yürüyüş dediler yaptım,hayvansal yağı kes dediler kestim.balık ye dediler haftada beşe çıkardım,kahveyi azalt dediler azalttım,cevizi suda yüzdürüp sabah aç karnına içtim,peyniri sütü yağsız yedim,zeytinyağının bile iki kaşıktan fazlası zararmış bu süreçte öğrendim uyguladım .su iç bol dediler içtim.bitki çayları fazla meyve de zararmış azalttım.her yediğin yoğurda yulaf kepeği karıştır dediler karıştırdım .çiğ sebze salata dediler kahvaltıda bile kıvırcık salata yedim .çikolatanın hamurun tatlının tadını unuttum.yumurta haftada üç dediler tamam.tam dört buçuk kilo verdim,ldl 206dan 277 ye çıktı,gerçekten inanılmaz.
tavsiye verenin tavsiyesi kadar başına taş düşsün.doktora gidip damardan ilaç isteyeceğim .ilaca boğsunlar beni.

kaç yıldır düzenli olarak yüksek çıkıyor. dün yine baktırdım, sonuçlar:

total k. 338 ldl k. 243 hdl k.59. yüksek çıkan her sonuç sonrası tırsıp aşağıdaki döngüye giriyorum. o kadar sıkıldım ki bundan.

- hemen diyet ve egzersize yönelmek
- hareketi arttırmak. koşmak, yürümek, zıplamak, atlamak.
- ultra yeşil bir yaşama geçip et tüketimini azaltmak.
- birkaç gün ceviz suyu/limonlu su/maydanoz suyu falan içmek.
- kiloyu kontrol altına almak.
- ibrahim saraçoğlu vieolarını izlemek.
- "kolesterol nasıl düşürülür" diye google'da dolaşmak.

aradan birkaç ay geçince:

- ufak ufak sevilen gıdaları "ne olacak canım" diyerek aralara sokuşturmak.
- porsiyonları arttırı arttırıvermek. artan porsiyonlar göze batmasın diye küçük tencerelerde pişirip, küçük tabaklarda servis etmeye başlamak.
- sevilen gıdaları daha bir yiyip, sebzeden meyveden kaçmak.
- hareketi azaltıp tembelliğe meyletmeye başlamak.
- youtube'daki önerilen sağlık programlarını aşağı indirip yemek tariflerini izlemek.
- motivasyonu kaybetmek.

sonra yine doktor kontrolüne gitmek ve hoop artan kolesterol sonrası "ulan ne yaptım yine ben!!" diye tırsarak bir üstteki maddeleri uygulama.

sağlıklı beslen ama mutsuz mutsuz gez.
sağlıksız beslen ama hayata gülümse.

neyi seçeceğimi şaşırdım, arada kalmaktan yoruldum. şöyle beş tabak bol tereyağlı, pul biberli, az salçalı mantı yerken ölsem de kurtulsam. kokoreç de olur.

edit: şöyle bir gelişme var (bkz: #172742191)

kolesterolü düşüren bazı meyveler:

çilek
körpe ve bol sulu çilekler sistemi temizliyor. cilt sorunları olanlar için de iyi bir meyvedir. böbrek, idrar yolları ve bağırsak sorunları için de birebirdir. ayrıca diş etlerini güçlendiriyor, dişlerdeki tartarı önlüyor, ağız kokularını ve boğaz ağrılarını gideriyor. çilekte yüksek oranda c vitamini bulunduğu gibi, yüksek tansiyon ve kolesterolü düşüren maddeler içeriyor. çilek c vitamini ihtiyacını karşılar. ayrıca bol miktarda potasyum içerir ve lifli besinler arasında önemli bir yer tutar. diyabetli hastalar, çileğe şeker ilave etmemek şaartıyla bu meyveyi bol bol yiyebilirler.

elma
günde bir elma yemek doktoru evinizden uzak tutar. iki elma yerseniz, kalp ve dolaşım sorunlarına karşı korunmuş olursunuz. kolesterolü yok eder ve kabızlığı önler. sindirimi kolaylaştırır. kokusu rahatlatır ve kan basıncını düşürür. artrit, romatizma ve gut hastalıklarına karşı da yararlıdır.

enginar
kandaki üre ve kolesterolü düşürür. idrar söktürür. kandaki şeker miktarını ayarlar. damar sertliği ve kalp hastalıklarını önler. böbrekteki kumların dökülmesine yardımcı olur. prostat, meme ve rahim ağzı kanserine karşı iyi gelir. enginarın içinde bulunan silymarin maddesinin, hücrelerin hasar görmesini engellediğine işaret eden araştırmacılar, ayrıca silymarin maddesinin, prostat, meme ve rahim ağzı kanserini önleme konusunda da etkili olduğunu belirtti. enginarın içinde, fiber, magnezyum, folate ve c vitamini bulunduğu, bu sebzeyi bol miktarda tüketenlerin, bulundukları yaşın daha altında gösterdikler.

