaya maruz kalmamıştır 2011 - 12 yıllarında.

rakiplerinden hiçbir konuda geride olmayan oyundur. takım oyunu, yardımlaşma ve taktiğe dayalıdır; yeni başlayanların nişan alma, (alırken de sağa sola kayma) refleks vb.den ziyade "sabır"a ihtiyacı vardır. 40. leveldan sonra 70. level (artı 1000 küsur saat oynamış) bir çocuğa karşı başa baş mücadele etme şansı ancak, kısmen olmaktadır. en önemli konu, lag yoktur bu oyunda. amerika ve ülkemizde yüzbinlerce fanboya sahip iksbaks trisikstinde mag'in karşılığı, alternatifi yoktur. tankı, uçağı kaparım, kapmak için teamkill bile yaparım, spawn point kamplarım zihniyetindeki puştlara yer olmayan oyundur ayrıca.

olumsuz özellikleri ise; move kontrol aletinin ayar zorluğu, 15.49 tl.a satılan escalation haritalarında saatlerce oyuncu beklemek, headsetten "fucking" demeden üç (3) kelime konuşamayan beyinsiz amerikan ergenleri. (dün gece "ua" klan etiketli 20'lik bir amerikan piçi mikrofonda geğirdi, oyunun ortasında "fuckiiinnng shiiitt" diye bağıra bağıra öküz gibi geğirdi, evet.) yeni harita ve silahlar eklenir, headsetten konuşmayı bilmeyen dallamalar ban'lanır bir de escalation oynamak için saatlerce rakip beklemeye çözüm bulunursa "oynamaya değer" özelliğini sürdürür. imza: chief noyan level 51 - seryi volk executive response (kill death ratio'yu değil mag'i sveriz.)

bonservis bedeli 7.5 milyon euro, kendisine maç başına ödenecek garanti ücret 50 bin, spor toto ligi şampiyonluğu primi 1 milyon euro'dur. teknik özellikleri: on metre uzaktaki boş adama yerden isabetli pas atabilmekte, maç başına girdiği yirmi ikili mücadeleden onunu kazanmakta, bazı arnavut ciğeri ön liberolar gibi arkadan, akılsızca kayarak hamle yapmamaktadır. taç atışında ofsayt olmadığını bilmekte ve takım taç atarken mustafa sarp zekası gibi geriye doğru değil ileri koşmaktadır. kalecinin aval aval bakarak izlediği, kale çizgisini geçmekte olan topu elle kurtarması dışında kart görmez. mağlubiyetten sonra evinde kuzenleriyle parti yapmaz, magazin sayfalarına çıkmaz, karı kıza sinema kapatmaz, antrenmana koşarak gidip gelir, kirası yüzbin euroyu bulan villa talep etmez. sıcak soğuk yağmur kar çamur demez, kadıköy karpatyköy bakırköy dinlemez her stadyumda görevini yapar. maç sonrası formasını yıkamak saatler sürer, formayı büküp sıkınca iki kilo ter çıkar zira. top ayağına gelince korkudan zangır zangır titremez, ya kanatlara pas verir ya dribblingle ileri taşır. rakibi ittikten sonra hakeme şabalak gibi bakarak itiraz etmez. satranç kurallarını öğrenebilecek bir zekası vardır. takımdan ayrı günde bir saat özel antrenman yapar. izin günü aktif dinlenme, tenis oynayarak geçer. derbide 1 - 0 galipken topu delik götüyle değil beyniyle kontrol eder. sakatlanmaz, eğer bacağına aşırı sert bir darbe alırsa da üç hafta iki ay her neyse makul sürede iyileşir. takımın işçisi, neferi, görev adamıdır; kimseyle aşırı bir samimiyet veya soğukluk kurmaz, taraftara kendini sevdirir.

ve şimdi, heyecan ve gururla açıklıyorum; norveç vatandaşıdır bu "mükemmel değil tabii ama iyi - faydalı futbolcu"

soyadı için bkz bile veriyorum bu futbolcuyu hiç duymamışlar için:

(bkz: nediyonlansen)

maalesef ülkemizde çoğunluğu oluşturan bu güruh içinde yer alan kişiler taç atışından ofsayt olmadığını bilmezler, "dünkü maçta galip eşittir büyük mağlup eşittir ezik" şeklinde içi boş mantıklar kurarlar. aynı tribünde, kahvede maç izlediklerim de olmuştur. hiç durmadan küfür ederek içini boşaltmak amacıyla "yeşil sahaya bakanlara" bile şahit oldum. avrupa liglerinde de boy gösterirler ülkemize göre daha az yoğunlukta da olsa.

bugün klavye - mouse ikilisine, internet bağlantısına sahip, q (veya f) klavyedeki harflere parmağı ile dokunarak yazabilen herkesin suser olabildiği ekşi sözlükte, okuduğunu anlayan - anlamayan, eğitim alma - aile terbiyesi imkanı olmuş - olmamış tüm vatandaşların, ısrarla ve kararlılıkla özel mesajların başına eklemeyi saygısızca gereksiz gördüğü selamlama sözcüğü.

tanıdığım - tanımadığım, acıdığım - acımadığım, aldırdığım veya "iplemediğim" her sözlükçüye inadına, teker teker ve tekrar tekrar merhaba!

çarşı pazarcı garibanların ilk resmi maçta "aptalca" bile nitelendirelemeyecek bir bez parçasıyla cevap verecekleri önerme.

(bkz: serçe kadar zekayla demagoji yapmak çarşı pazarcı olmaktan da beter)