bir trabzon klasiği... normal balıkları yemenin lux olduğu bilmem kaç yanı denizlerle çevrili ülkemizde garibanın bile en önemli gıdası, eğlencesi.
çok lezzetlidir meret bir de tam deniz kıyısında soğukta yapılırsa. bir yandan da sahilde büyük bir ateş yakılacak, ekmeksiz tüketilecek tabi kılçıklarıyla,
herkes davet edilecek kıyıdan köşeden geçen , birlikte yenilecek sohbet edilecek, oflu hocanın hikayeleri anlatılacak gülünecek polis gelinceye kadar,
sövülecek hayata, yaşananlara...
ateş harlanacak arada, büyük pelit kütükleriyle, karadenize karşı paralel horono durulacak, denizde kıvrılan hamsi misali, figürler sergilenecek, karadeniz dalgaları taklit edilecek horonda,
merhum kazım koyuncu 'dan volkan konak 'tan, fuat saka 'dan şarkılar söylenecek hep bir ağızdan, bir de kemençeci gelmişse ortama...
odessa'dan esen en ince kılcallara kadar ürpereten karadeniz rüzgarı çoşkuyla karşılanacak, isteyen rakıyla, isteyen birayla, isteyen ayranla izale edecek soğuğu...
eskilerden anlatılacak, eski karadenizden konuşulacak eski rumce kelimelerle desteklenerek...
politika konuşulmayacak, politikacılara sövülecek yalnızca,
isteyen ayıp fıkra anlatacak isteyen ders verici menkıbe, isteyen susacak, kimse kimseye karışmayacak, sahildeki herkes dost olacak bir lahza da olsa...