bu adamın akli dengesi yerinde değil ve cezai ehliyeti yoksa akıl hastanesine yatırılması gerekmiyor mu. iyi amk, deliren birbirini kessin.
gün geçmiyor ki adaletin adeta güneş gibi parladığı güzel ülkemizde bir tahliye haberi daha alınmasın.aydın'da 2022 yılında yeni evli olduğu eşinin boğazını keserek öldüren mahlukat "akli dengesinin yerinde olmadığı" ve "cezai ehliyetinin bulunmadığı" gerekçesiyle tahliye edildikten sonra "özgürlüğümüze kavuştuk çok şükür" mesajıyla sevenleriyle bu güzel(!) haberi paylaştı.cinayet yaşanmadan önce gençlik ve spor bakanlığında memur olarak çalışan kişinin,akli dengesi yerinde değilse nasıl memur olduğu ise halen merak konusu.
link
yazıklar olsun. artık eminim bilerek yapıyorlar. yargıya güvenimiz kalmasın, başımıza bi iş geldiğinde ya evimizde oturalım ya da kendimiz çözelim istiyorlar. iyice zıvanadan çıkalım da bakın olmuyo diyip sistemi değiştirmek istiyolar.
evet, büyük resmi gördüm. yoksa boğazkesen eski memurun 3 yılda elini kolunu sallayarak aramızda dolaşabilmesinin başka bi izahı yok çünkü.
bir savcı, polis ya da hakim öldürene kadar dışarıda tehlike saçacaktır.
(bkz:
suça sürüklenen deli)
bundan sonra evlenirken akli dengesinin yerinde olduğuna dair rapor istesin devlet.
türkiye'nin hukuk devleti olmadığının ispatı olan leş olaylardan birisidir.
ve böyle olaylar diğer psikopatların insan katletmesine de yol açar. çünkü eşini ya da bir başkasını öldüren biri “akli dengem bozuk taklidi yapayım da, cezadan yırtayım” diye düşünür.
şimdi aramızda eşinin boğazını kesmiş bir cani oç dolaşıyor. yarın öbür gün bir başkasını katletse, akli dengem bozuk diye gene yırtar.
caydırıcı cezalar olmadığı ve böyle şerefsizler serbest kaldığı takdirde bu ülkede cinayetler tükenmez; aksine, iyice çoğalır.
şu ülkede cidden insan canının hiçbir değeri yok. ama bu yargı katillere değil de iktidarı eleştirene acımıyor nedense, öyle leş bir sistem yarattılar…
geçende de ahmet minguzzi'nin katiline engelli raporu verildi. masum bir çocuğu katledeni engelli diyerek aklamaya çalıştılar, nabız yokladılar…
biz böyle her bir boku sineye çekip normalleştirmeye çalışırsak bunlar sokakları psikopatlarla dolduracaklar. ki istedikleri de ülke içinde karışıklık yaratmak. tam olarak istedikleri bu!
kadın cinayetleri politiktir dediğimizde dalga geçer gibi "cinayetin cinsiyeti olmaz" diyordunuz. kadın cinayetleri politiktir ve cinayetin bal gibi de cinsiyeti vardır. cinayet, istismar, tecavüz davalarında katillerin birkaç yıl yattıktan sonra dışarı salınması politiktir. kadın cinayetlerinde faillerin "kim bilir kaç sene yerim en iyisi vazgeçeyim" dememesinin sebebi politiktir.
edit: yazdığım şeye mantıklı bir karşılık verdiğini düşünerek heyecanla mesaj atanlara sesleniyorum. dandik fikirlerinizi kendinize saklayın.
"aydın'da 3 sene önce eşini boğazını keserek katleden mustafa aydoğdu, 'akli dengesi yerinde değil' raporuyla tahliye edildi."
deli raporu artık suç işleme ehliyeti oldu. doktoru kandırıp hasbelkader deli raporu alanlar diğer vatandaşları "benim raporum var, seni öldürüp ceza almam" diye tehdit ediyor.
sistem ne yazık ki hatalı ama süreç şöyle işliyor: suç işleyen kişinin akıl sağlığı yerinde mi diye bakılıyor. uzman heyet, akıl sağlığı yerinde değil raporu verirse, suçlunun cezai sorumluluğu bulunmayıp, adli tıp kurumunun önerdiği yüksek güvenlikli bir hastaneye gönderiliyor. orada 3 yıl zorunlu tedavi öngörüyor yasalar. yani 3 seneden önce taburcu olamıyor.
3 sene sonunda ise doktorlardan oluşan heyet, hastanedeki raporları da göz önüne alarak suçlunun akıl sağlığını değerlendiriyor. kişi hala tehlikeli mi? iyileşti mi? bu soruların cevabı olumlu ise hastaneden çıkıyor, bu soruların cevabı olumsuz ise 1 sene daha gözetimde tutulup, her sene tekrar baştan değerlendirmeye giriyor. kısacası 3 senelik zorunlu tedavi sonrasında hastaneden çıkamayan kişi 4. sene çıkabiliyor, 5. sene çıkabiliyor. haberdeki kişi kamuoyu baskısı ile tekrar içeri alınsa bile muhtemelen bir sonraki değerlendirmede yine çıkabilir. bahsi geçen kişi dışında her yıl onlarca katil taburcu oluyor.
yani durumun savcı ve hakimle alakası yok. yasaların belirlediği şekilde işliyor süreç, akli dengesi yerinde değildir raporunu adli tıp veriyor ve taburcu olup olmayacağına da doktorlar karar veriyor. kim bilir ne tür manyaklar dolaşıyor aramızda.
burada eleştirilmesi gereken, akıl hastalığı teşhisi konulan cinayet suçlularının zorunlu gözetiminin 3 sene gibi kısa bir süre olması. kamuoyu bu konuda birlik olup tepki göstermeli. zorunlu süreye ne adli tıp ne de heyet müdahale edebiliyor.
edit: imla
2010 yılı civarı tımarhaneler kapatılmış. adam öldürmüş delilerin yeri ya hapishane, ya da tımarhanedir. akıl hastanelerinde sözde iyileşince salınması bekleniyor. öldürmeye meyilli psikopat veya deliler mayındır, serbest bırakırsan kime patlayacağı belli olmaz.
sakinleştirici ile bastırdığınız adamlar sakinleştirici almayı bıraktığı anda bozuk devreli beyninin etkisini gösteriyor. bu insanların beyni doğuştan yanlış kodlanmış veya uyuşturucular ile yanmış fark etmez. artık düzelecek bir şey yok onlar için, birçoğu psikopatlardan bile daha tehlikeli. bunları toplum içine salanlar da katildir.