ben olmayacağı kanaatindeyim. olursa da batar.
herkes kendi işi mesele olduğunu vakit hiç olmadığı kadar titiz davranmaya başlar, mizacı biraz tırtsa ciddi manada rahatsızlık verici hareketler sergilerler.
bir de bu yola iyi niyetle çıkıp zamanla "sizin gibi işçinin amına koyim" diye yoldan çıkanı da vardır ki bu biraz da çalışanın suçudur, iyi niyeti suistimal etmek, yüz verince astar istemek gibi örneği çoğaltılabilecek olaylar sonucuda patron kişisi artık vicdanını evden çıkarken masada bırakmaya başlamıştır.
ama genel olarak para adamı her daim bozar, kimisini az kimisini çok bozar. ama kesin bozar.
az bozan karakterlidir, çok bozulan orospu çocuğudur.
iyi kalpliyim ve patronum ama iyi bir patron olmadığımı iş hayatındaki en güvendiğim insan olan babam söyler hep.
çünkü ; kendisi de hiçbir zaman iyi patron olamamıştır.
ben başka ülkeleri bilmem , oralarda nasıldır iş hayatı , işveren-işçi ilişkileri nasıldır bilemem ama ülkemizde ''deveyi diken , insanı siken'' yaranır sözü o kadar doğrudur ki , çoğu kez tecrübe etmişimdir.
ben halen deveyi dikmeyen , insanı sikmeyen taraftayım. bu ülkede yaşamaktan mutlu olmamamın sebeplerinden birisi de işte budur.
çok can yakar çakallar. kimi siksek diye bekliyor çalışanlar. iyi kalpli olursan başta seni sikerler. iş dünyasında malesef böyle.
(bkz:
hayırlı forumlar)
(bkz:
sözlük formatı)
edit: "iyi kalpli birinden patron olur mu/
#121353543 entry'niz iyi kalpli birinden patron olur mu sorunsalı başlığına taşındı"
bence bu başlık da gerekli mi tartışılır ama naparsın.
iyi niyetinizi karşılığı olsun diye ortaya koyuyorsanız ticarettir onun adı
yaşam felsefeniz 'iyi' ve 'doğru' olmaksa, o vazgeçebileceğiniz bir şey de değildir bundan mutsuz da olmazsınız
ayrıca iyi niyetle aptallık aynı şey değildir
kıvamı bilmezseniz değil iş dünyası, gerçek yaşamda da çok üzülürsünüz
sebebi iyi niyet değil, aptallıktır ama onun
karışmasın
olmaz, yönetici de olmaz, hele mavi yakalıların oluşturduğu bir gruba asla olmaz. iyi kalpli olmak yöneticilikte suistimale açık bir mevzudur.
kısa bir süre olur. sonra şirket batar zaten.
çünkü patronun menfaatleriyle , çalışanın menfaatleri paralel gitmez.
şöyle ki mesela,
firmanın yetiştirmesi gereken bir siparişi var. çalışanlardan 2-3 tanesi gelmiş patrondan izin istiyor.
iyi kalpli patron çalışanını kıramaz ,izin verir.
sipariş yetişmez. dolaylı olarak şirket zarar görür.
çalışanın gözünde patron süper adam olur.
tam tersi durumda patron izin vermez, sipariş yetişir. şirket para kazanır.
işçinin gözünde patron adi herifin teki olur.
yani aslında iki taraf yüzyıllardır süren sınıfsal bir çıkar çatışması içerisinde kalmıştır.
iyiden kasıt hassas kalpli bir insansa patron olmaz.
çalıştırdığı elemanına ikramiye, prim hatta tatil gibi olanaklar sunan patronlar var.
çalışan işinden memnun ve firma sahibi de yıllardır istikrarlı bir şekilde işini yürütüyor.
üstelik işcisini mutlu edemeyen işverenlerin ağzından düşürmediği tek kelime krizdir. önünde sonunda borçların içine gömüleceği bir finali yaşarlar. altlarındaki lüks arabalara aldanmayın. çoğunun sgk, maliye veya tefecilere yüklü borçları vardır. rekabeti acımasız bir şekilde yapabilir ama çalışanının hakkını verdikten sonra kolay kolay sırtı yere gelen bir patron görmedim. iyi kalpli bir "patron" anlayışım budur. iyi insan olması ayrı bir konudur.