dün gece bornova ksm necdet aydın sahnesi'nde,
tchaikovsky'nin en ünlü bale eserlerinden biri olan ''
kuğu gölü''nü mükemmel sahnelemiş topluluk. muhteşem.
saat 20:00'de başlayıp, yaklaşık yarım saatlik bir aradan sonra 22.40'da salonu alkışlar arasında terkettiğimiz bu iki perdelik eser, hiç şüphesiz birbirinden büyüleyici melodilerle dekor değişimleri sırasında, perdeler kapandığında da tüm izleyenleri tılsımıyla sarıp sarmaladı, senfoni orkestrasına da gönülden alkışlar ve tebrikler.
bana göre,
izdob tarafından şu ana dek icra edilen en mükemmel bale eseri olan ''kuğu gölü'', merakla beklediğim klasik sonla bitmemesi ile şaşırttı.
aslında final son derece trajik olup; iki sevgilinin gölün sularına atlayarak intihar etmesi ki bu, 1895’te st. petersburg’da sahnelenen
tchaikovsky &
petipa/ıvanov versiyonu olarak, en bilinen son. onun yerine ''
happy end'' tercih edilmiş.(bu versiyon özellikle 20. yy. sovyet döneminde “
iyimser sanat” anlayışına uygun olarak tercih edilen bir anlayış)
sahne üzerinde o kadar çok balet ve balerin vardı ki, son derece akılcı bir çözüm getirilerek; ilk perdede birkaç kez dekor değiştirilirken dansçılar perde önüne çıkıp selam verdiler. böylece ikinci perde tamamen kuğular ve baş dansçılara ayrılmış bir finale dönüştü.
dekor çok güzeldi, ışıklandırma, kostümler, sahneye ay ışığında salınan beyaz duman, kuğuların titrek hareketleri...gerçek bir masal atmosferi yaratılmış ve en önemlisi de sonlara doğru yaşadıkları hisleri seyirciye de geçiren duygusallıkları oldu tüm ekibin.
kısacası unutulmaz bir geceye imza atan koreograflar
volkan ersoy ve
armağan davran, orkestra şefi
tolga taviş, ışık tasarım
murat yılmaz, dekor tasarım
çağda çıtkaya, kostüm tasarım
nursun ünlü'yü ayakta alkışlamak isterim bir kez de klavye başında:)
odette ve
odil'i canlandıran
nilay tahiroğlu'nun performansına tek kelimeyle bayıldım. prens siegfried rolünde
çağın özideş, von gothbart'ı canlandıran
kaan güler, soytarı kimliğiyle büyük sepeti toplayan
teimu onishi, kraliçe pınar iyiuyarlar(tacı ışıl ışıl, pelerini çok ihtişamlıydı) ve öğretmen wolfgang
altan kılıç sahnede birer yıldız gibi parladılar.
oben yıldırım,
lara aksoy,
ali topçu,
can ayçiçek,
sülün duyulur,
selin kurt,
leman lal şendil,
aynur kiraz ve
yeşim bıçkı da sarayda yer alan çeşitli dans gösterilerinde çok başarılıydılar.
her şeyden önemlisi teknik ve estetiği müthiş bir uyum içinde yansıtmaları oldu herkesin. bir kez daha türk balesi, balerin ve baletlerimizle ayrı ayrı gurur duydum. var olun.
not: peki,
kuğu gölü nasıl bir hikayedir?
öncelikle, tchaikovsky’nin büyüleyici müzikleriyle anlatılan romantik bir bale eseridir.
prens siegfried, bir gün ormanda avlanırken büyücü
von rothbart tarafından kuğuya dönüştürülmüş olan
prenses odette’le karşılaşır. gündüzleri kuğuya, geceleri ise insana dönüşen odette’in üzerindeki lanet ancak saf bir aşkın ve sadakatin gücüyle bozulabilir.
ancak kötü büyücü, kızı odette’e tıpatıp benzeyen kızı
odile’i baloya gönderir; prens kandırılır ve yanlış kişiye aşkını ilan eder.
gerçeği anladığında artık çok geçtir. bazı versiyonlarda ikili göle atlayarak sonsuza dek birleşir (trajik son), bazılarında ise büyü bozulur ve çift mutlu sona ulaşır.
kuğu gölü’nün
trajik sonu, o eserin ruhuna en çok yakışan sondur. çünkü
odette ve
siegfried’in gölün sularında birleşmeleri, ölümle gelen bir “sonsuz özgürlük” anlamı taşır; hem büyünün bozulduğu hem de aşkın ölümsüzleştiği en şiirsel andır.
“
happy end” versiyonu seyirciye umut verse de, tchaikovsky’nin müziğinde gizli o hüzünlü yoğunlukla tam örtüşmez. o melodiler zaten acının ve güzelliğin el ele dans ettiği bir dünyayı anlatır…bu nedenle bariz bir hayal kırıklığı yaşadığımı tekrar söylemeliyim...
edit:
kuğu gölü balesi, 14-16 ekim ve 7-13-15 kasım tarihlerinde necdet aydın sahnesi’nde bale severlerle birlikte olacak, kaçırmayın derim naçizane:)