greyfurt
c vitamini bakımından çok zengindir. yarım greyfurt günlük c vitamini ihtiyacının yüzde altmışını sağlar. kolesterol oranını düşüren pektin maddesi bulunur. kansere karşı koruyucu özellik taşır. iştah açar.

havuç
haftada beş kere yendiği takdirde harvard'ın araştırmalarına göre kadınlarda kalp enfarktüsünü, felç tehlikesini yüzde 68 oranında azaltıyor. günde iki havucun erkeklerde kandaki kolesterolü yüzde 10 oranında azalttığı görülmüştür. her gün yenen bir havuç da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indiriyor. havuçtaki beta-karotin de gözleri yaşlılığın getirdiği görme zayıflığından koruyor ve bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. mide ve bağırsak kanamalarını önler, kansızlığı giderir, anne sütünü arttırır, yüz ve boyun kırışıklıklarını giderir, idrar ve bağırsak gazlarını söktürür, ülserdeki şikayetleri giderir. kansere karşı etkili olduğu gibi cildin kurumasını da engelliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. beta karotin (kansere neden olan serbest radikallari durduruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor) içeren havucun en büyük özelliklerinden biri içerdiği bu maddenin cildin kurumasını engelleyen a vitaminine dönüşebilmesi.

azimli olunca gerçekleşen olay.

annemde yüksek çıktı. fark etmemiz de biraz ürkütücü bir şekilde oldu. 2 defa bayıldı. beyinle ilgili bir şey var sandık. hastane, doktor gezdik epey. çok şükür ki temiz çıktı ama bu sefer bizi bir düşüncedir aldı "neden oluyor bu?" diye. o ara kan testi yaptırayım bir de diyerek sağlık ocağına gitti ve kolesterol seviyesi oldukça yüksek çıktı.

ilk etapta ilaç kullandı bir süre ama ona ek olarak çok şeyi değiştirdik. ayçiçek yağını tamamen çıkardık hayatımızdan ve zeytinyağı ile değiştirdik. ilk 1 ay falan çorba ve salatadan hiç vazgeçmedik. yürüyüş zaten sık yaptığımız bir şey. kırmızı etten mümkün olduğunca uzak duruyoruz. tavuk etinin yağsız kısımlarından yapıyoruz yemekleri. peynir, yoğurt ve sütün yağsız ya da yarım yağlısını yiyip içiyoruz. dışarıdan yeme işlerini bıraktık. hamur işi, kızartma, tatlı gibi şeylerden uzak duruyoruz. ben tatlıdan pek uzak duramıyorum gerçi ama anneme sık yedirmiyorum. çok nadir durumlarda bunların dışına çıkıyoruz. arada da omega 3 kapsüllerinden kullanıyor birkaç gün, sonra bırakıyor. kahvaltıda ceviz yiyoruz her gün. sayesine muhtemelen ben de daha sağlıklı olmuşumdur. zaten geçenlerde başka bir konu için kan testi yaptırdığımda tüm seviyelerim normal çıktı. annem de birkaç ay sonra ikinci kez gidip ölçtürdüğünde doktor "naptın sen? çok iyi düşmüş seviyesi." diye sormuş. zeytinyağı ve yürümeye mutlaka devam etmesini söylemiş.

doktordan önceki durumunu hatırlıyorum: aşırı derecede hâlsiz, gözlerinin feri sönmüş, eli kolu kalkmıyor, bayılmalar da cabası... bu işi hâllettikten sonra kadına resmen can geldi. dışarıya çıkıp saatlerce yürüdükten sonra bile "fazla yorulmadım" diyordu. resmen başka bir insan oldu. ilacı keseli aylar oldu ama maşallah durumu iyi.

beslenme işi çok önemli ama hareketsiz kalmamak da aynı derecede önemli. spor yapabiliyorsanız ihmal etmeyin. yapamıyorsanız sadece yürüyüş yapın en az iki günde bir. düşüyor bir şekilde ama kararlılık önemli.

genetiksel olandan falan bahsetmişler yukarıda. o kadarını bilemiyorum. sadece kendi tecrübemizi anlatmak istedim bu durumda olanlar için. umudunuzu kesmeyin.

eğer genetiğinizde yüksek kolesterol varsa beslenmeyle bunu en fazla %10 düşürebilirsiniz. ilaç kullanarak bu oran biraz daha düşse bile yine kayda değer bir düşüş olmayacaktır.

peki ne yapmalı?

kolesterolün en iyi dostu stres. öncelikle stresle başa çıkma konusunda destek almanız gerekiyor.
hemen peşinden ne kadar hareket ettiğinizle ilgili bir çalışma yapmanız ve günlük hareketinizi iki katına çıkarmanız gerekiyor. burada en iyi seçenek yürüyüş.
açık havada orta tempo yürüyüş size iyi gelecektir.
en basitinden eve dönerken bir sokak ileride inmek vs gibi çözümler bulun.
bacak damarlarınızı da kalbinizi de yürüyüş kurtaracak.
şeker tüketimi de kolesterolü tetikler. bilindiği üzere paketli gıda ve fast food asla hayatınızda olmayacak.
sigara asla hayatınızda olmayacak, içki içiyorsanız en aza mümkünse ayda bire indireceksiniz.

