zor bir dönem geçirilirken, çare olmasını beklemek.
(bkz:
denize düşen yılana sarılır)
*
ne zaman ağyardan medet umsam "tam düşerken tutunduğum tuğlayı kendime rab bellemeyeceğim" aklıma gelir.
medet ummak aşağı yukarı böyle bir şeydir.
bittiğin an kendini toplayamadığın yanındakine yardım çağrısı yaptığın andır
psikolojik olarak rahatlatır. hiç medet ummadan olaylar karşısında dayanmak daha zor olacağından medet ummak iyidir. ayrıca medet umulan nesneden karşılık gelmezse o nesneye veryansın edilir ve böylece acı biraz daha hafifler.
yardım istemek’ten çok daha fazla derinlik barındıran söz öbeği. kötü bir durumu, hali düzeltmek için başvurulan son çare. biz yine “yardım et” deriz ama yaptığımız şey medet ummaktır. gururumuza halel getirmemeyi bir kenara bırakarak arada yapmamız gerekir. böylelikle bize değer verdiğini söyleyen insanların hangisinin gerçek hangisinin yalan olduğunu anlayabiliriz.
aç kapıyı bezirganbaşı oyunu sayesinde hala
osmanlıyız belki.
karagöz hacivat sayesinde de öyle. müttefiğimizle düşmancasına vuruşuruz,
iç çatışmaya gireriz ya.
yedi kiremit veya
misket oyununda söylediğimiz '
ortada kuyu var, yandan geç'.
karadelik,
kadınsı güç
kolektif bilinci. ana sahibe, karanlığa ve ondan medet ummaya işaret ediyor.