evlenmeyi başaramamış kadın
Previous / Next (3) - Last Page (49)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

böyle şeyleri her gördüğümde çok şükür diyorum. çok şükür, evlenmemeyi başardım. ilişkilerde bile kadını downsize etmeye çalışan erkeklerle evlilik kemeri sıkı bağlamadan yapılan bungee jumping gibi. hiç durmadan bir hırpalanmak var erkeklerle kurulan hayatlarda. ihtiyaçlarımız çok farklı ve her şey erkek ihtiyacına göre dizayn ediliyor. kadına da diyorlar ki buna uy, senin ihtiyaçlarına uymasa da erkeğe eşlik et.

kadının ihtiyaç duyduğu sinir sistemi sakinliğini, erkek gibi kaotik bir cins ile korumak çok zor. tevekkeli değil kadınlar tarihte birbirlerine sahip çıktıkları kadın komunitileri kurmuşlar, hayatlarını devam ettirebilmek için gereken dinginliği, huzurlu sistemi ve yatışmış bir sinir sistemini böyle sağlayabilmişler. erkekler ise girdikleri her yeri tarumar etmiş, yakmış yıkmış. bin yıldır erkekler yüzünden savaşıyoruz. ulan savaş ne? hele hele medeni çağda? erkeklerin savaş ihtiyacını asla anlamıyorum. diğer kadınlar da anlamıyor. birbirleriyle savaşamadıklarında veya hemcinsine horozlanmaya gtü yemediğinde de kadınla savaşıyor erkek. nasılsa kolay indiriyor kadını, easiest’te oyun oynamak gibi, güçlü sanıyor kendini kadını yenince, korkutunca, geri adım attırınca veya sesini soluğunu kapatınca. savaş kazanmış oluyor, gücü kadına yettiği için.

evlilik de bütün bunlara verilen izin gibi. al bu kadını hırpala izni. en iyi senaryoda, fiziksel şiddet olmasa da psikolojik olarak yor, savaş, en basit şeyleri bile sana kadın anlatmak zorunda kalsın, seni yetiştirmeye uğraşsın, mankeeping yapsın, kaotik hayatında sana eşlik etmeye uğraşsın, savaş kadınla ve kazan. çünkü kadının gücü sana yetse bile, seninle uğraşmaktan, kendi hayatını toplamaya yetmeyecek.

ha dönecek sonra, belki yaşlılıkta, kocaya kusacak bu birikmiş öfkeyi kadın. koca susacak artık, çünkü testesteron yok, güçten düşmüş eh gücü de umursamıyor olacak artık erkek, nihayet.

evlilik veya erkeklerle -bazılarıyla- kurulan ilişki, kadının yapmaya çalıştığı kumdan kaleye erkeğin ayak basması gibi. dağılıyor her şey. baştan başlıyor kadın.

çok şükür ya öyle bir çağa geldik ki artık medeniyet bizi evlenmeye zorlamıyor, neyse ki evlenmemeyi seçebildik. ok iyi evlilikler ve iyi kocalık eden erkekler elbette var, ama enerjiyi de samanlıkta iğne aramaya da harcamamak gerek mirim.
15 favorites - -
genellemek istemiyorum ama üst katımda bir tane var ve psikolojisi gerçekten bozuk kadının.
tamam herkes evlenmek zorunda değil. özellikle evlilik kadın için tam bir sömürü sistemi ama boşanmış kadının psikolojisi, hiç evlenmemiş kadına göre çok daha iyidir. boşanmak evlenmek kadar normal bir şey bu arada. boşanmış bir insanın evlenmek istememesi de çok normal. evlenmeyi istememek de normal ama kadın olsun erkek olsun hiç evlenmemiş insanlar genelde bir süre sonra çekilmez oluyor. saracak kimse bulamayınca etrafa sarıyorlar çünkü.

evlililik bir başarı değildir sözüne de karşıyım. aksine bir evliliği sürdürebilmek çok büyük bir başarıdır. iş başarısından daha bile zordur benim gözümde. iş yerinde yükselmek, başarılı olmak, terfi almak, takdir edilmek evlilikte başarılı olmaktan çok daha kolaydır. en basitinden iş yerinde mutlu değilsen, zam alamıyorsan, terfi alamıyorsan işini değiştirebilir daha iyi şartlarda iş bulabilirsin. ama evlendikten sonra eşini çok zor değiştirirsin.

evlilik başarı değildir, çocuk yetiştirmek başarı değildir diye saçmalayan tipler büyük ihtimalle hiç evlenmemiş ve hiç çocuğu olmamış insanlar. iyi anne baba olmak ve iyi bir çocuk yetiştirip topluma kazandırabilmek bu dünyadaki en zor iştir. anneniz sizi ne zor şartlarla büyüttü bilseydiniz cennet neden annelerin ayakları altında anlardınız. herkes okur, herkes iş sahibi olur ama herkes anne baba olamaz.

