böyle bir başbakanım olsun,
her sistemde çalışırım.
7/24 hem de.
emredin başbakanım.

tr için düşünüyorsanız yanıldığınızla kalırsınız. bizde bu tarz bir şey yapılsa, adam kalan 3 günde başka bir iş yapar. eskisinden daha çok çalışır.

bu sistemin hazır denenmişi vardı, yunanistan ama sanırım orada pek işe yaramadı.

avustralya ya gitme hayali olan bir arkadaşım saatlik asgari ücreti duyunca, günde 12 saat çalışsam diye hayal kurmaya başlamıştı. hayalimizde bile böyle bir sistem kuramayız biz.

ama öyle çalışırsak iyi sömürülemeyiz ki...

emek yoğun ve sermaye yoğun ekonomiler arasındaki farktır. ucuz işgücü özelliği ile ön plana çıkan türkiye, hindistan, bangladesh ve çin gibi ekonomilerde bu şekilde az çalışma uygun olmaz.

avrupa'nın gelişmiş ülkelerinin de neden hem ekonomik olarak gelişip hem de uygarlaştığını bu şekilde görebilirsiniz. ankara kadar nüfusu ile nokia gibi bir marka yaratmış adamlar. elektronik ve makina üretimi ekonominin yüzde 40'ı. ve de açgözlülük yapıp sermaye yığmak yerine, ülkesinin sahip olduğu gelire uygun bir şekilde medenileşmesini istemiş ki, zaten medeniler.

biz de sermayeye kavuşan şanlı şölenli bebek banyosu, dillere destan kına geceleri, cipler ve lüks mobilyalar. e ne demişler; eşşeğe altın semer vurmuşlar, eşşek yine eşşşşek.

tam olmasını istediğim çalışma sistemi. bizde böyle bir şeyin olması yakın gelecekte imkansıza yakın tabii ki. her zaman şunu soruyorum insanlığın acelesi ne? günde 10 saat çalışmak, haftada 6 gün çalışmak niye? birilerini daha da zengin etmek için ucuza hayatımızı kiralıyoruz. oysa haftada 3 gün tatilimiz olsa günde en fazla 6 saat çalışsak. kendimize, ailemize, dostlarımıza zaman ayırabilir ve en önemlisi yeteneklerimizi açığa çıkarabilir ve daha üretken olabiliriz. sabahtan akşama kadar başkalarının cebi daha da dolsun diye çalışmak değil kendine vakit ayırmak, kendini geliştirmek, kendi sevdiğin işlerle uğraşmak insanlığı ileri götürür.

bizim patronlar, çalışanlarını daha fala nasıl sömürelim diye düşünürken, elin ecnebileri "insanlar bunu hak ediyor" diyerek çalışanların arkasında duruyorlar.

her halimizle acınacak durumdayız, kabul edelim.

şimdi bazı kesimler de şöyle diyecek; "çok çalışmaya ihtiyacımız var, sürekli tatil düşünüyoruz bla bla bla"... sence neden insanlar tatil düşünüyor? çünkü çalışma şartları, motivasyon, ücretler, iş yükü anormal ve keyifsiz.

(bkz: beyaz zambaklar ülkesinde)

100-150 yıl önce finlandiya'yı ve halkını, bürokrasisini, dinini, sosyal ve ekonomik yaşamını bulunduğu kötü durumdan çıkaran halk önderleri, düşünce adamları vardı. örnek vermek gerekirse, snelman, karokep, yarvinen gibi. finlandiya halkı bu adamlara ve öğretilerine sahip çıkmış ve bulunduğu yüksek medeniyet seviyesine bu öğretilere uyarak ve üstüne koyarak gelmiştir.

türkiye'de de atatürk vardı. biz ne kadar onun görüşlerine, fikirlerine sahip çıkabildik? durumumuz ortada.

modern kölelik sistemi önümüzdeki birkaç on yıl içerisinde yok olmaya mecbur. iletişim çağı ve beraberinde getirdikleri bu bilinci yeni kuşak üzerinde kesinlikle yaratacaktır. yine avrupa ve amerika bu konuda iyi0, bizde özel sektör de ilk yıl izin max 15 gündür devlettede keza öyle, kaldı ki bunuda blok şeklinde almak çok olanaklı değil.

insan zaman kavramının, ne kadar değerli olduğunun bilincini iletişim çağıyla çok daha iyi anlayacak. hiç görmediği, bilmediği yerlerin , kokuların, duyguların farkına varacak, keşfetmek isteyecek ve tüm bunları iletişim yani medya, sosyal medya, teknoloji sayesinde elde edecek. sonra sanıyor musunuz ki deli gibi para kazanmak isteğiyle devam edecek? diyecekki mercedese değil fiat'a bineyim ama gezeyim ve kendime fayda sağlayayım. nusret'de değil evde yiyeyim antrikotumu ama bide colorado renk cümbüşünü göreyim, varsın ikinci katta oturayım ama anamın dizinde daha çok sohbet edeyim...

evet, insancıklar bunu isteyecek. insancıklar zam'anı'n değerini çok daha iyi anlayacak, ve bu çok yakında olacak. şimdi bunun farkına varanlar sistemi değiştirmeye modern köleleri isyan etmemesi için ikna etmeye çalışıyorlar. haftada bir gün evden çalışma koyarak, yol süresini çalışmaya dahil ederek, regl'i izni vererek yine en ufağından sözümona lütuf gösteriyorlar. ama kandırabilecekleri son nesiliz ve son ülkeleriz . avrupa bunu görmüş ve neoliberal politikalarını buna çeviriyor, zeka farkından dolayı henüz bizim sistemi yönetenler ve yönetilenler bunu idrak edemiyorlar ama yaygınlaştıktıkça edecekler ve dahil olacaklar.. sizde fırsatı kaçırmak istemiyor ve kendinize ve sevdiklerinize zamanınızı ayırmak istiyorsanız, en insanca yaşanan yerlere göç edin.. sonuçta asya'dan anadoluya bu sebeplerin daha ilkel nedenleri ile göç etmedikmi...