kahire muhabirliği esnasında tanımıştım kendisini. en son gazze muhabirliği sırasında, içinde bulunduğu savaşın bütün o insanlıkdışı koşullarında yaşadığı ve şahit olduğu sayısız vahşetin kendisinde kaçınılmaz olarak yol açtığı duygusal tahribata rağmen metanetini koruyup akli ve kalbi izahatlerde bulunarak, hem yaşananlara hem de duygularımıza eş zamanlı tercüman oluşuyla, öngörüleri, eleştirileri, tüm bunları yaparken "profesyonellik" adı altında sergilenen ruhsuz konu mankeni gazetecilerden tamamen azade bir profil çizmesiyle gönlümüzdeki yerini sabitledi.. bıraksalar kalacaktı gazze'de, "arkamda 1 milyon insan bıraktım" diyerek, ayakları geri geri giderek geri döndürüldü istanbul'a.. öyle genel yayın müdürü olayım, kariyerimde uçayım gibi dünyevi dertleri de yok. "ortadoğu sakinleşir, her şey sükut bulursa, müzik çalışması yapmak isterim" diyor örneğin
.. böyle güzel insanların artması için dua ederek, yolunun açık olmasını temenni ediyorum..
"bunların çizdiği sınırları, bunların dayattığı gündemleri, bunların oluşturduğu mezhebi ayrıştırmaları, sosyal-demografik dağılımları, koşulları, ekonomileri konuştuğumuz sürece, biz ümmet olarak kendi gündemimizi belirleyemeyeceğiz ve bu toprakların insanları hangi dine mensup olursa olsun, kendi hayatları ve gündemlerini yaşamayacak. müslüman kimliğini taşıyorum diyorsan, karşındaki insan da müslümanım diyorsa onu sevmek zorundasın. allah sana başka seçenek sunmuyor."
-röportaj-