not; iyi bir devlet üniversitesi mezunu, yıllarca kurumsal firmada uzmanlık yapmış evini ve arabasını kendisi almış biri olarak söylüyorum bunu.
82 favorites - -
babaannemin kocası eğlencesine kadının ayağının dibine kurşun sıkan bir ruh hastasıymış.

annem yolda giderken arabanın direksiyonunu çekip babama kaza yaptıracakmış, öleceklermiş yani. babam annemin bacağına yumruk atıp kadının bacağını morartmış. sonra zaten babam gitti çocuklu bir kadınla evlendi. o kadın da babamı en yakın arkadaşıyla aldattı. babam daha ikinci evliliği bu arada sonra üç kere daha evlendi toplam beş oluyor. annem de sonra parasıyla her şeyi yaptırabileceğini sanan kendinden 21 yaş büyük bir dallamayla evlendi onlar da boşandılar. boşandıktan sonra adam bakımsızlıktan öldü. ağır şeker hastasıydı akrabaları hiç ilgilenmedi. annem az kalsın üstüne bir de tazminat ödeyecekti adama boşanırken. çevremde bunlar olurken avukat oldum çünkü kendimi kurtarmam gerekiyordu.

bunlar evlenmiş insanlar. başarı buysa öyle başarının amına koyayım. günün sonunda her türlü kendi başınasın.

şu iki bira esprisi de baydı artık. kendinizi küçültüyorsunuz. demek ki ayık kafayla çekilecek insanlar değilsiniz. ya da kadının travması var rahatlamadan sevişemiyor. her türlü acınası bir durum.

evet gerginim ama sebebi evlenmemek değil. sizin beyinsizliğiniz. allah belanızı versin.
3 favorites - -
anglo sakson-amerikan dünyasında, endüstri devriminden çok önce, yün eğiren kadınlar için -doğal olarak- spinster terimi kullanılıyor ve bu tamamen yaptıkları işle alakalı. spinning wool. ; spinster. fakat, bu kadınlar genel olarak bekârlar. bunun temel nedeni, kadının istediği birisiyle evlenecek özgürlüğünün, miras hakkının dahi olmadığı bir zamanda, bu işten tek başlarına geçinecek ve hatta rahat yaşayacak kadar para kazanabilmeleri.

bu arada, o zaman için karşıladıkları çok ciddi bir ihtiyaç ve tekstil endüstrisini bırak, seri üretimin olmadığı bir dönemde, bu işi bu kadınlar kadar iyi yapabilen bir merci yok. yani, ilk bakışta, kendilerinden çok daha iyi şartlar içine doğmuş görünen birçok kadının çalışma, miras hakkı, evlilikleri üzerine söz söyleme hakları yokken, bu kadınların istemedikleri kişilere 'siktir çekecek' bir durumları var.

işte, ingilizcede, 'evde kalmış' anlamına gelen 'spinster' kelimesinin kökeni ve böyle kullanılmasının sebebi, gerçek bir mesleği olan ve kendi başına ayakları üstünde duran, üreten insanı, kadın olduğu için aşağılamak. tıpkı 'old maid' terimi gibi. o da hizmetçilik yapıyor; para kazanıyor ve koruması, garantisi olan bir meslek o dönemde. bunların ikisi de temiz işler ve bu önemli bir nokta. toplumun pis, kötü addettiği işler olsa zaten tamamen yok sayılacaklar ama, işte öyle olmadığından, istenen kalıba sokabilmek için illa bir yaptırım uygulanması gerekli.

toplum bu kadınlara isimler takıp, kendi başlarına yaşayabildikleri için aşağılaya dursun, 1800'lerden sonra evlenmek istemeyen kadınlara da spinster denmeye başlıyor; çünkü, yeni bir ilkel orta sınıf 'spinster' kadın nesli ortaya çıkıyor. rest is history. öyle ya da böyle, bu kadınların tek derdi, kendi istedikleri gibi bir hayat kurabilmek. ne kadar ilginç değil mi? n'olacak bu dünyanın hali?

bugün de bu değişmiş falan değil. aynı hikâye devam ediyor. ezelden beri, evlenmek istemeyen kadın 'evlenmeyi başaramamış'; 'değersiz kadın' olarak pazarlanıp duruyor. günümüzde, o çok rahat, üstünde bu tür bir baskı kurulmamış kadın sayısı, çok çok az bir oranda.

işin ironik tarafı, bugünün bekâr kadın hayatı, bekâr erkek hayatından daha iyi aslında. normal -ki buna vasat deniyor- zekâ ve görgüye sahip bir insanın çok rahat görebileceği gibi, son derece rahat bir hayat. zorlukları yok mu, var tabii ki. ancak, zorluğu olmayan hiçbir yaşam biçimi yok ve diğerlerine nazaran bu, eskilerin deyimiyle; sultanlık.

