ilkokul yillari. daha 3 mu 4 mu neyim. o zamanlardan daha bu sene gidecem, seneye de gidecem der, ne zaman okul bitecek onun hesabini planini yapardim. iste 2 sene sonra ortaokula geciyorum. sonra da lise kalacak geriye falan. offf diye diye sabahin korunde yurudugumu hatirliyorum. su kadar gun sonra bu donem bitecek der kendimi motive ederdim. tatilde yapabilecegim seylerin hayalini kurarak her gun okula gider, gun sayardim.
baska peki neler? ingiliz kiz arkadasimin diger kizlara gore yuz hatlarinin farklarini fark etmis oldugum zaman yasadigim merak. ırka gore genetik sekilleniyor ya, turkler ile arasinda bariz bir cilt farki vardi. hic kizlarla arama mesafe koymazdim. koyma geregi de hic duymadim gerci. arada bir cekim olur, boyle ordek yavrusunu falan minciklayarak seversin edersin ya iste oyle kizlari elden gecirdigim icin makas almalar, yanaklari mincirmalar, kilitlemeler, savas sanatlari pratigini yine o zamanlar bilmedigim gizemli bir nedenden oturu disilerle yapar, onlari etkisiz hale getirmeyi falan cok sevdigim icin anatomi bilgim artmis, bunun sonucunda yeni bir sey kesfetmistim. yeni bir seyin farkina varip kesfetmeye bayildigim icin cok mutlu oldugum o ani hatirliyorum. gercekten onun cildi bizimkilere benzemiyordu. o an beynimde simsekler caktigini net hatirliyorum. aynen oyle, harika bir aydinlanma aniydi.
bir de (bkz:
dağları deldim) özlem tekin sarkisini hatirlatti.