kişinin düz adam olduğunu anladığı an

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

mesela az önce başıma geldi, yaşadım bu anı. sözlükteki düz adam başlığını okurken farkettim.

itiraf ediyorum, ben de düz adamım

neyse ki benden kötüsü var

(bkz: kişinin düz adamdan bile düz olduğunu anladığı an)
0 favorites - -
yazılan 150 entry'e rağmen bir karmamın olmadığını fark ettiğim andır*..
0 favorites - -
ömrü boyunca müzik faşistliği yaptığını anladığı andır.

ortaokulda hasbelkader elime metallica kasetleri geçti. aslında hasbelkader değil bildiğin haftalık harçlıkları biriktirerek aldıydım. hatta ilk kasedim reloaded albümüydü. metallica'dan çok anlayan bir arkadaşım kasedi gördükten sonra şarkılara şöyle bir bakmış ve "keşke black'i alsaydın lan enayi" diye daha dinlemediğim albümden soğutmuştu beni. sonra black'i de almıştım. ekmek arası patates yiyerek biriktirilemeyecek bir para olmadığı olgusuna da yaklaşık olarak o günlerde kanaat getirmiştim.

sonra blue jean bilmem ne derken daha bilinmemiş daha sert müzik yapan gruplarla tanıştım. en son bi yerlerden burzum kasedi denk getirmiştim. hayatımda bir daha asla o kadar uçarı olamadım. zamanla belirli bir aralığa oturdu müzik keyfim. çok sıradan, çok bayağı ama çok sevdiğim bir aralığa. metallica, megadeth, iron maiden, guns n' roses, queen falan takılıyorum kendi çapımda. bir de cradle of filth denen hırbolarak takmışım çok kafa sikseler de seviyorum kerataları.

sonra üniversite yılları geldi. o sıralarda yurttaki oda arkadaşlarım da benim gibi dümdüz adamlar. hele bir iki tanesi baya müzisyen adamlar ama biz yine de genel olarak saydığım grupları dinliyoruz. diğer müzik türlerini pek siklemiyoruz. işte biz öyle kendi halimizde takılırken tam olarak anlamadığım bir şekilde bir anda indie rock patlaması yaşandı. bir anda bizim dinlediğimiz müzikler inanılmaz amele hale geldi. bir anda kendimi best of ebru gündeş'i alabilmek için tuzla'dan büyükçekmece'ye otobüsle giden adam gibi hissetmeye başladım.

dinlediğimiz müzikten hiçbir şüphemiz de yok aslında. sonuçta koskoca iron maiden amk diyip geçiyoruz. ama kızlar, ah o kızlar yok mu o kızlar? çok zorluyorlar bizi. ama direniyoruz.

kız- olbdoy şimdi sana bir şarkı göndericem ama gözlerini kapatıp dinlemeni istiyorum
ben kekosu- yolla bakim kimin şarkısı?
kız- cat power'dan bilmem ne..
ben hırbosu- cat power ne ya allasen hahahahah!!!

cat power diyorlar gülüyoruz, franz ferdinand diyorlar dalga geçiyoruz, dinlemiyoruz, merak bile etmiyoruz tam bir kafatasçıyız. konserler falan oluyor, gitmiyoruz, gidenlerle aklımızca dalga geçiyoruz. o sırada arkada 758. defa sweet child o' mine çalıyor.

derken üniversite bitiyor, herkes bambaşka yerlerde çalışmaya başlıyor. mahşerin dört büzüktaşı gibi gezen adamlar bir anda savunmasız ıslak kedi yavrularına dönüyoruz. yeni kızlarla tanışıyoruz. ilk buluşmalar, ilk konuşmalar.

ipek saçlı güzel kız- ben two door cinema club'ı çok seviyorum. coming home'u bilirsin zaten. diyor.

o sırada kızın dudaklarının ahenkle dans edişini izlerken benim beynimde mustafa keser önderliğinde bir halay ekibi "gel kardeş gel burda öyle beynamaz insanlar yoktur" diyerek beni aralarına davet ediyor.

sonra bir gün arkadaşlardan biri benim olduğum şehire geliyor çalışmaya. ev mev kuruyor, ben de biraları alıp ıslamaya gidiyorum. biralar müzikler sohbet geyik falan derken ben bizim şarkıların olduğu klasörleri arıyorum. ararken elime indie klasörü geliyor. korkarak tıklıyorum. anam bu o ne yıllarca taşak getiğimiz grupların sıralı tam listeleri. adam iki senede tepeden tırnağa indie'ci olmuş. yemiş yutmuş. ben hala arctic monkeys dinliyor olmanın camia tarafından yadırganıp yadırganmayacağını tartışıyorum kendimle.

yaslanıyorum arkama, elimde şişenin altından pantolona suları damlayan buz gibi bir bira. kaçırdığım günlere yanmaya başlıyorum. gençtik, kandırıldık, yanlış insanlara düşman edildik diye üzülüyorum. ama en çok da düz adam olduğu gerçeği sarsıyor insanı. hani umut sarıkaya'nın bir karikatüründe kızın biri elemana "en sevdiğin film hangisi" diye soruyordu da eleman da "avseq.01, avseq.02" diyordu ya, işte o eleman benim.