onun için ... in a world of kezbans and kamils, be a spinster diyor, gözlerinizden öpüyorum, sevgili hemcinslerim. let's spinnnn...spinnnn...spinnn...spinnn...zzz
8 favorites - -
bu kadar vicdansiz olmayin lan. ınsaniz, agzinizdan guzellikler ciksin. bok akiyor resmen. size ne kime ne? evlenmek bir basari degil ayrica.
15 favorites - -
toplumun algısı böyle. açılan başlığa da artık kızamıyorum; çünkü bulunduğu yerden yaptığı değerlendirme, ancak bu seviyeye kadar ulaşabiliyor. gerçi çoğu "eğitimli" dediğimiz insanın seviyesi de bu zeminin çok uzağında değil. geleneksel bir kod var ve bu kodun dışında kalan her şey başarısızlık olarak etiketleniyor.

birçok yerde 20-25 yaş arası evlenmemiş kadınlara bile "geç kalmışsın" deniliyor. "evde kalmış" yakıştırması, bu yaş aralıklarında başlıyor. pek çok kadın, belki de sırf bu baskıyla yanlış kararlar alıyor. gerçekten her haliyle mutlu olanların sayısı ise oldukça az.

yine de zamanla, her şeye rağmen okuyan ve kendini geliştiren kadınların sayısı artıyor. burada bahsettiğim, bunu ego haline getirmemiş olanlar. çünkü o diğer türlüsüne —kadın ya da erkek fark etmez— gerçekten tahammül edemiyorum. insan farkındalığını artırdıkça, kolay kolay evlenebilen biri de olamıyor zaten.

okuldan mezun olduğumda, sırayla önce işimi bulur sonra da hayatın doğal akışında evlenirim sanmıştım. çok ama çok istemiştim evlenip çocuk sahibi olmayı. benim gibi çok isteyen biri evlenmedi; ama hiç istemeyen kaç kadın arkadaşım varsa hepsi evlendi. düşünsel olarak çok farklı yerlerde olduğumuzu ifade etmek istiyorum. bunu da asla kibirle değil; yalnızca bir tespitle söylüyorum.

ve geldiğim noktada, kırklı yaşların çok güzel olduğunu düşünüyorum. bu yaşlarda yapılan evliliklerin çok daha sağlıklı olacağına inanıyorum —çocuk isteyip istememekten bağımsız olarak. başarı nedir ki? kim bilebilir, belki de çok daha iyisi hâlâ bize göz kırpıyordur. asıl kıskanılan da belki budur. zamanında erken evlenmiş kimi insanların, şimdi bizim yerimizde olmayı istemesi... eh, haklılar da.
10 favorites - -
senin gibi bir kekoyla evlenip ömür boyu senin cinsel basarisizliklarinla ugrasacagina, ya da senin gibi bir evlat sicip cevresindeki insanlarin bedduasini alacagina bekar takilsin cok daha iyi.
17 favorites - -
evlenmemeyi başarmış kadındır… yani mantıken… en azından benim için…
7 favorites - -
o kadar uzun yazmış ki bi de yüzdelikler vermiş.
evlenmeyi başarıp! evli kalmayı başaramayan! biri olarak kısaca demek istediğim şu ki entryi hiç okumadım ama bence haksızsın ilkkan*
6 favorites - -
tebrik ederim onları
evlendim boşandım 22 yaşında evlendim eksiye göre en iyi çağımda.
gençliğim boşa gitti ayrıca bir de çocuk oldu tek başıma bakıyorum erkek ortada yok.biyoljik baba sknin keyfine yaşarken ben çocuk bakıyorum sorumluluk yüzünden hayatımdan bıktım.
çocuğun her derdi ben de maddi manevi.
kendime bişey alacak olsam suçluluk duygusu oluyor alamıyorum oysa daha 34 yaşındayım bende yemek gezmek eğlenmek istiyorum ama anne olduğum için mümkün değil.
çocuğun eğitim ve hayat masrafları yerine senede bir kere tatile yurt dışına gidebilirdim hafta sonları ödev yaptırmak yerine kahvemi alıp kafami dinleyebilirdim.
erkeğe güvenip evlenip üzerine çocuk yapan kişiler ben dahil aptaldır.
o aptal çağın 30 yaşına kadar olduğu için erkekler sizi 15 yaşında manipüle ediyorlar evlen diye.
evlenmeyin evlilik kadın için sıfır avantajlı bişey.
yaşlanınca da birikim ile güzel bir bakım evine gidin.
anneannem 6 çocuk yaptı sığıntı gibi iki ay evlerinde kaldı kendine ait odası yoktu ordan oraya gitti biri de gel bende kal bakayım demedi.
çocuk ve kocanın faydası yok.zarari çok.
7 favorites - -
Previous / Next (3) - Last Page (49)