evliliği başarı olarak gören bir insan acaba nasıl bir beyin yapısına sahip çok düşündürücü! başlığı açan arkadaşa sormak lazim; peki 3-4 kere evlenip boşanmış ise bir insan ultra başarılı mı oluyor? hem neden kadın? neresinden tutsan cehalet hatta beyinsizlik kokan bir başlık! bu insanlarla beraber aynı toplumda yasiyor olmak ise çok tehlikeli maalesef. şimdi bu insan evlenip çocuk sahibi olacak ve kendi gereksiz ırkından veletlerle dünya'yı daha da yaşanmaz bir hale getirecek ve getiriyorlar da hali hazırda olduğu gibi…
hayatında hiçbir başarısı olmayan insanların, evliliği bir başarı olarak lanse edip size yedirmesine izin vermeyin.
çok merak ediyorum, burada 30 yaş üstü kadınlara "pörsümüş, alımsız" diyen erkekler evlendikleri kadın o yaşa gelince ona da mı o gözle bakıyorlar? o zaman evlenmeyen kadınlar çok doğru yapıyorlar. düşünsenize, 30'a gelene kadar canım cicim, sonrasında ay yok sen eskidin pörsüdün. bunu diyecek bir adama neden evlilik derecesinde bağlansın ki bir kadın? neden onun donunu yıkasın? neden onun evini temizlesin? neden gençliğini böyle şeylere harcasın?
bu sene 40 olacağım, hiç itici veya fakir bulduğum bir erkekle evlenmeyi düşünecek kadar "eyvah" moduna girmedim. o sizin gibi zavallıların ıslak rüyası sadece. çoğunuz evliliği geçtim, bir kadının elini tutmayı bile hak etmiyorsunuz. çünkü sevmeyi bilmiyorsunuz. "görsel" ve sığ yaratıklarsınız ve hep bu savın arkasına sığınarak kadınları değersizleştirme çabalarınızı normalleştirmeye ve kadınlara kanıksatmaya çalışıyorsunuz. sizin bu yüzeysel ve geçici "sevginiz" için kadınlar neden kendilerini paralasınlar ki?
güzel değilim. ama güzel olsam bile evlenmem. sizin deyişinizle "son kullanma tarihim" geçene kadar gönlümü eğlendiririm, sonra yoluma bakarım. sonuçta madem adam "pörsüdün" deyip suratıma bakmayacaksa ben de onun prostatıyla ve erektil disfonksiyonuyla uğraşamam.
birilerinden ret yiyip sonra da onun zihninizdeki imajına hayalinizdeki senaryoyu giydiren başlıklar açıp sözlüğe sıvamayın.
tamam canın yanmış. tamam onun başına gelmesini hayal ettiğin felaketler var. tamam seni sevmeyen ölsün de, ülkenin kadınları ülkenin nadide erkekleriyle evlenmek yerine bekar kalmayı tercih ediyor diye bunu başarısızlık gibi lanse etme.
senin kızın için kurmayı düşündüğün hayat bu mu yani?
şunu aklınıza yerleştirin, iyi kötü kendi geliri olan bir kadın için bekarlık evlilikten iyidir. evlilik erkekler için avantajdır, kadınlar için değil.
bu öfkenin ve korkunun kaynağı da zaten bu. erkekler bir kadının bakımına muhtaç ama düzenli geliri olan kadının erkeğe ihtiyacı yok. kadınların erkeğe muhtaçlığının ortadan kalkması, konfor beklentinizi dinamitliyor.
kız çocuklarınızı evliliğe muhtaç olmayacak şekilde yetiştirin. bu, erkekleri incitecektir ama kızınız için daha hayırlı olacaktır.
türkiye coğrafyasında kadın kaç yaşında olursa olsun evlenmek isterse evlenir. ama erkek için durum öyle değildir. kaldı ki erkeğin de evlenmek istememesi, evlenmemesi bir başarı kıstası değildir. anahtar kelime ise istemektir, başarmak ya da başaramamak değildir. evliliği başarı olarak görmek de sadece bu coğrafyaya özgü bir şeydir
edit: sevgili yazarlar, suserler, romalılar! içinizde ne çok kadın düşmanı varmış? şu entryden sonra mesaj kutısu hep yeşil oldu. pek çok kadınla ilişkiye girip bakire kadın olmazsa evlenmem diyeni, mesajı silmem için tehdit, hakaret edeni, entryi zırva bulanı, okuduğunu anlayamayanı vs. burası özgür platformsa herkes düşüncesini paylaşır. karşı tezini savunuyorsanız üslubu bozmadan entry girersiniz olur biter. sanki katilmişim, dolandırıcıymışım gibi davranılmaz. kaldı ki söylediklerimde haklıyım. bu ülkede kadın evlenmek istesin anında evlenecek birilerini bulur. kaynanasını hamile bırakan damadın olduğu ülkeden bahsediyoruz. ve yine tekrarlıyorum evlilik her iki cinsiyet için de başarı kıstası değildir. ayrıca evlenmeyen kadın daha başarılıdır. zira ataerkil sistemde evlilik çarkını döndürmekte en büyük pay kadına düşer ve kadını daha erken yaşlandırır
evlenebilmek cidden bir başarı. bir süredir ben de bir başarı olarak görüyorum bunu. ben başaramadım mesela.
bir ömür birlikte olmayı gönülden isteyebileceğim bir erkekle karşılaşamadım. gözümü karartıp sırf evlenmiş olmak için biriyle evlenmeyi de tercih etmedim. geldim mi 40 yaşıma, kaldım mı ne evde?