ama çok üzerime gelmeyin, açığı kapatacağım. şimdi gelsin vampire weekend, gitsin mumford & sons! allahını seven üzerime indie atsın.
1 favorites - -
bazen romantik olamayıp meşe odunu kıvamında düşündüğü andır.

vakti zamanında kadife sesli, ipek tenli sevdiceğimle yan yana, yanak yanağa romantik film izlemekte olduğumuz bir günde anladım. hem de hiç zorlanarak, "acaba? yoksam?" diye sorgulayarak değil, "düz adamım lan ben" diyerek anladım.

filmi özetleyecek olursam adamın biri bir kadınla yolculuk falan yapıyor ve o esnada bilhassa trende giderken samimi anlar yaşıyor. buraya kadar her şey süper. onlar gülüştükçe biz de gülüşüyoruz, onlar öpüştükçe biz de öpüşüyoruz, mikemmel.

sonra trenden indiler ve arabaya binip başka bir yere gittiler. işte ben burda koptum. kafamda bambaşka sorular canlandı birden. onları cevaplamaya çalışırken buldum kendimi.

arkadaş bilmediğin memlekettesin, nerden gittin rent a car'cı buldun? arabayı kiralarken görevliyle birlikte arabanın etrafını gezip vuruk, kırık, çizik vesaire olmadığını kontrol ettin mi? dizel mi kiraladın benzinli mi? kilometresine baktın mı? düz vites olmaması için "ya aslında ben manuel vites seviyorum ama şimdi bilmediğim yola gidicem orda dur kalk olur şey olur riske atmak istemiyorum anlatabiliyor muyum?" diye ayak yaptın mı? kaçtan sonra getirirsen ertesi günün de parası istiyorlar sordun mu? depoyu full alıp full getirmezsen litresini kaçtan fiyatlıyorlarmış öğrendin mi?

bu sorular içimi karartmış olacak ki suratımın düştüğünü fark eden sevdiceğim "iyi misin kuzum?" diye sormak zorunda hissetti. bir şey diyemedim, sarıldım. nasıl bir düz adamı sevdiğini bilmiyordu. ben de çaktırmamak için epey çabalıyordum. ama kendimden hiçbir şekilde saklayamıyordum. bildiğin dümdüz bir adamdım ben.

"ben de götürürüm ki seni" dedim. "bilmediğimiz yerlere gideriz." sevindi, gülümsedi, gülüştük.

düzüm müzüm ama götürürüm evelallah. hem avrupada, amerikada falan çok ucuz diyorlar araba kiralamak. araba da tüm gün yaksa 20 euro yakar, varsın yaksın anasını satayım.
0 favorites - -
(bkz: fuck me)
0 favorites - -
gurme olmadığını anladığı ana tekabül eden andır.

yirmili yaşların ikinci yarısından itibaren * karşılaştığım bir durum da etrafımdaki insanların birer lezzet avcısı haline gelmeleri oldu. kime sorsan nerde ne yenilir çok iyi biliyor. hangi hamburger, hangi pizza, hangi mantı, nerde, hangi gün, saat kaçta yenir hango garsondan sipariş edilir hepsini biliyor insanlar. varsın bilsinler, hiç lafım yok. benim lafım kendime. *

arkadaşlarla bir yer oturmayalım. yediğim yemekten de kendimden de cehaletimden de tiksiniyorum. yaklaşık olarak şöyle bir diyalog yaşanıyor:

1. arkadaş - (yarısına kadar yediği hamburgeri tabağa bıraktıktan sonra) yani bişey diyim mi? gerçekten başarısız.

2. arkadaş - evet abi köftesi hiç dinlendirilmemiş çok belli ya nasıl iş yapıyorlar anlamıyorum.

ben - (hamburgeri çoktan götürmüş, patatesleri acı sosla yiyebilmek için garsonlara kaş göz yaparken) bence fena değildi ya.

işte ben o anda "bence fena değildi ya" dedim ya işte beni keşke sikselerdi de demeyeydim. ağzıma tabağaın tersiyle vuralardı da bitirmeyeydim o hamburgeri. itin götüne girip girip çıkıyorum artık o masada.

1. ark - mano abi mano. hamburgeri sadece mano'da yiceksin onu da grilled bbq isteyeceksin. başka yenmiyor.

2. ark - aynen abi aynen. (kafayı sallayarak)

ben - manonuzu canonuzu sikeyim. gayet güzel işte.

pizza yemeye kalksak başka bir rezalet. kenarların çıtırlık seviyesinden tutun da üzerindeki malzemenin mevsimselliğine kadar tartışılmadık konu kalmıyor. hayran kalıyorum. ama tabi alalade bir yerde yemeye kalkışırsak hemen başlıyor götler:

-"abi bak bu bişey değil de galata'nın altında bir yer var. orada italian seasoning isteyeceksin. pizza neymiş göreceksin."

bu örnekler saymakla bitmiyor. ya ben? minnettar anadolu köylüsü gibi ne yesem beğeniyorum, tabakta hiçbir şey bırakmıyorum. hatta çok yenilen yemeklerin ardından ellerimi karnıma götürüp "yalnız iyi yedik" klişesini bile yerine getiriyorum.

her yemek muhabbetinde bir kere daha ne kadar düz bir adam olduğumu anlıyorum. düzüm, mutluyum.
0 favorites - -