böyle şeyleri her gördüğümde çok şükür diyorum. çok şükür, evlenmemeyi başardım. ilişkilerde bile kadını downsize etmeye çalışan erkeklerle evlilik kemeri sıkı bağlamadan yapılan bungee jumping gibi. hiç durmadan bir hırpalanmak var erkeklerle kurulan hayatlarda. ihtiyaçlarımız çok farklı ve her şey erkek ihtiyacına göre dizayn ediliyor. kadına da diyorlar ki buna uy, senin ihtiyaçlarına uymasa da erkeğe eşlik et.
kadının ihtiyaç duyduğu sinir sistemi sakinliğini, erkek gibi kaotik bir cins ile korumak çok zor. tevekkeli değil kadınlar tarihte birbirlerine sahip çıktıkları kadın komunitileri kurmuşlar, hayatlarını devam ettirebilmek için gereken dinginliği, huzurlu sistemi ve yatışmış bir sinir sistemini böyle sağlayabilmişler. erkekler ise girdikleri her yeri tarumar etmiş, yakmış yıkmış. bin yıldır erkekler yüzünden savaşıyoruz. ulan savaş ne? hele hele medeni çağda? erkeklerin savaş ihtiyacını asla anlamıyorum. diğer kadınlar da anlamıyor. birbirleriyle savaşamadıklarında veya hemcinsine horozlanmaya gtü yemediğinde de kadınla savaşıyor erkek. nasılsa kolay indiriyor kadını, easiest’te oyun oynamak gibi, güçlü sanıyor kendini kadını yenince, korkutunca, geri adım attırınca veya sesini soluğunu kapatınca. savaş kazanmış oluyor, gücü kadına yettiği için.
evlilik de bütün bunlara verilen izin gibi. al bu kadını hırpala izni. en iyi senaryoda, fiziksel şiddet olmasa da psikolojik olarak yor, savaş, en basit şeyleri bile sana kadın anlatmak zorunda kalsın, seni yetiştirmeye uğraşsın, mankeeping yapsın, kaotik hayatında sana eşlik etmeye uğraşsın, savaş kadınla ve kazan. çünkü kadının gücü sana yetse bile, seninle uğraşmaktan, kendi hayatını toplamaya yetmeyecek.
ha dönecek sonra, belki yaşlılıkta, kocaya kusacak bu birikmiş öfkeyi kadın. koca susacak artık, çünkü testesteron yok, güçten düşmüş eh gücü de umursamıyor olacak artık erkek, nihayet.
evlilik veya erkeklerle -bazılarıyla- kurulan ilişki, kadının yapmaya çalıştığı kumdan kaleye erkeğin ayak basması gibi. dağılıyor her şey. baştan başlıyor kadın.
çok şükür ya öyle bir çağa geldik ki artık medeniyet bizi evlenmeye zorlamıyor, neyse ki evlenmemeyi seçebildik. ok iyi evlilikler ve iyi kocalık eden erkekler elbette var, ama enerjiyi de samanlıkta iğne aramaya da harcamamak gerek mirim.