*evlenebilenleri takdir ediyorum, birine gönlünün ısınıp karşılık bulup evlilik yoluna girebilmek cidden büyük başarı.
yine hadsizin tekinin açtığı boktan bir başlığa konu olan ve fakat başarısızlıkların(!) en güzelini yaşadığının farkında olup olmadığını merak ettiğim şanslı kişi.
böyle şeyleri her gördüğümde çok şükür diyorum. çok şükür, evlenmemeyi başardım. ilişkilerde bile kadını downsize etmeye çalışan erkeklerle evlilik kemeri sıkı bağlamadan yapılan bungee jumping gibi. hiç durmadan bir hırpalanmak var erkeklerle kurulan hayatlarda. ihtiyaçlarımız çok farklı ve her şey erkek ihtiyacına göre dizayn ediliyor. kadına da diyorlar ki buna uy, senin ihtiyaçlarına uymasa da erkeğe eşlik et.
kadının ihtiyaç duyduğu sinir sistemi sakinliğini, erkek gibi kaotik bir cins ile korumak çok zor. tevekkeli değil kadınlar tarihte birbirlerine sahip çıktıkları kadın komunitileri kurmuşlar, hayatlarını devam ettirebilmek için gereken dinginliği, huzurlu sistemi ve yatışmış bir sinir sistemini böyle sağlayabilmişler. erkekler ise girdikleri her yeri tarumar etmiş, yakmış yıkmış. bin yıldır erkekler yüzünden savaşıyoruz. ulan savaş ne? hele hele medeni çağda? erkeklerin savaş ihtiyacını asla anlamıyorum. diğer kadınlar da anlamıyor. birbirleriyle savaşamadıklarında veya hemcinsine horozlanmaya gtü yemediğinde de kadınla savaşıyor erkek. nasılsa kolay indiriyor kadını, easiest’te oyun oynamak gibi, güçlü sanıyor kendini kadını yenince, korkutunca, geri adım attırınca veya sesini soluğunu kapatınca. savaş kazanmış oluyor, gücü kadına yettiği için.
evlilik de bütün bunlara verilen izin gibi. al bu kadını hırpala izni. en iyi senaryoda, fiziksel şiddet olmasa da psikolojik olarak yor, savaş, en basit şeyleri bile sana kadın anlatmak zorunda kalsın, seni yetiştirmeye uğraşsın, mankeeping yapsın, kaotik hayatında sana eşlik etmeye uğraşsın, savaş kadınla ve kazan. çünkü kadının gücü sana yetse bile, seninle uğraşmaktan, kendi hayatını toplamaya yetmeyecek.
ha dönecek sonra, belki yaşlılıkta, kocaya kusacak bu birikmiş öfkeyi kadın. koca susacak artık, çünkü testesteron yok, güçten düşmüş eh gücü de umursamıyor olacak artık erkek, nihayet.
evlilik veya erkeklerle -bazılarıyla- kurulan ilişki, kadının yapmaya çalıştığı kumdan kaleye erkeğin ayak basması gibi. dağılıyor her şey. baştan başlıyor kadın.
çok şükür ya öyle bir çağa geldik ki artık medeniyet bizi evlenmeye zorlamıyor, neyse ki evlenmemeyi seçebildik. ok iyi evlilikler ve iyi kocalık eden erkekler elbette var, ama enerjiyi de samanlıkta iğne aramaya da harcamamak gerek mirim.
muhtemelen birey olmayı başarmıştır. ne zaman biri yaşımı sorduğunda cevap versem, "genç kalmanın sırrı ne," diye soruyor, "erken boşanma," diye cevap veriyorum.
muhakkak müthiş düzgün erkekler vardır kadınları evlendiğine pişman değil de şükrettiren. ancak çoğunluk işten eve gelip, sanki tek çalışan oymuşçasına camış gibi tv karşısına geçip, bütün akşamı tek bir kaliteli sohbet etmeden geçiren ve kadınlara, "ben bu evliliğin içinde ne yapıyorum," dedirten tipler. kadın istemedikçe bir evlilik kolay kolay bitmez. çünkü evlilik dediğimiz kurum kadın için dezavantajlı, erkek için avantajlıdır. kadınların iş hayatında olması hem günümüzün normali hem de aile ekonomisi için bir gereklilik olduğu halde, toplumsal cinsiyet rolleri kadına bir de ev içinde iş yüklüyor. bakıyor kadın bütün gün çalışıp para kazanıyor, "akşam eve geldiğinde ayağına hizmet bekleyen hıyara ömrümü mü adayacağım, kendimi geçindirir, kendime hizmet ederim," diye düşünerek boşanıyor.
bence yakın zamanda kadınların büyük kısmı evlenmek istemeyecek, çok daha büyük bir kısmı ise kesinlikle çocuk doğurmak istemeyecek. şu koşullar altında bir kadının, çok medeni biriyle karşılaşmadıkça evlenip çocuk yapması ya da değer görmediği bir evliliği yürütmeye çalışması büyük enayiliktir.
su bendi yıktı bir kere, artık geri dönüş yok. salak salak propagandalarınız da hiçbir kadının umrunda değil. tanıdığım bütün kadınlar beklentilerinin azına razı olmaktansa yalnızlığı tercih ediyor. şu köylü kafasını terk edip, kadına saygı duymayı bir an önce öğrenmezseniz ezik ve bakir ahmaklar olarak öleceksiniz.
evlenmeyi bir başarı sayan maldır. evliliklerin yüzde 80'i mutsuz. mutsuz evlilikleri kurtarmak için çocuk yapıp onları da heder ediyorlar. uyum yoksa psikolojik ve ekonomik olarak kaldıramayacaksanız evlilik yarı açık cezaevine döner.