istek, irade sahibine bağlı bir kavramdır.
öznenin deneyimleri, ihtiyaçları, arzuları, saplantıları, tekrarları, arayışları, denemeleri, alışkanlıkları, özentileri, günahları, sevapları... kapsamında gelişir.
zamanla değişir; azalır, çoğalır, ekseni kayar, yönelir, beşer şaşar, yok olur...
dolayısıyla istenmek/istenmemek nesnenin inisiyatifinde değildir. (yani senin suçun değil. üzme kendini, yorma da.)
zaten mesele istenmemekten ziyade “isteme” halinin karşılığını bulamamasındadır. (istemediğin birinin seni istememesi çok da umrunda olmazdı di mi?)
istersin ki istesin
istesin ki istensin
istensin ki isteyesin
...
ki gönlün doysun
...
ama dedim ya, elinde değil. manipülasyon da sağlıklı bir yol değil.
sen ne istediğinin farkında mısın, yani "isteme"lerinin?
yoksa istek parçasına mı dönüşüyor her istediğin (bkz: #25544117)
bir zamanlar hep istediğin şeyler
sonra çoğunu edindiğin şeyler
burnunun dibinde, elinin altında
hepsi senin olduktan sonra*
neredeler şimdi?
...
sahi bir cazibe vardı, ne oldu ona?
hem nereden bileceksin:
istesen de istemesen de
öz-ne-bilir?