milliyetçilik toplumsal şizofrenidir
Next (2) - Last Page (2)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

milliyetçiliğin iç yüzünü gözler önüne serme iddiasındaki önermedir.

milliyetçilik çıkışı itibarıyla saldırgan bir ideolojidir. temel amacı, kendinden olmayanı ötekileştirmek, farklı etnisiteleri asimile etmek, hakim olduğu toplumda korku kültürünü yaymak ve bu sayede kontrolü daha kolay bir toplum yaratmaktır. milliyetçilik zehiriyle ağılanan toplumlar birbirine yabancılaşacak ve bu sayede insanlar arasında global bir bölünme yaşanacak, ve sonuçta içerde çekirdek aile, dışarıda milliyetçilik zehiriyle sınırlanmış, kontrolü bir kaç küçük fitilin ateşlenmesine bağlı şuursuz güruhlar hasıl olacaktır.

gelelim işin toplumsal şizofreni kısmına. toplumlar, kültürel farklılıkların kendilerine milliyetçilik olarak empoze edilmesini bireyin içine düştüğü kimlik bunalımı sayesinde dipsiz bir şuursuzlukla kabul edebilirler. söz konusu kimlik bunalımı da, burjuva ahlakının, bireyi çekirdek aile yanılsamasını kullanarak itinayla yalnızlaştırması ile mümkün olmuştur.

işte bu noktada toplum, kendisine empoze edildiği şekilde başka toplumlara yönelttiği şiddeti içselleştirmeye başlar. bu içselleştirme elbette ki toplumun asli unsuru olan bireyde de kendini gösterecek, insanlar şiddet yüklü, patlamaya hazır meczuplar haline geleceklerdir. şizofreni de, hasıl olan şiddetin, milliyetçiliğin belirlediği öteki toplumlara kanalize edilememesi durumunda ortaya çıkar. hoşgörü asgariye inerken, toplum içinde linç kültürü hakim olur. trafikte birbirini boğazlayan, maç çıkışı sopalarla birbirine sorgusuzca saldıran, başka partilere oy veriyor diye birbirine ana avrat söven bireyler olağan hale gelir. aydınlar acımasızca eleştirilir. sözde tek millet, ortak köken bağlarıyla birbirine bağlı insanlar birbilerini yok etmeye baslarlar. daha sonra milliyetçilik dizginlenemez duruma gelecek ve gerçekleştiğinde de korkunç metamorfoz başlayacaktır: toplum inanılmaz bir biçimde şekil değiştirip ırkçılığa yönelir.

kültürünüze sahip çıkarken unutmamanız gereken bir şey var: milliyetçilik toplumsal şizofrenidir, uzak durun.
6 favorites - -
şiddet milliyetçiliğin promosyonudur. her ne kadar bu ideolojiyi aklı selim bir şekilde savunanlar varmış gibi görünse de, onların hitap ettiği kitleyi şiddet ögelerinden soyutlayamazsınız. zira milliyetçilik ötekileştirmektir ve ötekileştirdiği ile tüm alışverişin şiddet köprüleri üstüne kurulduğu zamanla anlaşılacaktır.

(bkz: milliyetçilik değil aşırı milliyetçilik kötüdür/@jaguar)
0 favorites - -
0 favorites - -
yanlış bir tespittir. milliyetçilik halkı örgütlemenin politik araçlarından birisidir. batıda milliyetçilik burjuvazi çıkarları için güçlenmiş ve ulus devletleri inşa etmiştir. ama ezilen uluslarda emperyalist işgallere ve sömürüye karşı bir kurtuluş bayrağı olarak ortaya çıkmıştır.

devlet var ise, bunu ayakta tutacak bir toplum ve o toplumu birbirine bağlayacak bir unsur gereklidir. milliyetçilik işte o unsurlardan biridir. milliyetçiliği bugün yok edin memlekette, yerini ne alır? din bağı alır, etnik bağlar alır. yani şiddete ve teröre eğilimli gerici unsurlar güçlenir. en azından ezilen bir ülke olan türkiye'de bu durum böyledir.
3 favorites - -
milliyetçilik bir şizofreni değildir; bir çeşit paranoya ya da obsesif kompülsif bozukluk olduğu daha akla yatkındır.

bir "toplumsal şizofreni" fenomeni olarak:
(bkz: din)

ayrıca:
(bkz: politik psikoloji)
1 favorites - -
milliyetçiliğin, devletlerin kurduğu korku imparatorluğunu ayakta tutan bir çimento olması, onun, toplum içindeki bireyleri ve toplumları birbirine düşman kılan bir pseudo-kurtarıcı olduğu gerçeğini değiştirmez.

dahası milliyetçilik ezilen toplumların birleşmesinin önüne geçerek günümüzün asıl probleminin, kaynakların dengesiz paylaştırılmasındaki sınıfsal ayrılıklar olduğu gerçeğini de bir güzel gölgeler. toplumun geneline hakim olan bütün bu bölünmüşlük, akıl tutulması ve düşmanı başka yerde arayan şizofrenik ruh hali ise pek tabii ki gücü elinde tutan sınıfın işine gelecektir.

(bkz: insanlığı milletlere bölmek)
1 favorites - -
efendim, yine açalım:

şizofreni, çok kabaca, gerçekte olmayan şeylerin, bir fiziksel ya da ruhsal bozulma sonucu olduğuna ve o gerçekte olmayan şeyle sürekli iletişim kurulduğuna inanmakla ilişkilendirilebilir. bu anlamda bir toplumsal fenomen olarak din, bir şizoid otorite nesnesi olarak tanrının emirlerine dayalı bir hegemonya kurmakla toplumsal şizofreniye örnek gösterilebilir. bir şekilde bir tanrı ile iletişimde olduğuna inanılmış ve toplum kuralları bunun etrafında şekillendirilmiş, bu ilişki biçimi üzerinden bir ahlak kuramı örülmüş, ticari mekanizmaları kurulmuştur.

milliyetçilik ise, bir sınır meselesidir. o sınır tarihsel olarak oluşmuş, reel bir sınırdır. işin akıl tutulması olan yönü, bu sınırın (birey bazında ev ya da aile bu sınıra yakınlık gösterir) öylesine ayrıksı ve birleştirici olduğuna inanmaktır ki bu sayede diğer evler ve aileler yabancı olarak tarif edilebilsin. milliyetçilik bu anlamda obsesif kompülsif bozukluğa yakındır. dışarıdaki potansiyel olarak zarar verebilecek bir yabancı, kontrol altına alınmamış her olgu potansiyel tehdit, sokak her daim düşman olur.

obsesif kompülsif bozukluğun aşırılıkları da şizofreni kadar dehşetengiz olabilir:
psikastenik bir millet her an bir yerde birisini linç edebilecek kadar fobik ve bulanıktır.
1 favorites - -
0 favorites - -
0 favorites - -
değişik sanrılara yol açar.

(bkz: milliyetçiliği antiemperyalizm sanmak)
0 favorites - -
Next (2) - Last Page (2)