yine söylüyorum önce bünyenizdeki stres kaynağını bulun. bazı bünyeler, stresi baskılar ve tamamen beden sağlığını bozar. maalesef zincirleme kaza gibi hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur.
düzenli uyku ve hareket etmek ilk etapta yapacağınız şeyler olsun.

bir insanın kafasını kurcalayabilecek ağır sorulardan biridir. insan başına gelince anlıyor, öncelikle ilk söylenen şey: yediklerine dikkat et! tamam, anlaştık da, öyle kolay mı o dediğin? her yaş için ayrı bir tedavi yöntemi var. ator 20 mg hap verir doktor, sonra öğrenirsiniz ki bu ilaç da karaciğerde problem yaratabiliyormuş... solgar beta 1.3 glucan's alırsınız destek tedavi için, içiniz rahatlar. gel gör ki şimdi de 5 haftada bir karaciğer için kan testi gerekmektedir. yani sonuçta bu kolesterol denen pisliği indirmek-temizlemek kolay değilmiş öğrendim. doğal yollarla nasıl yapılır bilen varsa yazsın lütfen.

gözle görülmüş sonuç için kesinlikle yürüyüş diyorum.

en başta da sadece kendi yaşayıp gördüğüm şeyler olduğunu tekrar edeyim. bu işin doktoru var, diyetisyeni var. asıl onları dinlemek lazım. benimki sadece fikir verir. yürüyüşü açayım biraz. öyle vitrin gezer gibi olmayacak. salonda malonda da pek tavsiye etmem. çünkü hayatına bir stres veya "yapılacaklar" kalemi daha ekliyorsun. yukarıda çokça yazıldığı gibi stres de büyük etken. yapılacakları minimuma indirirsen hayattan keyif alırsın. o yüzden salon malon değil, direkt açık alanda ve mümkün olan en yüksek tempoda yürüyüş.

bundan birkaç yıl önce annem hem diyete hem spora başlayacaktı. birileri enselerinden tutmazsa bir halt yapmaz bizimkiler. ben de birlikte yürümeyi teklif ettim. başlarda boyu da kısa olduğu için benim 6/10 gibi tempoma denk gelen hıza çok zor ayak uydurup isyan ediyordu. ben de fırça çekip zorlanmazsa işe yaramayacağını söylüyordum. bu arada kan değerlerini ayda bir ölçtürüyordu.

haftada 3-4 gün, günde 10-12 bin adım yürüyorduk. 2-3 hafta içinde hız sorunu kalmadı. 2 ay sonra kan değerleri görülür derecede değişmeye başladı. 5-6 ay sonra 9 kilo vermiş (25 sene önceki kilosu), normalden yüksek olan kolesterol değeri de normal aralığın ortalarına kadar inmişti. yürüyüşün fiziksel kısmına ek etrafı görerek kafa rahatlığı vermesi de etkili. bana parka gidip oranın dandik yürüyüş yolunda dönüp durmayı öneriyordu ama ben onu kendi yürüdüğüm hafif yokuş, şehrin içine değil dışına doğru olan, kalabalık ve gürültüden uzakta yerlere götürüyordum.

kolestorolü fırlatan bir ilaç kullandığım dönemde ^* bile her ay yapılan kan tahlili sonuçlarımda referans aralıklarını hiç aşmamış biri olarak kolesterolün kesinlikle yeme-içme alışkanlığıyla ilgili olduğundan emin oldum. çünkü ilaç kullanımı öncesinde de kolesterolüm normal düzeylerdeydi.
eğer yardımcı olacaksa;
abur cubur yemem.(cips)
kola içmem.
sunta dediğimiz light ürünlerini yemeyi severim.
limonu yiyebilirim.
çok yemek yemediğimi söylerler ama ama acıkınca gözüm kimseyi görmez.
bir de akşamları oturup da tıkınmam yani aklıma gelmez. olsa da çok çok nadirdir. hele gece kalkıp buzdolabını ziyaret etmem.

genetik durumdan dolayıysa düşürmesi zor, kendi özelimde bakacak olursam da imkansız.

uzun yıllardır sağlıklı beslenmeye özen gösteren, kilosuna dikkat eden, spor/yürüyüş yapan biri olarak tahlillerimde total kolesterolümü düşük gördüğümü hiç hatırlamıyorum. ama fast food düşkünü, kilolu bir arkadaşımın kolesterolü benden çok daha düşük çıkıyor mesela.

yakın zamanda gittiğim birden fazla doktor da yediğine dikkat eden, hareket eden, kilolu olmayan birinin kolesterolü yine de yüksekse, bu genetiktir dedi aynı şekilde. ilaca falan da gerek görmediler. bu sebeple benzer durumda olanlar çok da kafaya takmasın bence, değiştirilmesi pek mümkün olmayan durumlar için kafayı yıpratmaya gerek yok.

sabahları aksatmadan 25-30dk tempolu yürüyerek bi kç ay içinde başardım.