butun paradokslarina ragmen hala en yaygin bicimde kabul edilen
kuantum mekanigi yorumu.
1930'dan 1980'lere kadar 50 yılı aşkın süre boyunca fizikçilerin büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmiş ve bilim dünyasında hüküm sürmüş bir yaklaşımdır.
kopenhag yorumu, 1920'ler boyunca niels bohr ve dönemin öncü fizikçileri tarafından geliştirilmiş olan kuantum mekaniği ile ilgili görüşler dizisidir.
elektron atom etrafında olasılık bulutu olsa da ölçüm yapıldığı anda olasılık dağılımının bir ihtimale düştüğünü esas alır kopenhag yaklaşımı. dalga fonksiyonunun çökmesi adını verdiğimiz bu olay, ısaac newton'un f=m.a formülünün kuantum fiziğindeki karşılığı yani schrödinger denklemidir.
buna bağlı olarak kopenhag yorumu kendi arasında iki düşünce farklılığına ayrılır. zayıf kopenhag yorumu diye nitelendirebileceğimiz yorumlardan birincisi, schrödinger dalga denkleminin kuantum evrimini başarılı bi şekilde tanımlayabildiği ve yoruma kapalı olduğudur.
elde edilen modellere göre kuantumu izah etmeye çalışmak yerine denklemlerle olasılık bulutunu hesaplamayı yeterli gören pragmatistçi fizikçilere karşı bir de güçlü kopenhag yorumu geliştirilmiş. bu yorum ise dalga fonksiyonunun yorumlanabildiği düşüncesidir. ancak bu yorumlama klasik fizikteki realistik ve deterministik olgularını yok saymakta ve olasılıkçı bakış açısıyla konuyu ele almakta. çünkü yoruma göre dalga fonksiyonu ölçüm anında yani 0 saniye içinde çökmekte ancak klasik fiziğe göre kütle çekiminden ışığa kadar her şeyin etki etmesi için zeptosaniye kadar bile olsa zaman geçmesi gerekmektedir. bu anlamda güçlü kopenhag yorumu ışık hızından bile daha hızlı olan etki alanını savunmakta ve bu yorum görelilik ve lokaliteyi de beraberinde yok saymakta.
yorumun klasik fiziğe ters düşmesinin en temel sebeplerinden biri de aslında "ölçmenin" tanımdır. çünkü ölçüm, belki de bir şeyin gözlem sonucu sayı veya sembollerle gösterilmesi değil; süregelen bir sistemin bir davranışını açığa çıkarmak için onunla etkileşime girmesi gerektiğidir. mesela çift yarık deneyinde bi dedektör elektronun hangi yarıktan geçtiğini tespit etmek için kullandığı fotonun, yarıktan geçen elektronla etkileştiği anda o elektronun olasılıkçı kunatum niteliğini bozmakta yani etkileşim olayı gerçekleşmekte ve ölçüm sağlanmaktadır. dolayısıyla ölçüm yalnızca bilinçli bir farkındalıkla gözlem yapmak değildir.
hatta ölçümün kendisiyle ilgili olmadığını savunanlar bile var.. kuantum silgi deneyi, gelecekteki yapılan bi tercihin geçmişi etkilemesidir. belki de bunu farklı bi şekilde izah etmek "dalga fonksiyonunu çökerten şeyin ölçümün kendisi olmadığı" demektir. başka bi kuantum yorumu olan objektif çökme teorisi tam da bu düşünceyi hedeflemekte. bunlara göre belli bi olasılık bulutuna dahil olan sistemin, herhangi bi anda tek bi ihtimale çökme ihtimali zaten o sistemi tanımlayan dalga fonksiyonunun bi parçası olmasıdır. yani çökme olayının ölçüm yapmakla ilgisi yok. objektif yorum kopenhag yorumundaki determinstik tutarsızlığını da bu şekilde yok edebilmekte.
aynı zamanda bi sistem ne kadar büyükse birbirine bağımlı o kadar parçası var demektir. bu parçalardan birinin tek bi olasılığa çökme ihtimali trilyonda bir olsa dahi kendisiyle dolanık olan diğer parçalar da belki de zeptosaniyeler içinde çöküyordur. objektif çökme teorisi bu anlamda kopenhag yorumundaki realistik açıklığı da gidermiş olmakla beraber klasik fiziğe daha çok yaklaşmakta.
kuantum mekaniği konusunda önde gelen akımlardan biridir. "the kopenhagen school" olarak da literatürde sıkça geçer.
bu akımın mottosu şu: mikro ölçekte gözlem sonuçları kalıcı bir şekilde belirler. gözlem veya ölçüm ihmal edilmeden mikro düzeyde gerçeklik anlaşılamaz.
ölçümden veya gözlemden önce olasılıklar varken, ölçüm veya gözlem etkisiyle bu olasılıklardan sadece biri gerçekleşir ki buna dalga fonksiyonunun çökmesi ismi verilir. kopenhag okulu denilince akla gelen olay da daha çok "dalga fonksiyonunun çökmesi"dir.
kopenhag okulu'nun yukarıda bahsettiğim yaklaşım tarzı mikro-makro dünya ayrımına yaslanıyor. yani bu tezlerden yola çıkıp makro ölçekli konulara kuantum etiketi yapıştırmak saçmalıktır.